BİR İRAN FİLMİ: BOYKOT | İlim ve Medeniyet

Mohsen Makhmalbaf’ın “Boykot” filmi, İran’da devrik şah Pehlevi döneminde marksist bir örgüt üyesi olan Valeh Massoumi’nin idama giderken son günlerini anlatıyor. Radikal mücadele sonunda hiçliğe sürüklenen bir karakterin içsel çatışmalarını ele alan film, materyalizmin insanın maneviyatını nasıl yok ettiği ve onu nasıl hiçliğe sürüklediğini gözler önüne seriyor.

Baş karakterimiz Valeh, marksist örgütün teorik çalışmalarından sorumlu bir üyedir ve örgüt onu Ali ve Fatemeh isimli dindar bir çift ile bağlantı kurarak bu çifti kendilerine ısındırması için görevlendirir. Valeh, çift ile bağlantı kurmuştur, ancak işler örgütün planladığı gibi gitmemeye başlar. Çiftin mücadelelerindeki kararlılık ve ölümle yüzleşme biçimi, Valeh’yi sarsar. Ali ve Fatemeh’nin SAVAK tarafından öldürülmeden evvel gösterdikleri sükunet ve ölüme gülümseyerek gitmeleri, ölümle tamamen yok olacağını düşünen Valeh’yi şaşkınlığa uğratır. Tüm bu yaşananlar Valeh’nin varoluşsal çıkmazını derinleştirir.

Henüz yeni doğan bebeğinin yüzünü dahi göremeyen Valeh, tamamen yok olma düşüncesiyle yüzleştikçe, hayatı boyunca yaptığı mücadelenin anlamını sorgulamaya başlar ve şüpheye düşer. Ölümle birlikte yok olmaya ve hiçlikle yüzleşmeye henüz hazır değildir. Toplumsal değişimin coşkusuyla, somut olanı savunan, soyut olanı ise “bağnazların” yanılsamaları olarak kabul eden Valeh, infazıyla birlikte ardında sadece unutulmuş mücadelelerin yankılarını bırakarak bir hiçlik içinde kaybolacağı korkusuna kapılır. Bir zamanlar uğruna savaştığı somut ilerlemeye olan inancı parçalanmaya başlar.

Valeh, marksist koğuşunda düşüncelerinde şüpheye düştüğü için yoldaşları tarafından boykota maruz kalır. Bu süreçte materyalist dünya görüşüyle yaptığı uzlaşma çabaları, acımasız mahkumlar ile şah rejiminin gaddar güçleri arasında sıkışan Valeh’nin varoluşsal sorgulamalarını derinleştirir. İçsel çatışma, marksist ideoloji ile bireyin maneviyatı arasındaki çatışmayı gözler önüne serer.

 

 

Özellikle filmin finalindeki bir diyalog dikkat çekiyor. Valeh, eşine güneş gözlüklerinin kırıldığını söyler ve eşinin yeni bir gözlük getirme teklifi üzerine “hayır, artık güneş gözlerimi almıyor” şeklinde cevap verir. Fars Edebiyatı’nda “güneş” metaforunun sıkça “hakikat” olarak kullanıldığını göz önünde bulundurursak bu diyalog sembolik bir derinlik taşıyor. Valeh’nin gözlüklerinin kırıldığını ve artık güneşin gözlerini almadığını söylemesi, onun hakikati görmeye ve anlamaya yönelik içsel evrimini temsil ediyor. Ancak bu evrim, ölüm korkusu ve materyalist dünya görüşü arasında bir çatışma içinde gerçekleşiyor.

Ayrıca filmin siyasi, sosyolojik atmosferine değinmekte fayda var. Film, Tahran’daki Komiteh Moshtarak Zindanı’nda çekilen sahnelerle büyük bir etkileyicilik kazanıyor. Zira günümüzde müzeye dönüştürülen bu zindan, gerçek hikayelerin yaşandığı, rejim muhaliflerine uygulanan ağır işkencelerin gözler önüne serildiği bir mekan olarak filmi daha da gerçekçi kılıyor. Şah rejimi tarafından inşa edilen zindan, dönemin marksist ve islamcı rejim muhaliflerine yönelik SAVAK’ın acımasız işkenceleriyle nam salmıştı. Keza, İran Devrim Rehberi Ali Hamanei de birçok tanınmış isim gibi bu zindanın mahkumlarından biriydi. Konuyla ilgili olanlar İbret Müzesi’nin sanal turuna göz atabilirler.

Valeh Massoumi’nin hikayesi, izleyiciyi düşünmeye ve sorgulamaya yönlendirirken, film aynı zamanda İran’ın tarihsel gerçekliğiyle etkileyici bir bağ kuruyor. Bununla birlikte, Mohsen Makhmalbaf’ın “Boykot” filmini çekerken, şah döneminde hapse atılmış bir siyasi aktivist olarak kendi gençlik deneyimlerinden ve hapishane gözlemlerinden faydalandığı anlaşılıyor. Henüz 17 yaşında bir aktivist olarak şah rejimine karşı mücadeleye başlamasının ardından tutuklanan Mohsen, işkencelere maruz kalmasının ardından 1979’da serbest bırakıldı. Günümüzde İran’ın en popüler yönetmenlerinden biri olarak uluslararası beğeni topluyor. Materyalizmin ironik yüzünü ve mücadele sonucunda hiçliğe sürüklenen bir karakterin içsel yolculuğunu ustalıkla aktaran bu film; izlemeye değer, etkileyici bir yapım olarak karşımıza çıkıyor.

Filmi izlemek için tıklayınız.

Tahir Mahir

Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul