“THE MAN FROM EARTH” FİLM İNCELEMESİ

SİNEMA

"The Man From Earth" filmi 14.000 yaşında olan bir adamın hikâyesini bilgi, inanç ve varoluş üzerinden sorgulayan bir felsefi başyapıt olma özelliği taşıyor."

Bazı filmler ne devasa bütçelere, ne görsel efektlere, ne de yıldız oyunculara ihtiyaç duyar. Sadece spesifik bir fikirle bile sizi derinden sarsabilir. Bahse konu olan filmimiz The Man from Earth de tam olarak böyle bir film. 2007 yapımı bu sade ama etkileyici eser, tek bir evin salonunda geçer. On kişiden az bir oyuncu kadrosu, özel efekt olmadan yalnızca kelimelerle insanın zihin dünyasının sınırlarını zorlayacak en kadim sorulara odaklanmayla başlar:

  • Zaman nedir?
  • Ölümsüzlük var mıdır?
  • İnanç ve bilgi nerede buluşur?

Richard Schenkman'ın yönetmenliğini yaptığı film, tek bir mekânda, sınırlı oyuncu kadrosuyla izleyiciye görsel bir deneyimden çok, felsefi bir sorgulama alanı sunmasıyla popüler olmuştur. “14.000 yıldır hayatta olan bir insan, günümüz insanına ne anlatabilir?” sorusu etrafında şekillenen olay örgüsü; bilgi, inanç, tarih ve insan doğası arasındaki ilişkiler yumağına dair biz izleyicilerine adeta panel havasında bir deneyim yaşatır.

Film, bir üniversite profesörü olan ana karekterimiz John Oldman’ın ani bir şekilde şehirden ayrılmak istemesiyle başlar. Meslektaşları onu uğurlamak için evine gelirler. Fakat sohbet ilerledikçe John, kimsenin beklemediği şakayla karışık bir itirafta bulunur: 14.000 yıldır yaşadığını ve bir Cro-Magnon olduğunu, tarih boyunca sayısız uygarlığa tanıklık ettiğini söyler.

Bu noktadan sonra film, bilimsel, tarihsel ve dini soruların iç içe geçtiği bir düşünce denizine dönüşür. Karakterler, John’un sözlerini sorgularken aslında kendi inançlarını, bilgi anlayışlarını ve hayatla kurdukları bağı sorgularlar. John’un anlattıkları meslektaşlarını derinden sarsar. Bu noktada izleyiciler de bu sorgulamanın bir parçası olur ve film tam olarak da burada başlar.

Özellikle dinle ilgili sahneler filmin en tartışmalı ama en etkileyici kısımlarıdır. John’un Hristiyanlıkla ilgili anlattıkları, kutsal olarak bilinen her şeyi birer insani bir deneyime indirgemesi büyük tepki toplar. Bu sahneler, semavi dinlere mensup inançlı izleyiciyi rahatsız edebilir ama film bunu provokasyon için değil, inancın doğasını anlamak ve sorgulamak için yapar.

Karakter Analizi

Filmde ana karakterimiz olan  John Oldman’ın evine gelen meslektaşları, hepsi aynı üniversitede görev yapan akademisyenlerdir, fakat farklı alanlarda çalışmaktadırlar. Burada amaç, olayın ana örgüsünün farklı disiplinlerce nasıl karşılandığının ve nasıl yorumlandığının seyirciye aktarılmasıdır. Bu çeşitlilik, filmdeki tartışmanın çok yönlü olmasını sağlar. İşte temel karakterler ve alanları:

  1. John Oldman – Tarih Profesörü
    Filmin ana karakteridir. Her şey John’un on yıldır görev yaptığı şehirden aniden ayrılmak istemesiyle başlar. Veda buluşmasında, 14.000 yaşında olduğunu itiraf eder. Bu iddia, tüm tartışmayı başlatır. Soğukkanlı, bilge, sade bir karakterdir.
  2. Dan Antropoloji Profesörü.
    John’un hikâyesini en açık fikirli şekilde dinleyen kişidir. İnsanlık tarihine dair geniş bir bakış açısı vardır; John’un iddiasını bilimsel bir merakla değerlendirir.
  3. Harry – Biyolog
    Bilimsel yönteme sıkı sıkıya bağlıdır. John’un ölümsüzlüğüyle ilgili en biyolojik soruları sorar; yaşlanmayan bir hücrenin nasıl mümkün olabileceğini tartışır.
  4. Edith – Teolog
    İnanç açısından en duyarlı karakterdir. John’un özellikle Hristiyanlık’la ilgili söyledikleri onu derinden sarsar.
  5. Art Tarih Profesörü.
    John’un tarihsel bilgilerini test etmeye çalışır fakat olay örgüsü kusursuzdur. Mantıklı, sorgulayıcı ve zaman zaman şüpheci tavırlarıyla asi bir duruşu vardır.
  6. Sandy Arkeoloji / Sanat Tarihi Uzmanı.
    John’a duygusal olarak daha yakın davranır; onu diğerlerinden daha içgüdüsel bir şekilde anlamaya çalışır.
  7. Will GruberPsikolog.
    John’un iddialarını akıl sağlığı açısından değerlendirir ve yaşananın bir kurgu olduğu konusunda John’u zorlayarak anlatılanları çarpıtmasını ister. Sonlara doğru yaşanan duygusal çözülmede önemli bir rol oynar.

Entelektüel Kurgu

Film, bir diyalog silsilesi şeklinde inşa edilmiştir. Ana karakterimiz John Oldman 10 yıllık meslektaşları arasında hiç yaşlanmayan ve hep genç kalan biri olarak bilinir. Onu uğurlamak için evine gelen arkadaşlarına geçmişine dair olağanüstü bir itirafta bulunur. John 14.000 yıldır hayatta olduğunu ve tarih boyunca pek çok uygarlığa tanıklık ettiğini dillendirir. Bu iddia, filmdeki diğer karakterler için yalnızca bir “entelektüel oyun” gibi başlasa da, zamanla bilgi ve inanç arasındaki sınırların çözüldüğü bir sorgulama zeminine dönüşür.

John’un ölümsüzlüğü kanıtlanabilir bir olgu değildir ancak onun bilgi düzeyi, tarihsel olaylara  bakış açısı ve kadim kültürlere olan derin hakimiyeti, iddiasını rasyonel bir zemine oturtur. O anlattıkça meslektaşlarının sordukları sorular olay örgüsüne de yön verir. Anlatılanlar artık bir oyun olmaktan çıkmış, çok gerçekçi bir tiyatral gösteriye dönüşmüştür. Bu noktada arkadaşları, John’un akıl sağlığından şüphe ederek, psikolog olan bir akademisyen arkadaşını çağırmasıyla tartışma daha da içinden çıkılmaz bir hal alır.

Filmin en dikkat çekici bölümlerinden biri, John’un din tarihiyle ilgili açıklamalarıdır. John, yaşadığı bu 14.000 yıllık süreçte birçok dini düşüncenin içinden geçtiğini ve bazı figürlerle doğrudan temas ettiğini söyler. Özellikle Hristiyanlıkla ilgili yaptığı açıklamalar, biz izleyicilerde teolojik bir sarsıntı yaratmayı amaçlar. Buda ve İsa hakkındaki yorumları meslektaşları üzerinde soğuk duş etkisi yaratır.

John’un bu noktadaki anlatısı, dinin insan eliyle oluşturulmuş tarihsel, kültürel ve psikolojik katmanlardan ibaret bir yapı olduğunu izleyiciye aşılamak üzere kurgulanmış misyoner bir tavırdadır. Bu aynı zamanda inanç kavramını metafizik zeminden çıkarıp epistemolojik bir tartışma alanına taşır.

John, anlattıkları karşısında arkadaşlarının tedirgin olduğunu görünce konuyu kapatıp eşyaları araca yüklemesi gerektiğini söyler ama arkadaşları sorularıyla bu oyunun devam etmesini arzular. Hikaye, kendilerinden yaşça büyük olan psikolog arkadaşlarının John’u, anlattıklarının bir kurgu olduğunu kabul edip tüm olayı örtbas etmesini istemesiyle son bulur. John daha fazla dayanamaz ve o ana kadar anlattıklarını inkar etmek zorunda kalır. İlk kez itiraf ettiği bu gerçeğin çok tehlikeli olduğunun farkına varır ve yaptığı şeyden vazgeçer.

Filmin son bölümlerinde John’un ölümsüzlüğü, bir lütuf olmaktan çok bir yalnızlığa dönüşmüştür. Sevdiklerinin yaşlanıp ölmesini izlemek, kimliğini sürekli gizlemek, her on yılda bir yer değiştirerek yeni biri olmak zorunda kalmak.. Bunlar, ölümsüzlüğün karanlık yüzüdür. Bu yönüyle film, insanın aslında ölümlü oluşundan anlam devşirdiğini gösterir. Ölüm, bir son değil; hayatı anlamlı kılan bir sınır olarak algılanmalıdır. Bu fikir, filmin duygusal ağırlığını derinleştirir.

John’un hikâyesi, yalnızca bir ölümsüzlük ve sonsuzluk masalı olmakla kalmaz, insanın kendi varoluşuyla yüzleşmesine de vesile olur. John Oldman karakteri, tarihsel ilerlemenin bedelini yaşam süresi üzerinden sorgulayan bir figürdür. Ölümsüzlük, filmde bir üstünlük göstergesi değil, bir yabancılaşma biçimi olarak lanse edilir. Zamanın akışına tanıklık eden ana karakterimizin sık sık yaşadığı duygu yoğunluğu ve bohem tavır da bunu destekler niteliktedir.

Sonuç Yerine

The Man from Earth, sade bir diyalog filmidir ve yoğun felsefi sorgulamalar filmin başından itibaren etkisini hissettirmeye başlar. Film, varoluşa dair büyük soruları küçük bir odanın içine sığdırır. İzleyiciye bilgi, inanç, zaman ve kimlik üzerine sorgulama odaklı bir düşünme imkanı sunar.

Düşük bütçeli ve gösterişsiz bir film olsa da zihinsel süreçleri harekete geçirmesi bakımından izleyicide bıraktığı etki oldukça fazladır. Bu yönüyle film, sinemada nadir görülen bir biçimde, felsefeyi dramatik bir forma dönüştürmesiyle meşhurdur.

John Oldman’ın öyküsü, modern insanın kadim sorularına yeni cevaplar arama çabasının adeta bir metaforudur. Bu nedenle The Man from Earth filmi bir felsefi deney olma özelliği taşır.

M. Fatih Özmen

M. Fatih ÖZMEN
M. Fatih ÖZMEN

Üniversite eğitimini İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamlayan M. Fatih Özmen yüksek lisans eğitimine Artuklu Üniversitesi’nde Ulusla ...

Yorum Yaz