ARAF’TA YİRMİ DÖRDÜNCÜ GÜN

EDEBİYAT

İnsanoğlu kendini en çok ne zaman özgür hisseder, bilmiyorum ama ben en çok İki tekerin üzerindeyken bu sorunun cevabına yaklaştığımı hissediyorum.

Antalya, 22 Kasım 2021

yeşil otları diyorum, o tepeyi boyluca
bir yağmuru, bir şiiri ve ikindiyi
sağına soluna çarparak bir şair bisikletle
çarpacak bir şey de yoktu, aşıyordu sanki

Yarış çok da kolay değildi. Daha dün, sadece parkuru görmek adına kırk kilometrelik bir mesafeyi katetmiştik. Bugünse yüz kilometreyi aşan yarış, sandığımdan çok daha fazla yormuştu bizi. O da benim gibi bir bisikletçi olan Yunus’la birlikte İstanbul’dan bisikletleri otobüsün altına yükleyip yola çıkmıştık. İkimizin de ilk yarışıydı. Ne diye bunca yolu tepip gelmiştim ki! Üstelik bir de peşim sıra çocuğu da bu yorgunluğun içine sürüklemiştim.

Oysa İstanbul’da gün boyu sürdüğüm yaklaşık yüz kırk dört kilometrelik parkurum vardı benim. Sabah başlayıp akşam ettiğim boğaz manzaralı turumun yerini hiçbir aktivite alamazdı. Parkurun bir yerinde üçüncü köprüden kaçak geçmenin verdiği o küçük suç psikolojisi ve atraksiyon da yolun bir parçasıydı. Ama burada, saatlere sıkıştırılmış bu yarışta her şey daha sert, daha talepkar ve daha yıpratıcıydı. Bir noktadan sonra yarışı unutup bitiş noktasına bir an önce varabilmenin çabası içerisine giriyor insan. Madalya, derece, sıralama vs vs. çok da bir önemi kalmıyor açıkcası.

Kulağa tuhaf gelebilir belki ama özgürlük gibi bir ihtiyacım var, yer yer nükseden. İnsanoğlu kendini en çok ne zaman özgür hisseder, bilmiyorum ama ben en çok iki tekerin üzerindeyken bu sorunun cevabına yaklaştığımı hissediyorum. Kollarımı dilediğimce açıp bacaklarımdan aldığım güçle alabildiğine yol almak ve yüzüme çarpan meltemsi havayı solumak, kafamın içindeki tüm prangalardan beni azad eden bir ritüele dönüşüyor.

Bir yönüyle de ata binmeye benzetiyorum bisiklete binmeyi. İnsanı kendi hızına mahkum eden ama aynı zamanda özgürleştiren bir ruh hali var. İkisinde de ritmi yakaladığımda, yol beni taşımaya başlıyor adeta. Rüzgar, beden ve zihin aynı çizgide buluşuyor. Pedallar, dizginler gibi; bıraktığımda savruluyor, sıktığımda yoruluyorum. Yolun nabzını tutmayı öğrendiğimde ise ne ben taşıyorum bisikleti ne de o beni. İkimiz de benzer hareketlerin parçası oluveriyoruz.

Dönüş yolundayız..

M. Fatih Özmen

M. Fatih ÖZMEN
M. Fatih ÖZMEN

Üniversite eğitimini İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamlayan M. Fatih Özmen yüksek lisans eğitimine Artuklu Üniversitesi’nde Ulusla ...

Yorum Yaz