İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Keşmir Sorununda Yeni Cepheler: Toprak, Kimlik ve Su
Keşmir sorunu, Güney Asya’nın ve dünyanın en uzun süredir devam eden anlaşmazlık alanlarından biridir. 22 Nisan 2025’te Hindistan idaresindeki Keşmir’in Pahalgam Vadisi’nde meydana gelen terör saldırısı, bölgedeki kırılgan düzeni bir kez daha dünya gündemine getirdi. Bu saldırı, yalnızca sivillere yönelik şiddet olarak değil, aynı zamanda bölgedeki siyasi ve demografik dönüşümlere yönelik bir tepki olarak da okunmalıdır.
Saldırının ardından tarafların karşılıklı siyasi adımlar attığını gördük. Hindistan, saldırıyı desteklediği yönünde iddialarla Pakistan’ı suçlayarak Indus Suları Anlaşması’nı askıya aldı. Pakistan da misilleme olarak 1972 yılında imzalanan ve tarafların sınır hattına saygı göstermesini ve olası sorunlarda şiddete başvurmamasını öngören Şimla Anlaşması’ndan çekildiğini açıkladı. Karşılıklı sert adımlar ve akabinde sınırda patlak veren küçük çaplı çatışmalar, yaklaşık 78 yıldır dondurulan anlaşmazlıkların artık yönetilemez bir aşamaya geldiğini gösterdi. Bu yazıda 22 Nisan’da Keşmir’de meydana gelen terör saldırısının arka planını ve saldırı sonrası Hindistan ve Pakistan tarafından atılan karışlıklı adımların olası etkilerini ele alacağım.
Keşmir’in Özel Statüsünün Kaldırılması ve Son Saldırılara Etkisi
Keşmir sorunu, 2019 yılında Hindistan Başbakanı Modi liderliğindeki BJP hükümetinin, bölgenin özel statüsünü kaldırmasıyla yeni bir boyuta ulaştı. Bu adım, Keşmir halkı arasında derin bir huzursuzluk ve yeni bir direniş dalgası yarattı. 22 Nisan 2025’te Pahalgam’da düzenlenen ve sivilleri hedef alan saldırılar da bölgedeki demografik değişimlere ve siyasi baskılara karşı bir tepkinin şiddetli bir yansıması olarak okunmalıdır.
Hindistan, 5 Ağustos 2019’da Keşmir’in özel statüsünü kaldırarak bölgenin yaklaşık 70 yıllık özerk yapısını sona erdirdi. Söz konusu özel statü, Hindistan anayasasının 370. maddesi ile garanti altına alınmıştı. 370. madde, Keşmir’e kendi anayasasını oluşturma ve önemli ölçüde- dış ilişkiler, savunma ve iletişim dışında- özerklik sağlama yetkisi tanıyordu. Buna ek olarak, 35A maddesi de Keşmir’de “kalıcı ikamet sahibi” olarak tanınan kişilere mülk edinme ve kamu hizmetlerinde çalışma hakkı veriyordu. Bu maddeler birlikte değerlendirildiğinde, Keşmir, Hindistan içindeki diğer eyaletlerden tamamen farklı, yarı-bağımsız bir statüye sahipti. Bu maddeler ayrıca Keşmir dışından gelenlere mülkiyet hakki tanımayarak, bölgenin kimlik ve demografisinin korunmasına yardım ediyordu.
Modi hükümeti, bu düzenlemelerin Keşmir’in ekonomik kalkınmasını engellediğini ve bölgedeki ayrılıkçı hareketlere zemin hazırladığını ileri sürerek bu statüyü kaldırdı. Ancak yerel halkın büyük çoğunluğu bu adımı, demografik bir dönüşüm girişimi olarak algıladı. Özellikle yeni çıkarılan ikamet yasaları halkın endişelerini doğruladı. Artık Hindistan’ın diğer eyaletlerinden gelen bireyler, Keşmir’de mülk satın alabiliyor, yerleşebiliyor ve kamu sektöründe çalışabiliyor. 2020-2024 yılları arasında yaklaşık 100.000’den fazla yeni ikamet belgesi verildi. Bu durum, Keşmir’in tarihsel kimliğini tehdit eden bir demografik değişimi başlattı.
22 Nisan’da gerçekleştirilen saldırıyı üstlenen Direniş Cephesi adındaki grup, böylesi bir ortamda ortaya çıktı. Grup hem Pakistan hem de Hindistan’da terör örgütü listesinde yer alan Leşker-i Tayyibe örgütünün uzantısı olarak görüldü. Örgüt, açık bildirilerinde, kurulma amacının söz konusu demografik değişimi engellemek olduğunu açıkladı. Örgüt ayrıca, Keşmir’e yerleşim amacıyla gelen ve bölgedeki demografik yapının aksine hizmet eden herkesin “meşru hedef” olacağını ilan etmişti.
Bu söylem, 1990’ların klasik ayrılıkçı söyleminden farklı olarak özellikle 2019 sonrası ortaya çıkan yeni yerleşim dalgasına karşı bir hareketi temsil ediyor. Dolayısıyla, 22 Nisan 2025’te gerçekleştirilen saldırı, bu stratejik değişimin doğrudan bir ürünüydü. Bu nedenle Pahalgam saldırısı, sadece bir güvenlik açığının sonucu değil, Keşmir’de devlet politikalarına karşı gelişen yeni bir hareketin de işaretidir.
Hindistan’ın Su Hamlesi: Olası Sonuçlar ve Hedefler
22 Nisan 2025’teki Pahalgam saldırısının hemen ardından Hindistan’ın aldığı en dikkat çekici kararlardan biri, Indus Suları Anlaşması‘nı (IWT- Indus Water Treaty) askıya almak oldu. Bu karar, sadece saldırıya doğrudan bir tepki olarak değil, aynı zamanda Hindistan’ın uzun süredir farklı mecralarda dile getirdiği daha büyük bir stratejinin parçasıdır. Modi hükümeti, iç politikada güçlü milliyetçi-Hindutva tabanını memnun etmeye çalışırken, dış politikada da Pakistan üzerindeki baskıyı artırmak için bu tür antlaşmaları yeniden değerlendirmeyi bir araç olarak görüyor.
2016 yılında gerçekleşen Uri saldırısından sonra Başbakan Modi’nin “kan ve su bir arada akamaz” şeklindeki sözü, Hindistan’ın su kaynaklarını artık sadece bir doğal kaynak değil, aynı zamanda stratejik bir koz olarak gördüğünün ilk güçlü işareti olmuştur. Hindistan, 2016’dan beri, su anlaşmasının “Pakistan tarafından kötüye kullanıldığı” iddiasıyla yeniden gözden geçirilmesini savunuyor. Ayrıca 2023 yılında Hindistan, resmen IWT’yi değiştirme çağrısında bulunarak bu politikasını kurumsal bir düzeye taşıdı.
Son saldırılar Hindistan’a, bu acıdan yeni bir fırsat sundu. IWT’nin askıya alınması, Hindistan’ın Pakistan’a yönelik uzun vadeli su stratejisinin bir devamı niteliğindedir. Hindistan suyu bir baskı mekanizmasına dönüştürerek, aslında Pakistan’ı dolaylı olarak yeni bir müzakere masasına çekmeye çalışıyor.
Özellikle son yıllarda Hindistan, Batı nehirlerinde (İndus, Jhelum ve Chenab) bir dizi baraj ve su depolama projesi başlatmıştı. Bu projeler, -Pakistan’a akan suyun mevsimsel olarak belirlenen oranların altına düşürülmemesi şartıyla- teknik olarak anlaşmaya aykırı olmasa da Pakistan’ın suya erişimini dolaylı olarak sınırlandırabilecek girişimlerdir. Ayrıca, söz konusu baraj ve kanal altyapısı oluşturulduğunda, suyun Hindistan tarafından herhangi bir çatışmada kesilmesi daha kolay olacak ve uzun vadede Pakistan’a daha fazla zarar verilebilecek.
Aydın Güven
Devamını okumak için linke tıklayınız.
https://turkiyearastirmalari.org/2025/04/29/fokus/kesmir-sorununda-yeni-cepheler/
Yorum Yaz