DEDEM SABRİ DUR'UN AZİZ HATIRASINA

EĞİTİM

Dedem Sabri Dur, Hakk'ın Rahmetine Kavuşmuştur...

Dedem Sabri Dur’un Aziz Hatırasına

İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun

Bismillahirrahmanirrahim

Dedem 1931’de Tokat/Turhal’da Devrenci Köyün’de dünyaya geldi. 05.12.2025 tarihinde Cuma günü saat 11’de Tokat Devlet hastahanesinde hayata gözlerini yumdu. İstanbul’dan döndükten sonra 7 yıl dedemle yaşadım ve çok güzel günler geçirdik. Ne içersem dedeme de veriyordum. Tatlı içecekleri çok seviyordu. Yazın Çarşamba günü çalıştığım parayla dedeme dondurma alırdım. Tavuk dürüm de sevdikleri şeyler arasındaydı.

Dedem dondurma yiyor

Son ana kadar ayakta yaşamayı başardı. Bitmez tükenmez bir iradesi vardı. 94 yaşında yürüyebiliyor ve onu kaldıracakken “şimdi Siz kaldırırsınız, sonra kimse kaldıramaz. Ben kalkarım” diyordu. Dedemden alınabilecek en güzel miraslardan birisinin çalışkanlık olduğunu düşünüyorum. Son anlarına kadar kışın yakacak kozalakları dahi toplardı. Biz kendisini toplamaması konusunda uyarmamıza rağmen. Çalışanları izlemeyi çok severdi. Kendisi Şeker Fabrikasında ağır bir iş yapmıştı yıllarca. Oradan da emekli olmuştu. Babaannem vefat ettikten bir süre sonra da alt katta yaşamaya başladı.

 

Ne içersem dedeme de verirdim. Dedem çay içiyor

Dedemin askere giderken annesi vefat ediyor. Babası cebine bir cigara koyuyor ve dedem yaka yaka askere gidiyor. Ondan sonra on yıllarca sigara içmesine rağmen sigarayı babaannemin bir lafı üzerine bırakıyor. Gençken dağlarda çok çobanlık yapmış ve inekleri de iyi güdermiş anlattığı kadarıyla.

Dedemi annemler banyo yaptırmış galiba ve halinden mutlu

Dini ve manevi bir eğitimden geçmemişti ama okumanın önemini biliyordu. Dedem okuma yazma bilmemesine rağmen “ceketimi satar, sizi yine okuturum” diyordu. Amcam bu şekilde okumuştu ve ailemizdeki ilk üniversite okuyan kişi idi. Ondan sonra yanlış bilmiyorsam sırasıyla Halamın oğlu, Abim, Onur ve ben üniversite okumuştuk. Dedemden zeka da ailemize belli oranlarda dağıtılmıştı. 5-6 kişi derecelerle eğitim hayatlarında ilerlediler ve ilerliyorlar. Tabii zeka ve yetenek Allah’tan gelen bir şey iken çabayı herkes gösterebilirdi. İlimde de deha aranmazdı, çaba aranırdı. Rabbimize de nasip ettikleri için sonsuz şükürler ederiz.

Kahve içtiğim zamanlar dedeme de yapardım.

Dedem çalışkanlıkla övünürdü ve çok çalıştığını belli ederdi. Emekli olduktan sonra atarabacılık yapmıştı ve babama da bu meslek kaldı. Babamda yıllarca atarabacılık yaptı ve bu şekilde rızkını kazandı. Dedemin yanında olduğumuz için hassaten bize çok yararı dokundu. Lakin uzaktaki zor durumda olan oğullarını da kollayıp gözetti. Bazı akrabalarımıza da çok yardımı dokunmuş söylerlerdi. Bir Amca ile birbirlerine dağdan dağa bağırırlarmış. Ankara’dan buraya ses gelecek dediklerinde “lan olur mu öyle şey” diye telefon o dönemlerde konuşuluyormuş ve inanamamışlar. Bisiklete “cin arabası” derlermiş. İki tekerlekli sürüldüğü için herhalde.

Yazın dedem balkona çıkmayı çok severdi

Turhal’ın ilk yerleşim yerleri dedemlerin yerleştiği yerlermiş. Köprüden ileri taraf bataklıkmış. Oralar “otluk, dutluk” idi diyordu. Evin yerini çok az bir meblağa satın almış ve “bu ev eşeklerin parası” diyordu. Yan komşumuz ile anlaşıp onlara işçilik yapmış. Köylerden “eşeklerle” odun getirip satarlarmış. “Bizim odun diğerlerinden bir parmak uzun olacak demiştim. Öyle de yaparlardı ve bizim odun hemen satılırdı. Diğerleri bekle babam bekle” derdi. Köyün o zamanki ağalarından bahsederdi.

Evin önünde birlikte otururduk

Kalbinde çok İnsana yer yoktu dedemin. Sert tabiatlı idi dedem. Babaannem ise daha yumuşak tabiatlı idi. Biz uyurken başımızın altına yastık koyar ve üzerimizi de örterdi o yaşlı haliyle.

Babaanneme "aşkım, hayatım ve ceylan" derdi. Onun mezarından dönerken Abimin sırtında. 

Dedem Fabrikaya girebilmişti ama kadro alamamıştı. Bunu sıklıkla dile getirirdi. Evin önünce çok kazlarımız varmış. Misafir felan gelince keser keser yerlermiş. Sonra bir gün fabrikadan geliyormuş, bakıyormuş kazın kanadı kırık, ötekinin bacağı yaralı ve hepsini birden satıvermiş. Uzaktaki çöplüğe de dadanmışlardı kazlar.  

 

Dedemi çokca berbere götürdüm...

Amcam onun iki özelliğini tespit etmiştir. Düzenli yaşaması ve az yemesi. Ben ona çay verdiğimde bile ikinci bardağı içmezdi. Yemek sadece bir tabak yerdi sevdiği yemek olsa bile. Yemekleri düzenli idi ve hep aynı saatte yerdi.  Bir diğer özelliğinin tespiti ise bana ait ve bizlere miras kalmasını en çok istediğim özellikte o. Yani çalışkanlığı. Erinme nedir bilmezdi ve kendi işini mümkün mertebe kendi yapardı. 90 yaşında bile yaptığı şeylere İnsan çoğunlukla erinirdi. İş sevdası kendisinde hakimdi.

İnsan bir zorluk yaşadığında sağlık ile ilgili hep geçmişi düşünür. O sorunun olmadığı zamanları düşünür. Dedem de yürümekte zorluk çekiyordu. Hep eskideki gibi yürüsem diyordu bana. Tek istediği oydu: yürümek. Eskisi gibi gezmek istiyordu. Son yıllara kadar kahveye yürüyerek gider ve gelirdi. Dedemin sevdiğim özelliklerinden birisi de herkes ile konuşabiliyordu ve çok çabuk sohbet açardı. Gençleri ve İnsanları durdurur konuşmak isterdi. Bir diğer istediği şey ise konuşmaktı. Konuşmayı çok severdi ve ben de o mutlu olsun diye hep dinlerdim. Sorular sormaya çalışırdım ve farklı mevzuları bilmek isterdim. Siyasi olayları pek bilmezdi. İlim dallarına vukufiyeti yoktu. Ama iş yapmayı çok severdi ve işine sahip çıkardı. Yemek başında dahi iş gelse yemeği bırakır gider işi yapardı.

Dedemle kapının önünde oturur, bu şekilde çay içerdik.

Dedeme Yüce Rabbimden rahmet dilerim. Rabbim rahmetiyle muamele buyursun. Kalanlara sağlık ve ömürlerine bereket versin. Âmin. 

El-Fatiha

 

 

Ozan DUR
Ozan DUR

Ozan Dur, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun olup, İngilizce, Osmanlıca, Farsça, Arapça ve İbranice öğrenerek dil alanında uzmanlaştı. Humboldt Üniversitesi, İmam Humeyni Üniversit ...

Yorumlar
Yorum Yaz