''BABA VE KURT'' ÜZERİNE

İSLAM DENEME

Babasının intikamını almak ve Kurtların saltanatını sonlandırmak isteyen erkek evladın yapması gereken bellidir. Önce Baba olmalı ardından lambasını temizleyip kendine yeni bir sopa bulmalı.

okuma süresi: 6 dakika 30 saniye

Bu yazımızda, merhum Sezai Karakoç’un "Kıyamet Aşısı" isimli kitabının bir bölümünden alıntı yaparak, bu alıntının çağrışımları üzerinden fikrin dehlizlerinde dolaşmak istiyoruz.

Alıntısını yapacağımız parça, ilgili kitabın “Baba ve Kurt” başlıklı yazısından. Bazı baskılarda bu kısım “Lamba ve Kurt” olarak isimlendirilmiştir. Merhum Üstad, muhterem pederlerinin çocukken yaşadığı bir hadiseyi anlatmakta; ardından da bu hikayedeki imgelemeler üzerinden günümüz İslam dünyasına dair değerlendirmelerde bulunmaktadır.

Biz de Üstad’ın aktardığı bu hikâye üzerinden aynı teşebbüste bulunmak niyetindeyiz.

Çocukluğumuzda oturduğumuz şehir Zülküfül Dağı'ndaydı. Evimizin bitişiğinde ufak bir ağılımız vardı. Bir kış, baktık ki arada bir hayvan eksiliyor: bir, iki, üç. Bunun üzerine babam, durumu anlamak için geceleri ağılda beklemeye karar verdi. Bir gece, elinde petrol lambası, bir elinde de bir sopa ile beklerken, ağılın giriş yerinden içeriye bir kurdun daldığını gördü. Meğer ağıla dadanan bir hırsız değil, bir kurtmuş. Kurt içeri girince, hayvanlar panik içinde bir oraya bir buraya koşuşup duruyorlarmış. Babam kurda sopayı yapıştırmaya başlar. Biz bu sırada ahırda bir takım koşmaların ve gürültülerin olduğunu duyunca oraya bakmaya gittik ve babamın kurtla karşı karşıya kaldığını görünce, evde de yardım edecek büyük yaşta erkek bulunmadığından kasabanın kahvesine yardım istemeye koştuk. Sonra kahvedekilerle birlikte döndüğümüzde babamın kurdu öldürdüğünü gördük. Babam, kurtla çarpışmasını şöyle anlattı: "Kurt, benim elimde lambayı görünce, üstüme atılıp beni paralamaya girişmedi. O, bütün gücüyle lambayı söndürmeye çalışıyordu. Ben bir elimle lambayı onun üfürerek söndürmesinden kurtarmak için mümkün mertebe uzakta tutuyor, öte taraftan sopayla onu dövmeye çalışıyordum. Kurt ise, tıpkı bir insan gibi, durmadan ağzını uzatarak lambayı söndürmeye çalışıyordu. Bütün dikkat ve gayretini ilkin lambayı söndürmeye yöneltmişti. Fakat o bütün bu uğraşmalarına rağmen lambayı söndürmeyi başaramadan ben onu öldürebildim."

Alıntılanan metinde dikkat çeken temelde dört unsur bulunmakta. Baba, Kurt, Sopa ve Lamba.

Kurdun, babaya saldırırken aldığı ilk hedef ne Babanın şahsı ne de Kurda zarar verip onun ölmesine neden olan Sopadır. Zira Kurt şunun farkındadır; eğer Lamba ve Lambadan yayılan ışık olmasa Baba, ne Kurdu Kurt olarak tanıyabilir yahut Kurdun saldırılarının keyfiliğinin farkında olabilir ne de Sopasını Kurda zarar verecek şekilde savurabilir. Kurt şunu biliyordur; eğer Lambayı söndürebilirse Baba’yı çok daha kolay bir şekilde devirebilecektir.

Diğer taraftan Baba’nın işi daha da zordur, zira bir yandan Kurtla cebelleşmekte ve Sopasını Kurda en fazla zarar verecek şekilde savurmaya çalışmakta bir yanda da düşmanını tanımaya ve saldırı stratejisini belirlemeye yardımcı olan Lambasını muhafaza etmeye çalışmaktadır.

Diğer önemli bir husus da şudur ki Baba’ya yardım edebilecek evde kimse yoktur. Yardım uzaklardan, köyün kahvesinden beklenmekte; fakat yardım gelene kadar da Kurt ile Babanın mücadelesi çoktan bitmiş durumdadır.

Birincil Sorular: Baba Kimdir? Kurt Kimdir? Sopa Nedir? Lamba Nedir? Bunlar Neleri Temsil Etmektedir?

Bu minvalde günümüz İslam dünyasını da göz önünde bulundurduğumuzda kanaatimiz şudur:

Baba, İslami otoritedir, Halifedir yahut İslami Devletidir. Zira düşmanların saldırılarına karşı evi ve ağılı ancak Babalar muhafaza eder; zifiri karanlıkta nöbette Babalar bekler. Düşmanlarla kora kor mücadeleleri Babalar gerçekleştirir.

Baba’ya saldıran Kurt, İslam düşmanlarını temsil etmektedir. Zira yalnızca İslam düşmanları geceleri bizlerin ağılına tecavüz eder ve hayatımızın idamesi için gerekli olan koyunlarımıza taarruzda bulunur. Kurtların Babaya karşı olan saldırıları çeşitli olduğu gibi, İslam düşmanlarının da İslam’a ve Müslümanlara yönelik saldırıları çeşitlidir.

Sopaysa Baba’nın Kurtlarla olan savaşındaki silahı, sert bir güç kaynağıdır. Baba, Kurdu ancak ve ancak sopasını kullandığı takdirde yenebilir ve muhafazası altındakileri koruyabilir. Babanın Sopasının rastgele savurmaması, her savurmada hedefi tam on ikiden vurması gerektiği anlamına gelmektedir. Zira atılan yanlış bir adım, yapılan yanlış bir savurma, Kurdun savaşı kazanmasına yardımcı olabilir.

Lamba Baba’nın düşmanını tanıması, ona yol göstermesi ve stratejisini belirlemesine vesile olması bakımından Kur'an ve Sünnet'tir. Zira biz Müslümanlar, İslam düşmanı Kurtlar; ancak ve ancak Kur'an ve Sünnet'in ışığında tanıyabilir, o ışığın gösterdiği yollarda Sopamızı savurabiliriz.

İkincil Sorular: Babamız Ne Alemde? Bugünün Kurdu Kim? Sopamıza ve Lambamıza Ne Oldu? Ağıldaki Koyunlar Hâlâ Hayatta Mı? Babaya Yardıma Gidemeyen ve Kahveden Yardım İsteyen Erkek Evlat Büyüdü Mü? Kahveden Gelenler Babamıza Yardım Edebildi Mi?

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki Babamız ölmüştür.

Onun ölmesiyle birlikte sopamız yoktur. Sopamız kırılmış, küçük ve ince bir dal haline gelmiştir.

Onun ölmesiyle birlikte lambamız, ışığının şiddetinden bir şey kaybetmemiş fakat yere düştüğünden camı kirlenmiş ve lekelenmiştir. Bundan dolayı eskisi gibi etrafa ışık saçamamaktadır.

Babamızı öldüren Kurt tek bir tane değildir. Babamızı öldüren bir Kurt sürüsüdür. Kurtların saldırı metotlarına bakıldığında görülen şey şudur: Onlar sadece üflemekle yetinmediler. Pençelerini, dişlerini, kollarını ve bacaklarını kullanarak Babamıza saldırdılar ve Onu öldürdüler.

İşin kötü tarafıysa, Babamızın uğruna canını verdiği koyunlarının bir kısmı artık Kurtların hayrını ve takipçisi oldu. Koyunlarımızın bir kısmı Kurtların peşine, ormanın bilinmezliğine doğru yola çıktı. Ormana giden koyunların bir kısmı Kurtlara yem olurken, bir kısmı da Kurtlara dönüşüp ağılımıza saldırmaya başladı.

Kahveden yardıma çağrılanlarsa ya yeterince güçlü değillerdi ya da Kurtların yanındaydılar. Bir bakıma yardım için çağrılanlar, Kurtlara yardım etmekle ve Babamıza yardım edememekle Babamızın kanına ortak oldular.

Bütün bunlar, Babasına yardım edemeyen o küçük yaştaki erkek evladın gözleri önünde oldu. O yaşananları sadece seyretti, müdahale edemedi. Çünkü o ne babasıydı ne de elinde bir sopa ve lamba tutmaktaydı.

Erkek evlat, Kurtların babasını katletmesine, Babasının sopasını kırıp lambasını kirletmesine şahit oldu. Koyunlarının kurtlar tarafından yenilmesine, ormanlara götürülüp kurtlaşmasına ve bir kurt hayranına dönüşmesini izlemeye mecbur kaldı.

Evladın, babasına yardım için çağırdıklarının Babasına yardım edememesini, hatta bazılarının elinde babasının kanının olduğunu görmesi evladı hayata küstürdü. Uzun bir süre Kurtlarla mücadele etmeyi bıraktı. Bir müddet koyunlar Kurtlarla baş başa kaldılar. Fakat yaşananlar evladın vicdanında derin yaralar açtı. Kendisine hep şu soruları sordu:

“Acaba babamı ben mi öldürdüm? Acaba babamın ölmesine engel olabilir miydim?” “Kurtları nasıl durdurabilirim?” ve en önemlisi “Babamın intikamını nasıl alacağım?”

Derken günler günleri; yıllar yılları kovaladı, aradan hayli zaman geçti, evlat büyüdü ve güçlendi. Lakin hâlâ Babası gibi değil. Ne elinde kuvvetli bir sopası ne de temizlenmiş bir lambası var. Kurtlarsa ise koyunları avlamaya devam ediyor. Koyunların bir kısmı hâlâ Kurtlaşmış durumda. Kahveden yardıma gelip Babaya yardım etmeye çalışanların gücü hâlâ Kurtlarla mücadeleye yetmiyor. Kahveden gelip Kurtlara yardım edenlerse tuttukları yolda devam ediyor.

Babasının intikamını almak ve Kurtların saltanatını sonlandırmak isteyen erkek evladın yapması gereken bellidir. Önce Baba olmalı, ardından lambasını temizleyip kendine yeni bir sopa bulmalıdır.

Zira kurtlarla ancak bu şekilde mücadele edilir.

Ahmet Furkan USTA

Ahmet Furkan USTA
Ahmet Furkan USTA

2003 yılı Mart ayında İstanbul'da doğdu. Lise eğitimine Aziz Mahmud Hüdayi Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Ümraniye Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde devam etti. Lise öğrenimini Açıköğretim Anadolu Lisesi'nd ...

Yorumlar
  • author
    M. Fatih Özmen
    01.05.2025 / 13:47

    Ahmet Furkan'cım tebrik ederim 🌹. Yazılarının devamını dilerim..

Yorum Yaz