RUSYA’NIN 15 TEMMUZ’U: AĞUSTOS DARBESİ | İlim ve Medeniyet

“Bir ülkede iktidarı ele geçirmek için yapılan yasa dışı hareket, darbe-i hükumet” anlamına gelen darbe, tarih boyunca iktidarların el değiştirmesine neden olmuştur. Son yüzyılda ise demokrasi karşıtı eylem olarak karşımıza çıkan darbe, dünya üzerinde birçok ülkede gerçekleşmiştir. Bunların arasında ülkemiz Türkiye de bulunmaktadır. Türkiye, tarihi boyunca darbelerin ve askeri vesayet odaklarının boyunduruğu altında kalmıştır. Boynuna takılan bu zinciri kıran ise 15 Temmuz’daki son başarısız darbe girişimi olmuştur. Halk sokaklara çıkarak devleti ve demokrasiyi sahiplenmiştir. Her millete ve devlete nasip olmayacak bu olay, 1991 yılının Ağustos ayında Rusya’da benzer şekilde meydana gelmiştir. Aktörler ve süreç farklı olsa da halkın demokrasi mücadelesi aynıdır. Her iki olayda da başarılı olan devlet iradesinin asıl sahibi halktır.

Gorbaçov 1985 yılında devletin başına geldiği günden beri Sovyetler Birliği’nin  sıkıntılarını gidermeye çalışmaktaydı. Bunu sağlamak amacıyla uygulamaya koyduğu bir çok hamleye (bakınız: Sovyetlerin Çöküşü: Glasnost ve Perestroyka) rağmen adım adım çöküşe doğru yaklaşıyordu. Gorbaçov rakipleri ve muhalifleri karşısında gücünü kaybetmeye başlıyordu. Özellikle Sovyetler’i canlandırmak amacıyla yaptığı değişikliklere karşı çıkan, eski rejim yanlıları tarafından ağır eleştirilere maruz kalıyordu. Bu rakipler arasında KGB şefinden Sovyetler Birliği’nin çoğu bakanına kadar önemli kişiler bulunuyordu.1991 yılının Ağustos ayına kadar eski rejim yanlıları Gorbaçov politikalarına çeşitli şekillerde karşı koymuşlar ve hatta 1991 yılının Nisan ayında düzenlenmiş merkez komitesinde oylama ile Gorbaçov’u görevden almaya çalışmışlardı. Muhalefetin bu girişimleri sonuçsuz kalınca artık geriye tek yol kalıyordu. Darbe…

19 Ağustos sabahı dünya, Sovyetler’de eski rejim yanlısı muhalifler tarafından darbe yapılarak yönetimin ele geçirildiği haberiyle uyandı. Darbenin yapılma tarihi çok manidardı.Yeni birlik anlaşmasından bir gün öncesine rastlıyordu. Bu tesadüf olamazdı çünkü 1985’ten bu yana üretilen ve herhangi bir çözüm getiremeyen reformlar, ağır siyasi ve ekonomik krizler, en temel ihtiyaçları için kuyruk bekleyen bir halk ve en sonunda ülkeyi dağılmaya sürükleyeceği düşünülen bir anlaşma eski rejim yanlılarını derin bir endişeye sürüklüyordu. Bunların en başında darbeye liderlik eden iki isim geliyordu; Devlet Başkan Yardımcısı Gennady Yenayev ve KGB Şefi Vladimir Kuryçkov.

Darbe için en uygun zaman olarak Gorbaçov’un 4 Ağustos’ta Kırım’a tatile gittiği dönem belirlendi. 20 Ağuştos’ta da anlaşmanın imzalanması için geri dönülecekti. Ama planlananlar darbeciler tarafından bozuldu. 18 Ağustos tarihinde Gorbaçov’un tatil evi KGB tarafından sarıldı ve darbenin üst yetkilileri zorunlu bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin amacı belliydi, “Gorbaçov’a son bir şans vermek”. Darbecilerin istekleri belliydi. Gorbaçov’un olağanüstü hal ilan etmesi ve görevi yardımcısı ve darbecilerin liderlerinden Devlet Başkan Yardımcısı Yenayev’e bırakılması talep edildi. Gorbaçov demokrasinin gereklerini iyi bilen ve devletinin geleceğini düşünen bir adamdı ve darbecilerin isteğini reddetti. Grup Kırım’dan eli boş ve öfkeli bir şekilde ayrıldı. Gorbaçov’a artık kimse ulaşamazdı çünkü iletişim hatları kesili ve evin etrafı sarılıydı. Bunun ardından darbeciler Moskova’ya dönerken planın son hali oluşmuş Olağanüstü Hal Devlet Komitesi oluşturulmuştu. Sekiz kişilik bu komitede şu kişiler yer alıyordu:

Gennady Yanayev (Devlet Başkanı Yardımcısı), Valentin Pavlov (Başbakan), Vladimir Kryuchkov (KGB Başkanı), Dmitriy Yazov (Savunma Bakanı), Boris Pugo (İçişleri Bakanı), Oleg Baklanov (Sovyet Savunma Konseyi Başkan Yardımcısı), Vasily Starodubtsev (Sovyet Çiftçi Birliği Başkanı), Alexander Tizyakov (Devlet İşletmeleri ve Ağır Sanayi, Ulaştırma ve Haberleşme Derneği Başkanı).

19 Ağustos sabahı dünya Sovyetler’e darbe haberleriyle uyandı demiştik. Darbe duyuruları sabah 06.00 sularında basılan ve kontrol altına alınan radyolardan saat 07.00’de haber edilmeye başlandı. Ortalık karışıyordu. Moskova sokakları tankların gürültüsüyle yankılanıyor, önemli politikacılar tutuklanıyordu. Ama bir kişi unutuldu; BORİS YELTSİN. Bilinmeyen sebeple unutulmuştu ve darbecilerin en büyük hatası bu olacaktı.

Peki, Yeltsin neden en büyük hata oldu?

Sabah 09.00’da darbe ilanından bir iki saat sonra parlamento binası önünde, yapılan darbenin kanun dışı olduğunu bildiren bir bildiri okundu. Bildiriyi okuyan YELTSİN’di. Heyecanlandıran konuşması Rusya halkını meydanlara döktü. Çoğu ordu mensubunu kendi tarafına çekti bununla yetinmeyip darbecilerin bazılarını durdurdu. Barikatlar oluşuyor Rusya halkı demokrasi için savaş hazırlıklarını tamamlıyordu.

Akşam haberleriyle dünya önemli bir ana şahitlik ediyordu. Tankın üzerine çıkmış demokrasi nidaları atan bir lider darbeye karşı halkı sokaklara çağırıyordu. Darbeciler tüm bu gelişmelere rağmen saldırı planını uygulamak için düğmeye bastı. Bir sorun vardı, eksiktiler. Bazı komutanların emre uygun davranmadıkları görüldü. Darbe karşıtı kesimden saat iki sularında çok kan döküleceği uyarısı yapılıyordu. Darbecilerin geri çekilmesi bekleniyordu ki bu gerçekleşti. Demokrasi yanlıları güçlüydü. Darbecilerin başka şansı yoktu.

Şaşkın ve ne yapacaklarını bilemeyen halde bulunan darbeciler tekrar Gorbaçov’la görüşme kararı aldılar. Fakat Gorbaçov bu görüşmeyi gerçekleştirmek istemedi. Moskova ile bir fırsatını bulup tekrar iletişime geçti ve darbecilerin azledildiğini kamuoyuna duyurdu. 22 Ağustos sabahında tutuklanmalar başladı. Bir kişi hariç herkes içeri alındı. O kişi, içişleri bakanı Pugo’ydu. O da yakalanmadan hemen önce intihar etti. İçeri alınan darbeciler 23 Şubat 1993’ te Rusya parlamentosu kararları karşı kapsamında darbe yapmaya kalkan darbeciden işbirlikçisine kadar serbest bırakılmıştır.

Darbe Esnasında Türkiye

Darbe girişimi Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirmiştir. Hem demokrasiye duyulan saygıdan hem de Türkiye’nin son dönemlerde Sovyetler’le imzalamayı planladığı KEİB (bakınız: KEİB) projesinin gerçekleşmesi yolundaki yoğun isteğinden dolayı Türkiye tedirgin olmuştur. Darbe anlaşmanın imzalanmasının bir gün öncesinde denk gelmiştir.

Özal Washington’la görüşmelerde bulundu.Tatilini yarıda kesip bu olaylar üzerine ilgilenmeye başladı. Dönemin muhalefet liderleri de bu duruma tepkiliydi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in darbe açıklaması şu şekildeydi;

“Sovyetler Birliği’ndeki altı yıldır gerçekleşmeyen perestroyka hayalinin yerini “KP – Kızıl Ordu – KGB üçlüsü katı gerçeği alıyor. Gorbaçov öncesinde çarkları yarı korku ve yarı inançla dönen Sovyetler Birliği’nde Gorbaçov döneminde korku da, inanç da kalmadı. Şimdi bu üçlü korkuyu geriye getirebilir, ama ideolojik inancı geri getirebileceği çok kuşkulu. Gorbaçov düzeninin kalıcı kazanımı Doğu Avrupa ülkelerinin bağımsızlığı ve özgürlüğe kavuşmasıdır. Ancak Batı gerekli yardımı sağlamazsa bu ülkelerde de eskiye dönüş özlemleri canlanabilir. Türkiye Sovyetler Birliği ile ilişki ve işbirliğini geliştirme çabalarını yeni yönetim döneminde de sürdürmek için elinden geleni yapmalı. Türk ve Müslüman ağırlıklı Sovyet Cumhuriyetlerinin son yıllarda kavuştukları özgürlüklerin devamı için büyük komşusuna, karşılıklı güven ortamı içinde dostça telkinlerde bulunmalıdır.”

DYP lideri Süleyman Demirel ise;
“Darbenin yeniden Sovyetler Birliği’ni Batı dünyasından kopması, ümitlerin yok olması anlamına gelip gelmeyeceği meçhuldur. Dünyada rahatsızlık yaratan bu olay Sovyetler Birliği’nin yeniden tehdit haline gelebilmesi ihtimalinden doğmaktadır. Bu durum bizi çok yakından ilgilendirir. 45 yıllık soğuk savaşın faturasını herkes ödemiştir ama Türkiye büyük bir fatura ödemiştir. Kalıcı barış ihtimallerinin belirdiği bir dönemde bunların bir seraba dönüşmesi insanlık için çok büyük bir kayıp olur” demiş ve darbenin karşısında durduklarını belirtmişlerdir.”

Darbe girişiminin başarısız olması ardından Türkiye gibi Sovyetler’de rahatlamıştır. Gorbaçov konuyla alakalı bir kokteylde Volkan Vural’a teşekkür etmiş ve şunları demiştir;
“Sayın Özal bizdeki darbe girişimi sonrasında Başkan Bush’u aramış ve darbeye karşı tavır alınması gerektiğini söylemiş, sonradan öğrendim. Bundan duyduğum memnuniyeti anlatamam size… Sanıyorum, bu tavır bizim ileride ikili ilişkilerimizi önemli ölçüde etkileyecektir.”

Türk halkının 15 temmuz darbe girişimi karşısında devlet ve demokrasi adına verdiği mücadele 23 yıl öncesinde Ruslar tarafından da verilmiştir.Demokrasiye vurulan zincirler her halk tarafından reddedilmiştir. Reddedilmeye de devam edilecektir.

Osman MİCAN

Kaynakça

Balzer, Harley. “Ordinary Russians? Rethinking August 1991.” Demokratizatsiya: The Journal of Post-Soviet Democratization, vol. 13, no. 2, Jan. 2005, pp. 193-218

DİNÇ, Cengiz. “Russia’s Road to Minsk: Development From The August Coup to The Formation of The Commonwealth of Independent States .” Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, vol. 8, pp. 5-9.

GEYER, Alan. “Three Days in August: Reflections on the Soviet Coup and its Consequences.” Occasional Papers on Religion in Eastern Europe, vol. 11, no. 6, ser. 1, Dec. 1991.

KARA, Abdulvahap. “25 Yıl Önce KGB’nin Başarısız Darbe Girişimi’nde Gorbaçov Özal’a Teşekkür Etmişti.” Prof.Dr.Abdulvahap KARA Kişisel Web Sitesi, 19 Aug. 2016, www.abdulvahapkara.com/25-yil-once-kgbnin-basarisiz-darbe-girisiminde-gorbacov-ozala-tesekkur-etmisti/#_ftnref1.

 

Avatar photo

Osman MİCAN

İbn Haldun Üniversitesi (MA) I Rusya ve Orta Asya Araştırmaları [email protected] İLİM ''MEDENİYET''TİR.


Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul