İNGİLTERE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİK SERÜVENİ | İlim ve Medeniyet

İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan yıkımın oluşturmuş olduğu etki, Avrupalı devletleri işbirliğiyle tehditleri ortadan kaldırma inancını oluşturmuştu. Avrupalı devletler oluşturulacak olan birliği desteklemektelerdi. Fakat birliğe verilecek olan güç ve yetki devrinde mutabık değillerdi. Birliğin işbirliğini artırmasına yönelik bir kurum olmasını savunan devletler ile federalist bir yapının kurulması yönünde ulus-üstü bir yapının kurulmasını isteyen devletler olarak bölüşmüşlerdi. Bu anlamda denenen girişim olan Avrupa Konseyi, federalist bir yapı oluşturamamıştı.

Bu Avrupalı devletler, İngiltere’nin başı çektiği ve işbirliği taraftarı anti-federalist devletler ile Fransa’nın başı çektiği ulus-üstü, federalist bir birlik kurulmasını isteyen devletler olarak ikiye bölünmüşlerdi.

İngiltere gibi bir devletin ulus-üstü bir yapıya klasik manada bildiğimiz devlet egemenliğinden bir kısım devretmesi kolay bir olay değildi. Asırlarca dünyada birçok noktada hâkimiyet kurmuş olan ve eski sömürgelerinden kalan İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth) ile olan ekonomik işleri nedeniyle Avrupa’ya ekonomik ve siyasi anlamda mesafeli durmaktaydı.

Ancak İkinci Dünya Savaşıyla birlikte yükselişe geçen ABD ve Sovyetler Birliği, birçok anlamda İngiltere’nin önüne geçmişlerdi. Ayrıca 1957 yılında gerçekleşen Süveyş Krizinde İngiltere’nin uluslararası arenada artık eskisi gibi söz sahibi olmadığı ve nispi anlamda gücünü kaybettiğini anlamıştı. Commonwealth ile ilişkilerin gevşemesiyle İngiltere daha da yalnızlaşmıştı.

Her ne kadar anti-federalist devletler EFTA’yı kurarak aralarında serbest ticareti artırmaya yönelik bir yapı kursalar da İngiltere’ye Avrupa Ekonomi Topluluğu daha cazip gelmekteydi. EFTA’nın kurulmasından bir yıl sonra İngiltere ile birkaç EFTA üyesi AET’ye üyelik başvurusunda bulunmuşlardı. İngilizler, istemeyerek de olsa bu ulus-üstü bir yapıyı kabul etmiş bulunuyorlardı. Bu yapıya dâhil olmak İngilizler için ne kadar zor ise bu yapıya kabul edilmek de bir o kadar zor olmuştur. Ulusal yetkilerinden kolay vazgeçemeyecek olması ve İngiltere’nin önemli bir devlet olması, grup içinde dengeleri değiştireceğinden ve yürütmeyi zorlaştıracağından üyelik için başta sıcak bakılmamıştır.

Fransa’nın lideri konumundaki de Gaulle, İngiltere’nin üyelik başvurusunu veto etmişti. O zamanlar Amerika’nın Avrupa üzerinde etki kurmasını istemeyen ve İngiltere’yi ABD’nin truva atı olarak görmekteydi ve Avrupa’ya bu yolla müdahale etmesini istemiyordu. Ayrıca grup içindeki liderlik konumunu İngiltere’ye kaptırmak istemiyordu.

De Gaulle‘ün iktidarda olmasından dolayı İngiltere, 1967 yılında yapmış olduğu ikinci başvurudan da veto edilmişti. İngiltere’nin üyeliğindeki en büyük engel, de Gaulle’ün ülke içi nedenlerden dolayı seçimleri kazanmasına rağmen 1969 yılında istifa etmesiyle kalkmıştı. Yeni gelen başkan Georges Pompidou, de Gaulle gibi düşünmemekteydi ve İngiltere’nin üyeliğine karşı çıkmamaktaydı. Vetoları kaldırmasıyla birlikte müzakereler tekrar başladı.

Müzakereler, İngiltere ve diğer devletlerin lehinde başarılı sonlandırılınca 1972 Ocak ayında bu devletlerle katılım anlaşması imzalanmış ve 1973 yılında İngiltere Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üye olmuştur. On yıl süren üyelik mücadelesi böylece sonlanmıştı.

Fatih ÖZKARTAL

 İLGİLİ YAZILAR:

 

Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul