DAVİD BEN GURİON'UN HAYATI

BİYOGRAFİ

İsrail Başbakanının Hikâyesi

David Ben Gurion

David Ben Gurion 1886’da Polonya’da doğuyor. Taşra’da yaşamasına rağmen özellikle dünya gündemini ve entellektüellerini takip ettiği anlaşılıyor. Sosyalizm ve Milliyetçilik akımlarından etkilendiği belirtilmektedir. 

İsrail’in ilk başbakanı olmasının yanında, “bağımsızlık bildirgesini okuyan kişi ve “Ulusun Babası” lakabını alabilmiş bir isimdir. Ben Gurion’un babası Siyon Aşıklarının bir üyesiydi. Siyon aşıklarına yukarıdaki metinlerde değinmiştik. Siyon Aşıkları hareketi Ben Gurion’u siyonizm ile tanıştırmış olmalı. Bunlar iş olarak toprakla yerleşmeyi düşündüler. Çiftçi olarak toprağı yeşerteceklerdi. Birkaç yıl boyunca Ben Gurion, Petah Tikva, Kfar Saba, Rişon Lezion, rehovot ve sejera’da tarım alanında çalıştı. Modern Tarım tekniklerini bölgeye getireceklerdi. Tarımda Arap işgücü ucuz işgücü idi ve Ben Gurion Yahudi emeğinin kullanılması gerektiğini ilk savunanlardan birisi idi. Yahudilerin yahudileştirilmesinde rolü var. İş gücünü Yahudileştiriyor, Bekçi kuvvetlerini yahudileştiriyor ve İsimleri Yahudileştiriyor.

 

İsrail’in bekçi kuvvetleri bu şekilde Arap kıyafetleri giyiyordu. İlk geldiklerinde Araplardan büyük oranlarda etkilendiler.

Savunma örneğ şomer. Ben Gurion Gençliğinde önemli görevlere yükselebildi. Bunda “karizmatik bir kişiliğe” sahip olması sebep olarak gösterilir. Kendisi de bir süre tarım alanında işçi olarak çalışıyor. Daha sonra bu işçilerin haklarını gözetmeye ve onlar birleştirmeye çalışıyordu diye hatırlıyorum.

Ben Gurion’un çabalarıyla Siyon İşçileri partisine şu ifadeler ekleniyor; “Parti,bu topraklarda Yahudi halkının siyasi bağımsızlığını hedefler.”  Bunun gerçekleşme tarihi 1907’dir. Dolayısıyla Ben Gurion’un kafasında çok erken bir tarihlerde Yahudilerin Filistin’de siyasi bağımsızlığı kazanması yatıyor. Filistin’deki bundan sonraki 40 yıldan fazla sürecek olan mücadelesi bağımsızlık kazanmak yönünde olacaktır. İngilizler ile olan münasebetlerinde de bunu görüyoruz. Özellikle Ben Gurion’un da talimatıyla Aliyalar ile Filistin’e göç yapılmasını sağlamaya çalışıyordu. Meşhur beyaz kağıt ile o yokmuşcasına mücadele etmeyi kafasına koymuştu. Bu gibi durumlar bize Ben Gurion’un bir plan dahilinde hareket ettiğini gösteriyor diye anlıyorum ben.

 

 

Ben Gurion bir süre Osmanlı’da İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okuyor. Hatta ileride birgün Osmanlı’nın bakanlarından birisi olmak istediğini yazıyor Tom Segev. Siyonizm ile aşırıya giden hareketleri Cemal Paşa’nın da dikkatini çekiyor ve Cemal Paşa’nın Siyonistleri cezalandıracağına dair bir bildirisi çıkıyor. Ben Gurion ise Cemal Paşa’nın da soruşturmasıyla birlikte eğitimi yarıda kalıyor ve Osmanlı’dan kovuluyor. Burada Osmanlı Türkçesi öğrendiği ve bunu kısa sürede gerçekleştirdiği iddia edilmektedir. Yanındaki arkadaşı ise Ben-Zvi o da daha sonra İsrail Cumhurbaşkanlarından birisi olacaktır gelecekte. Ben Gurion ile tanışması büyük ihtimalle onun talihini değiştiren bir durum olmuş olabilir.

Ben Gurion’un Osmanlı Vatandaşlığı da aldığı söyleniyor. Bunun için bir süre çabalıyor Ben Gurion. Lakin Osmanlıya sadık kalmıyor ve ahitinden dönüyor. Siyonizm de zaten bir ahitten ve yeminden dönme projesi idi. Ben Gurion’da Osmanlıya karşı Yahudi lejyonuna katılarak savaşıyor. Osmanlı’dan bu toprakları koparmak için savaştığı söylenmektedir.

 

Ben Gurion sırasıyla Histadrut, Mapai ve Yahudi Ajansı’nın başkanlığını yapıyor. Buralar Yahudiler için ve Yahudilerin hayatında merkezi bir role sahiptir. Devletin çekirdekleri buralarda atılıyor. Bağımsızlığa giderken oluşturdukları bu örgüt, kurum veya partiler çok yardımcı oluyor. Ben Gurion’un da adının öne çıkması buralarda oluyor.

Yahudilerin Filistin’deki mücadelesinde ve bunun birçok yerinde Ben Gurion’un adı gözükür. Hatta İsrail tarihi bir nevi onun üzerinden anlatılmakta ve anlaşılmaktadır. Ben Gurion 1917’den 1939’a kadar birçok istediğini gerçekleştirebildi. Aliyaları teşvik etti İngilizler onayladı. Siyonistler ÜNiversite kurmak istediler ve Kudüs İbrani Üniversitesi’ni kurdular ve kuruluşuna İngiliz komutan Allenby dahi katıldı. Böylesi bir destek görülüyordu İngilizlerden. Lakin tarihler 1939’a gelince ve Araplar arasında sinirler tavan yapınca İngilizler geri adım atmak zorunda kaldılar. Bu yıllar büyük Arap İsyanı ile meşhurdur. Filistinliler, Yahudilerin kendi işgüçlerini almalarını ve Aliyaların tehdit edici boyutlara ulaşmasını elleri kolları bağlı izlemeyeceklerdi ve isyanı başlattılar. Bu İngilizleri oldukça zora soktu ve rahatsız etti. Bu tarihlerden sonra işler Yahudiler için hiçte iyi gitmedi ama Yahudiler bu sefer İngilizleri bölgeden kovmaya uğraştılar. Bir sürü yer altı örgütleriyle İngilizlere saldırılar gerçekleştirdiler. 1946’da King David Otelini dahi çete örgütler ile bombaladılar. Bu çete liderleri İsrail’de daha sonra önemli devlet görevlerine geldiler. Devletin ilk kuruluş kodları çok gaddarca ve terörist eylemleri yapanlarca belirlenmişti.

Ben Gurion 1950’li yıllardan sonra Kudüs’ü İsrail’in “başkenti” yapmak için çabalarda bulunuyor. Devletin önemli kurumlarını buralara taşıyorlar. Daha sonra Trump döneminde hayallerine bir adım daha yaklaşıyorlar. İstikrarlı bir şekilde vizyonlarına sadık olunduğu ve en azından bu alandaki vizyonlarına sadık olunduğu görülüyor.

Ben Gurion Türkiye’ye 3-4 sefer civarında  geldi. Bunlar hakkında pek bilgimiz yok. Bu dönemi çalışan sadece bir makale yayınlandı. Akif Emre Öktem tarafından yayınlanan bu makale toplumsal tarih dergisinde yayınlandı ve okuyucularımız bu makaleye ulaşabilirlerse çok harika olur. Ben makaleye henüz ulaşamadım.

Aşağıda Ben Gurion’un Galata Köprüsü önündeki bir resmini göreceksiniz. Kendisi Siyonizm faaliyetlerinden dolayı Osmanlı’dan kovulmuştu.

 

Ben Gurion galata köprüsünde

Ben Gurion daha sonra yine önemli görevlerde bulundu ve adı skandallara karışınca Negev’de emekliye ayrıldı. Negev onun için oldukça önemliydi ve Ben Gurion’un çölü yeşertmek söylemi olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda Filistin’in çöl kısımlarını da yeşertmek istemişlerdir. Akabinde tekrardan göreve geldiyse de ölmeden önce hatıralarını yazmak üzere Negev çöllerine tekrardan çekildiğini biliyoruz. Sde Boker’de evi olduğu kaynaklarda geçmektedir. Burada hayatına dair birçok çalışmada bulunma fırsatı elde edebilmiştir.

Hazırlayan: Ozan Dur

 

Ozan DUR
Ozan DUR

Ozan Dur, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun olup, İngilizce, Osmanlıca, Farsça, Arapça ve İbranice öğrenerek dil alanında uzmanlaştı. Humboldt Üniversitesi, İmam Humeyni Üniversit ...

Yorum Yaz