ARAPÇA GRAMERİN “KADIN” İRONİSİ | İlim ve Medeniyet

Sizin de bildiğiniz üzere Arapçada müzekker (eril)/müennes (dişil) ayırımı esastır. Üstelik bu kaide bazı dillerde görüldüğü gibi sınırlı şekilde değil; soyut, somut; canlı cansız varlıkları; isimleri, fiilleri, sıfat ve zamirleri, ne bileyim işte aklınıza gelebilecek her şeyi kapsar. Yani her sözcüğün bir “eril” bir de “dişil” şekli vardır. Kimileri dilin bu özelliğini zenginlik addederken kimileri de dillerinde erillik/dişilik ayırımının olmamasıyla övünür. Bu özelliği bulundurmayan dilleri konuşan milletlerin kadın ve erkek eşitliğini daha baştan dilde bile yakaladıklarını, dolayısıyla cinsiyetçi olmayan bir millete mensup olduklarını (bunu referans göstererek) iddia ederler (Bu bahis uzatılabilir ama konumuz bu değil). Bilindiği üzere bizde de bu ayırım yapılır fakat çok sınırlıdır. Misal: Tanrı – Tanrıça, Müdür-Müdüre v.b. Bundan yola çıkan bazı dil bilimciler Arapçanın beş yerde kadına haksızlık ettiğini düşünür.

Bunlardan birincisi  “حي”   (hay) sözcüğüdür. Bunu dişil formunda kullandığımızda farklı bir anlama gelecektir. Hem eril hem dişil formundaki örneklerini verelim.

Arapçada bir erkeğin ölmediği, halen hayatta olduğu ifade edilmek istendiğinde “إنه حي”   (innehu hay) denir. “O (erkek) yaşıyor” anlamına gelir. Fakat bu dişil forma çevrildiğinde, yani kadının ölmediği, halen hayatta olduğu ifade edilmek istendiğinde “إنها حية” (innehe hayye) denir. “O (kadın) yılandır” anlamı da çıkar.

İkincisi, “مصيب” sözcüğü. Bir erkek eğer söz ve eylemlerinde isabet ediyorsa Arapçada “إنه مصيب” (innehu musib) yani “o (erkek) isabet edendir” denir. Aynı cümlenin dişil formu ise إنها مصيبة   (innehe musibe) şeklindedir. Bu da “o (kadın) bir musibettir” anlamına gelir. Burada kadının isabet etmesinin bir musibet olduğuna dair bir ironi saklıdır. Tıpkı birinci örnekte kadının yaşıyor olmasından yılan olduğu ilişkisinin kurulduğu gibi.

Üçüncüsü, “قاضي” sözcüğüdür. Erkeğin mesleği hâkimlik ise Arapçada ona “إنه قاضي” yani “o, hâkimdir” denir. Hâkimlik mesleğine sahip kişi kadın ise “إنها قاضية” denir. Bu da aynı zamanda “o, öldürücüdür” manasına gelir. Aynı ironi burada da söz konusudur.

Dördüncüsü, “نائب”. erkek parlamento üyesi veya milletvekili ise  “إنه نائب” (innehu nâib) denir. “o, bir milletvekilidir” anlamına gelir. Aynı cümleyi dişil forma çevirmek istersek “إنها نائبة” (innehe nâibe) deriz. Bu da “o, bir beladır” anlamına gelir.

Beşinci ve sonuncusu, “هواية”  sözcüğüdür, hobi anlamına gelir. Eğer bir erkek hobi sahibi ise ve bu hobisini alışkanlık haline getirmiş ise “إنه هاوي” (innehu hâvi) denir. Yani “o hobi sahibidir” anlamına gelir. Fakat aynı durum kadın için kullanılırsa “inneha hâviye” denir. “هاوية” (hâviye) ise cehennemin katlarından bir kat olduğuna inanılır. Yani “إنها هاوية” (innehe hâviye) dediğimizde “o cehennemin “hâviye” katıdır” demiş oluruz.

Şimdi verdiğimiz örnekleri eril/dişil veya diğer ifadeyle müzekker/müennes şeklinde sıralayalım:

إنها حية – إنه حي

إنها مصيبة – إنه مصيب

إنها قاضية – إنه قاضي

إنها نائبة – إنه نائب

إنها هوية – إنه هواوي

Örneklere şöyle bir göz attığımızda bizi hobi sahibi kadının cehennemi yaşatacağı, milletvekili kadının bela olduğu, hâkim kadının öldürücü olduğu, görüş ve eylemlerinde isabet eden kadının musibet olduğu, yaşayan kadının yılan olduğu sonucuna götürür. Sonucuna götürür demeyelim de bu örneklerin arkasında bu imalar saklıdır diyelim.

Şimdi bu olumsuz havayı dağıtmak için şairlerin sultanı unvanıyla bilinen Mısırlı meşhur Şair Ahmed Şevki’nin Arapçanın kadını yücelttiğini ifade ettiği şairane sözlerine yer verelim:

 

والسجن بضيق مساحته ذكر
والحرية بفضائها
 أنثى
والبرد بلسعته 
ذكر
والحرارة بدفئها 
أنثى
والجهل بكل خيباته
 ذكر
والمعرفة بعمقها
 أنثى
والفقر بكل معاناته 
ذكر
والرفاهية بدلالها أ
نثى
والجحيم بناره 
ذكر
والجنة بنعيمها 
أنثى
والظلم بوحشيته ذكر
والعدالة بميزاتها 
أنثى
والتخلف برجعيته 
ذكر
والحضارة برقيها
 أنثى
والمرض بذله 
ذكر
والصحة بعافيتها
 أنثى
والموت بحقيقته ذكر
والحياة بألوأنها
 أنثى

 

Tercümesi

  • Dar alanıyla “hapis” kelimesi erilken,
    Ferahlığıyla “özgürlük” kelimesi dişildir.
  • Tüm kasvetiyle “soğuk” kelimesi erilken,
    Isıtmasıyla “sıcaklık” kelimesi dişildir.
  • “Cehalet” kelimesi tüm başarısızlığıyla erilken,
    Tüm derinliğiyle “marifet” sözcüğü dişildir
  • Tüm meşakkatiyle “fakirlik” sözcüğü erilken,
    Tüm nazıyla “refah” dişildir.
  • “Cehennem” tüm ateşiyle erilken,
    “Cennet” tüm nimetiyle dişildir.
  • Ve “zulüm” tüm vahşetiyle erilken,
    Terazileriyle “adalet” dişildir.
  • “Gericilik” tüm irticacılığıyla erilken,
    “Uygarlık” tüm yükselişiyle dişildir.
  • Zilletiyle “hastalık” sözcüğü erilken,
    “Sıhhat” sözcüğü ise tüm afiyetiyle dişildir.
  • Tüm hakikatiyle “ölüm” erilken,
    Tüm renkleriyle “hayat” dişildir.

Abdurrahim AY

Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul