POST-MODERN ELEŞTİREL BİR OKUMA YAKLAŞIMI: YAPIBOZUMCULUK | İlim ve Medeniyet

Özet

Yapıbozumculuk, yapısalcılığa benzer bir şekilde daha çok dilbiliminde kullanılan bir yöntemdir. Yöntemin öncüsü Jacques Derrida, geliştirdiği bu yaklaşım ile sosyal bilimlere eleştirel bir bakış açısı getirmiştir. Sosyal bilimlerin her alanını etkilemesiyle önem kazanan yapıbozumculuk, yeni bir yöntem olmasına rağmen etkileyicidir.

GİRİŞ

Jacques Derrida (15.07.1930 / 08.10.2004) öncülüğünde geliştirilen yapıbozumculuk, sosyal bilim litaretürüne dilbiliminden geçmiştir. Yapıbozumculuk, ilk olarak Derrida’nın edebi metinlere eleştirel yaklaşması ile ortaya çıkmıştır. Derrida, yapıbozumcu yöntem ile geçmişten günümüze kadar sarsılmadan gelen tüm entelektüel birikimi eleştirmeye ve metinlerin dilinde açık bulursa da çok yıkıcı eleştiriler yazmaya başlamıştır.

Derrida, yapıbozumculuk yöntemi ile sosyal bilimlerin birçok alanını etkilemiştir. Edebiyat, felsefe, hukuk, sosyoloji ve iktisat gibi alanlar bunların başında gelmiştir.

Bu metinde kısa bir girişin ardından ilk olarak yapıbozumculuk kavramı incelenecektir. Devamında ise Derrida’nın özgeçmişi ve düşünce tarihine etkisinden bahsedilmeye çalışılacaktır. Sonuç kısmından hemen önce ise yapıbozumcu yaklaşımın iktisata etkileri üzerinde durulacaktır.

Bu metnin amacı; Derrida ve onun geliştirdiği eleştirel bir okuma yöntemi olan yapıbozumculuğa dair ilgiyi uyandırmak, konu hakkında daha fazla araştırmaya yapmaya teşvik etmektir.

YAPIBOZUMCULUK KAVRAMI

Derrida, dilin yapısının karşıtlıklar üzerine kurulduğu konusunda yapısalcı yaklaşım ile hemfikirdir. Derrida, karşıt kavramların birbirlerinin zıtlıkları üzerine metinde kurgulandıkları için asıl anlamlarını yitireceklerini söylemektedir. Kavramlar arasındaki karşıtlıkta bir egemenlik ilişkisi de vardır. İki kavramdan bir tanesi egemen kavram iken diğeri öteki olan kavram olarak kurgulanmıştır. Egemen kavram, kendi anlamını öteki kavram karşıtlığı üzerine kurmuştur.[1]

Derrida, bu karşıtlıklara dikkat çekerek, Batı düşüncesinin kendisini tüm tarihsel süreçte karşıtlıklar üzerine temellendirdiğini savunanlardan biri olmuştur. Varlık-yokluk, erkek-kadın, siyah-beyaz, Batı-Doğu vb. gibi birbirine karşıt/zıt kavramlar metin içerisinde bir egemenlik durumları ile alakalı olarak nihai anlamlarına kavuşurlar.[2]

Kavramların, metin içerisindeki egemenlik/üstünlük ilişkisi okuyucunun da katkısı ile şekillenir. Yani okuyucu metnin içerisindeki kavramlardan farklı anlamlar üretebileceği gibi onların egemenlik ilişkisini de kendi perspektifine göre kurgulayacaktır.

Derrida, Batı düşüncesinin temel niteliği olan akıl merkezci (logocentric) düşünce biçiminin hakikati arama çabası olduğunu savunmaktadır. Bu çaba, dil, anlam ve bilginin tarafsız olduğunu varsayar. Bu perspektifle kurulmuş söylem ve metinlerin sorgulanmasını ise Derrida, yapıbozumculuk yöntemi ile yapacaktır.

Derrida, yapıbozumculuk ile metinlerin içerisinde yer alan kavramların üstünlük ilişkisi ile oluşan zıtlıklıklar çerçevesinde kurulduğunu ve anlamların zıtlıklar ile meydana geldiğini savunmuştur. Yapıbozumculuk, zıtlıkları ortadan kaldırmayı amaçlamaz. Çünkü zıtlıkları ortadan kaldırmak aynı zamanda kavramların anlamlarını ortadan kaldırmak demektir. Bundan dolayı yapıbozumculuk, zıtlığın taraflarının konumlarını değiştirerek, metnin çözülmesini hedefler. Derrida, böylelikle metinde anlamın nasıl ortaya çıktığını ve hangi kavramların metnin merkezinde kurgulandığını bize gösterir.

Özetle; her metnin karmaşalar ve çelişkiler ile malûl olduğunu söyleyen Derrida, yazarın niyeti ne olursa olsun ortaya çıkan metnin gerçek anlamdan ve kalıcılıktan yoksun olduğunu söyler. Derrida’ya göre anlam hiçbir zaman tek değildir ve değişimlere uğrayabilir.

YAPIBOZUMCULUĞUN ÖNCÜSÜ BİR FİLOZOF: JACQUES DERRİDA

Jacques Derrida, 1930 yılında Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Cezayir’de doğdu. Gençlik yıllarında siyasi bir kimliğe sahip olan Derrida, yaşamını sürdürdüğü Fransa’da birçok ırçılık karşıtı eylemde bulunmuş ve hatta cezai yaptırımlara maruz kalmıştır.

Paris’te Ecole Normale Superieur’de ve Sorbonne Üniversitesi’nde okumuştur. 1970’li yıllarda Paris ve ABD merkezli bir hayatı olmuştur. Bu vakitlerde Johns Hopkins, Yale Üniversitesi, Harvard Üniversitesi ve Kaliforniya Üniversitesi’nde akademik çalışmalarını yürütmüştür.

Derrida, gençlik yıllarında J.J.Rousseau, Friedrich Nietzsche, Paul Valery ve Albert Camus gibi yazarları okumuş ve eleştiriler getirmeye çalışmıştır. Bu metinlerin ve okumalarının çerçevesinde ise felsefeye ilgi duymuştur.

Derrida, geliştirdiği ve öncüsü olduğu yapıbozumculuk yöntemi ile ün kazandı. Sosyal bilimlerin her alanına daha eleştirel bakmayı önerdi ve entelektüel/akademik çevre tarafından dikkate alındı.

Derrida’nın hayatının önemli bir kısmı Paris ve ABD’de geçti. Yaşamı boyunca birçok üniversite ve farklı ortamlarda konferanslar ve dersler verdi. Ayrıca kırkın üzerinde de kitap yazdı. Derrida’nın özellikle metinlerinin çok zor anlaşılması, onu farklı yapan özelliklerden biriydi. Olguyu basitleştirerek anlatma gibi bir gayreti yoktu.

8 Ekim 2004’te Paris’teki evinde kansere yenik düştü ve yüzyılımızın en büyük filozoflarından biri olarak aramızdan ayrıldı. Onu iki sözcük öbeği ile anlatmak gerekirse; “yapıbozumculuğun babası ve zor anlaşılırlık” diyebiliriz.

YAPIBOZUMCU OKUMA VE İKTİSADA YAKLAŞIMI

Yapıbozumcu yaklaşım/yöntem, bir okuma önerisidir. Derrida’nın okumaları, aynı zamanda bir sorgulamadır. Okuyucu, Derrida’dan eleştirel bir okuma yöntemini; yazarın kutsal bir varlık olmadığını, yanlışlar yapabileceğini, duygusal hareket edebileceğini öğrenebilir. Derrida sorgulayarak okuyan bir okuyucudur. Gösterilenin sınırlandırılamayacağından hareketle kesin diye sunulan her bilgiye şüphe ile bakar. Bir bilginin kesin olmadığını göstermek için okur; metindeki yapıyı söker, metnin içindeki yönetici düşünceyi buluncaya kadar, bu düşüncenin geçersiz olduğunu gösterinceye kadar okumasını sürdürür. Hiçbir önyargının dayatılamayacağını düşünür. Bu tutum, şüphenin zirvesidir. Ona göre, kesin anlama ulaşamazsınız; “hakikat” diye bir şey yoktur.

Derrida’ya göre ise her metin, okuyucuyu karasızlıklar içine düşüren gösterge katmanlarından oluşur. Bu bağlamda Derrida demek, karasızlık demektir ya da kesin hiçbir yargının varlığına inanmamak demektir.

Derrida, bu düşünce yapısıyla, bu okuma önerisiyle olguculuğun (pozitivizm), olgucu düşünme biçiminin korkulu rüyasıdır. Derrida karşısında genellemeler yapamazsınız. Derrida’nın okumalarında öncelikle, deyim yerindeyse bir “açık arama” öncelikli tavırdır. Derrida‟nın yapıbozumcu okuması, hiçbir inanca dayanmadan bütün inançları eleştirme özgürlüğüdür.[3]

Yapıbozumcu okumanın, her sosyal bilim alanına olduğu gibi iktisada da yaklaşımı eleştireldir. Bundan dolayı Jane Rossetti ve çoğu entelektüel, iktisatçıların yapıbozumcu yaklaşım ile ilgilenmeleri gerektiğini düşünmektedir. Rossetti’ye göre bunun temel iki nedeni vardır. İlk neden; yapıbozumculuğun iktisat ve dil bilimini birbirine bağlayabileceğinden ve disiplinler arası çalışılabileceğinden dolayıdır. İkinci neden olarak ise Rossetti, yapıbozumculuk yaklaşımının iktisadi düşünce tarihine farklı bir perspektif ile bakılmasını sağlayabileceği içindir.

Rossetti, yapıbozumculuğun en temel özelliklerinden biri olan zıtlığa iktisatta da atıf yapar. Örneğin iradi işsizlik ile gayri iradi işsizliğin karşıtlıklar ile anlam kazandığını savunur. Bundan dolayı iktisadi metinlerde de yapıbozumcu bir okuma yapmaya çalışılır. Peki iktisadi kavramları yapıbozumculuk ile okuyarak; hangisinin merkezi kavram olduğunu bilmek iktisatçılara ne kazandırır? Bu yöntem ile gerçekliği daha iyi anlayacağımızı savunabilir miyiz? Elbette hayır! Öncelikle bu soruya evet olarak cevap verebilseydik, yapıbozumculuğun ilkeleri ile ters düşmüş olacaktık. O zaman bu yöntemin iktisatçılar için önemi ne? Öncelikle bir iktisatçı yapıbozumcu okuma yoluna başvurduğunda geleneksel bilim anlayışını terk edecektir. Dolayısıyla yapıbozumcu okuma sonucu ‘hangi ekonomik teori doğru?’ sorusunun cevabını elde edemezsiniz. Bu anlayışa göre her iki ekonomik teori de bir bakış açısının tezahürüdür.

Buradan hareketle söyleyebiliriz ki yapıbozumcu yaklaşım; ekonominin “gerçekte” nasıl işledini öğrenmemizi sağlayamaz. Böyle bir amaca hizmet etmeyen bir yaklaşımdır.

Özetle; yapıbozumculuk hangi teorinin iyi, hangisinin kötü olduğunu bize söylemez. Zira, yapıbozumculuk kural koyucu değildir. Yapıbozumculuk teorileri inceleyerek, onları yıkmayı hedeflemez. Sadece onları daha iyi açıklamaya gayret eder.

SONUÇ

Geleneksel Batı düşüncesine getirdiği eleştirel bakış açısı ile Derrida, entelektüel hafızamızın önemli bir yerini teşkil etmektedir. Derrida’nın miras bıraktığı yapıbozumculuk okuma yöntemini sosyal bilimlerin her alanında uygulamaya gayret etmeliyiz. Ancak eleştirel bakış açısıyla metinlerin kalitesini yükseltmeye fırsat bulabiliriz.

Derrida, aynı zamanda Geleneksel Batı Düşüncesi’ne getirdiği eleştiriler ile alternatif bir yol sunmuştur. Evet, onun yöntemi hakikati bulmak için işe yaramasa da onu aramaya koyulmak için iyi bir seçim olacaktır.

Derrida ve yapıbozumculuk hakkında daha çok araştırma yapılması gerektiği çok açıktır. Bu çalışmanın da literatüre değerli bir katkıda bulunacağına inanıyoruz.

Hayri SOYGÜZEL

 

 

Kaynakça

Bayraktar, Cahide. (2014). Postmodernizm ve İktisattaki Uzanımları. Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi. No:11.

Uçan, Hilmi. (2009). Modernizm/Postmodernizm ve J.Derrida’nın Yapısökümcü Okuma ve Anlamlandırma Önerisi. International Periodical fort he Languages Litareture and History of Turkish or Turkic. Vol:4/8.

Güneş, Cevriye Demir. (2004). Jacques Derrida’da Yapıbozum ve İz İlişkisi Üzerine. Felsefe Dünyası. No:40.

Alkın, Ruhi Can. (2014). Postmodern Sosyal Teoride Bilim Felsefesinin İzleri –Foucault ve Derrida Örneği-. Folklor Edebiyat Dergisi. Vol:80. No:40.

İnternet Kaynakları

https://tr.wikipedia.org/wiki/Yap%C4%B1s%C3%B6k%C3%BCm (Erişim Tarihi: 19.12.2016)

https://tr.wikipedia.org/wiki/Jacques_Derrida (Erişim Tarihi: 19.12.2016)

http://www.yenisafak.com/kitap/isimden-oteye-giden-yolda-derrida-109535 (Erişim Tarihi: 19.12.2016)

http://bianet.org/biamag/siyaset/45107-derrida-her-okuduguna-guvenme (19.12.2016)

http://www.poetikhars.com/webblog/bibliobot/derrida-ve-yapibozum (19.12.2016)

[1] Ömer Demir, İktisat Metodolojisi, 3. Baskı, İstanbul: Sentez Yayınları, 2015, s, 204.

[2] Cahide Bayraktar, Postmodernizm ve İktisattaki Uzanımları, Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi, No:1, 2014, s, 11.

[3] Hilmi Uçan, Modernizm/Postmodernizm ve J. Derrida’nın Yapısökümcü Okuma ve Anlamlandırma Önerisi

Avatar photo

Hayri SOYGÜZEL

Economics • MENA Region [email protected]


Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul