AFRİKA EDEBİYATINDA KADIN YAZAR – MARIAMA BA ÖRNEĞİ | İlim ve Medeniyet

Afrika Edebiyatında Kadın Yazar, Mariama Ba Örneği

Dünya edebiyatında Afrika edebiyatı önemli bir yer almaktadır. Afrika edebiyatı denilince, bilmeniz gereken abide şahsiyetler karşımıza çıkmaktadır. Örnek olarak Mısır’dan Necip Mahfuz, Sudan’dan Tayyip Salih ve Abdül Aziz Baraka Sakin, Nijerya’dan Chinua Achebe, Fas’tan Mohamed Choukri, Tunus’tan Aboul Qacem Echebbi, Güney Afrika’dan Nadine Gordimer ve Senegal’dan Mariama Ba gibi yazarlar görmek mümkündür. Bu değerli yazarlar, Afrika edebiyatına güzel eserler kazandırmışlar. Afrika edebiyatı çok geniş bir alan ve birçok dilde eserler kaleme alınmış bir literatürdür.

Afrika Edebiyatında Kadın Yazar

Afrika edebiyatı eserlerinin çoğu bey yazarlar tarafından yazılsa da diğer bir kısmını kadın yazarlar renklendirmiştir. Afrika edebiyatındaki kadın yazarları temsil edebilecek birçok edebiyatçı vardır. Örnek olarak, Zambiyalı Zukiswa Wanner, Nijeryalı Chimamanda Ngozi Adichie, Güney Afrikalı Olive Schreiner, Somalili Waris Dirie, başta olmak üzere Senegalli Mariama Ba gibi önemli kadın yazarlardır. Afrika kadın yazarı, Afrika edebiyatının geçmişten günümüze kadar roman, deneme, öykü, makale, günce, senaryo, tiyatro gibi çeşitli edebi türler ortaya koymuşlardır. Bunun için Afrika edebiyatında kadın yazarlar, “olmazsa olmaz” bir konuma gelmiştir. Bu çeşitli ve renkli Afrika edebiyatının içinde Senegal edebiyatı büyük role sahiptir. Senegal edebiyatı, geçmişten bugüne kadar, Afrika edebiyatına farklı yazarlar, şairler ve sanatçılar sunmuştur. Bu yazıda Senegal’in önemli yazarlardan birisi Mariama Ba hakkında konuşulacaktır.

Mariama Ba 

Marima Ba, Senegal’in en mühim sanatçılarından olup, hem Afrika edebiyatına hem Senegal edebiyatına büyük bir katkısı olmuştur. Bu kıymetli yazar Marima Ba, Afrika edebiyat sahnesine, Uzun Bir Mektup ile dramatik bir giriş yaptı.1929 yılında Senegal, Dakar’da doğdu. Kendi kuşağından kadınların tersine Rufisgue’de, kızlar için olan Ecole Normal’de eğitim gördü. Anneannesi ve dedesi tarafından büyütüldü. Tatillerde Kur’an Kursu’na gitti. Ba, yazmaya okulda başladı.İlk makaleleri, sonradan tarzı haline olan, topluma yönettiği eleştirel bakışa sahiptir. Bir kadın hakları örgüsü  olarak Senegalli kadınların kurduğu pek çok derneğe katıldı. Kadın erkek arasındaki eşitsizliği kaldırmak için sarfettiği çaba, Uzun bir Mektup’u yazmasını sağladı.[1]

Ba, “Uzun Bir Mektup” romanında, “Sevgili Aissatou, mektubunu aldım cevap niteliğinde bu günlüğe başlıyorum” ile başlamıştır. Romanın sonunu ise şu cümlelerle mühürlemiştir: “Mutluluk” sözcüğünün gerçekten bir anlamı var, değil mi? Onu arayacağım. Yine çok uzun bir mektup yazdım galiba…”

Görüldüğü üzere roman çok etkileyici cümlelerle başlamıştır. Bu eserin her sayfasında ve her satırında ayrı bir tat vardır. Bu roman adeta okuruna Senegal’in 20. yüzyılının ortasında yaşıyormuş hissini veren, anlatmanın sadeliği ve tasvirlerin güzelliği ile mest eden bir romandır. Romanı okurken, derin derin düşünebilirsiniz; hazin olabilirsiniz. Emin olmamakla birlikte gözyaşınızdan damlalar da akacak desem yeridir. Romanda yer alan Ramatoulaye karakterinin düşmüş olduğu hayal kırıklığını görebilirsiniz. Bir yandan sevgili Aissatou karakterinin cesareti ile güçlü hissedebilirsiniz. Bu romandan dünyada her şeyi yapmanın ve her şeye ulaşmanın mümkün olduğu mesajını alabilirsiniz. “Uzun Bir Mektup” romanı, Ba’nın  en güzel eserlerinden sayılır. “Uzun Bir Mektup” romanı, yazarı gibi sade anlaşılır ve zariftir. Bu romanı okuduktan sonra Senegal kadınlarının hayatını ve düşüncesini anlamak, halkının yaşam tarzını ve farklı toplulukların kaynaşmasını gözlemlemek, yanı sıra Senegal’in halkının muhteşem geleneklerini görmek mümkündür. Bu roman Senegal’i yakından tanımak için bir mercek olma konusunda, iyi bir eserdir. Aslında Ba, öğretmen ve müfettiş olup ülkenin ilerlemesinde yazarların rolünün artması gerektiğini savundu. Yazarın kutsal görevi aslında değerli kültür mirasımızın gerçekten bir parçası olmayan eski uygulamalara, gelenek ve göreneklere karşı durabilmektir. [2]

Mariama Ba, yazmış olduğu bu romanda kadınların özgürlüğüne değinmiştir. Kadınların ev hanımı olmaktan ziyade, topluluğun girişimcilerinden biri olduğunu dile getirmiştir. Kadının, hem devlette hem siyasi partilerde yer alması gerektiğini beyan etmiştir. Bir adamın, birden fazla kadınla evlilik kurmasını sağlıklı görmemiştir. Yazar, bir yandan Senegal milletine ait olan bazı gelenekleri uygun bulmamıştır.

Örnek olarak bazı Senegal topluluklarının kültürüne göre, bir kişi öldükten sonra, cenaze töreni için çok para harcanıyor oldukları dile getirmiştir. Bu durum için şöyle demiştir:

“Eğer ölen kişinin akrabası ya da arkadaşı, bu parayı o insan cenaze töreni için harcamadan önce, gerekli ilacı alsaydı ya da hastaneye yatırsaydı kaç kişinin hayatının kurtulmuş olabileceğini düşünüyorum.[3]”.

Ba, sadece yukarıdaki bahse geçen gelenek için değil, birçok adetlerin iyi olmadığını söylemiştir. Özellikle kadınların bu geleneklerden zarar gördüklerini izah etmiştir. Örneğin, bir kadının kocası vefat ettikten sonra, az payı dul kadın alıp, kocanın kardeşleri, abileri ve diğer yakın akrabaları büyük payı almalarına yapıcı bir davranış olarak bakmamıştır. Aslında daha çok ihtiyaç sahibi dul kadındır. Onun tamamen yoksul bırakılmasının, hoş bir gelenek olmadığını vurgulamıştır.

 

Ba’nın Uzun bir Mektup Romanında Feminist Söylemler ve Karakterler

Romanda yer alan Ramatoulaye karakterinin, kocası olan Modou öldükten sonra, miras paylaşımını doğru bir şekilde yapmadığı görünmüştür. Ramatoulaye’nin kocası Modou ölmeden önce, yaşıyor oldukları ev, kocasıyla ortaklaşarak alınmıştır. Bunun için “evin kağıtları Modou’nun üzerine olsa bile ikimizin ortak malı: İkimizin beraber kazandıkları ile alındı. Haksızlık üzerine bir de edepsizlik[4]” yapmalarını hoş olamayan bir tavır olarak adlandırmıştır. Mariama Ba, geleneklerin ve adetlerin adını kullanırken, kadınların hakkının yendiğini düşünüp, bu durumu büyük bir zulüm olarak değerlendirmiştir.

Ramatoulaye karakteri, romanda çok güzel bir dul kadın olarak yansıtılmıştır. Bu güzel kadın küçük yaştayken bile, birçok kişi onunla evlenmeyi teklif etmiştir. Mesela Daouda Dieng isimli karakter, onunla yuva kurmayı çok istemiştir. Fakat bir takım nedenlerden dolayı gerçekleşmemiştir. Ramatoulaye kişiliği Modou isimli karakter ile evlenip, onunla tam 25 yıl kalmıştır. Çeyrek bir asır evlilik hayatı yaşamasına rağmen, kocası öldükten sonra, hiçbir şey olmamış gibi aynı güzellikle kalmıştır. Bu kadının aynı güzellikle kalmasının nedeninin sebebini, bir alıntıdan almak mümkündür:

“Bedenimin temizliği hoşuma gidiyor. Bu kadar çok göz için bir cazibeye sahip olduğuna göre bir kadının en önemli özelliklerinden birinin temizlik olması gerektiğini düşünüyorum. En mütevazı kulübe bile temiz olduğunda hoş görünür, tozla kapılı olduğunda en lüks ortamın bile hiçbir çekiciliği yoktur”[5]. Dul kadın Ramatoulaye karakteri, hem zarif  hem latif hem de temiz biri olduğu için, kocası Modou vefatından sonra, birkaç kişi onunla evlenmeyi düşünmüşlerdir. Fakat Ramatoulaye bu sefer kabul etmemiştir. Çünkü “bir kadın onu seven adamla evlenmeli[6]” diye düşünmüştür. Bir insan sevdiği kişi ile evlenirse daha huzur bulacağı kanısındadır. Sevmek ve sevilmek “devamlı mutluluğun sırrı budur”[7] .

Ramatoulaye karakterinin kocası vefat ettikten sonra, onu istemeye gelenler çok olmuştur. Bu durum onu mutlu etmiş midir acaba? Tam tersi kendini baskı içinde yaşadığını hissetmiştir. Sürekli gelenleri reddedişi şehirde ona “dişi aslan” ve “deli kadın” denmesine yol açmıştır. Bu durumdan etkilenen Ramatoulaye, Aissatou arkadaşına bir  mektup göndermiştir. Mektubun başlığı şu şekildedir: “Aissatou, yaş kıyafetleri içinde bile huzur bulamıyorum”[8].

Aissatou, Ramatoulaye cevap olarak bir mesaj yollamıştır. Aissatou karakteri, Ramatoulaye gibi değil, farklı bir şekilde düşünmüştür. Ramatoulaye’yi başka adamla evlenmesi, ona teklif eden adamları kabul etmesi gerektiğini fikrindedir. Aissatou, Ramatoulaye’ye bir mektup yazarken, şunu söylemiştir: “Sen kendini ne sanıyorsun? Ellinde Wolereyi çiğnemeye cüret ettin. Şansını zorluyorsun; Daouda Dieng zengin bir adam, bir vekil, bir doktor, senin yaş grubunda ve sadece bir karısı var. Sana güvence, aşk vadediyor ve sen reddediyorsun. Daba’nın yaşındaki bir çok kadın bile senin yerinde olmak isterdi. Sebeplerim var diyorsun. Ekmek değil aşk gerek diyorsun. Madem kalbinin hızlı hızlı çarpmasını istiyor. Çiçekler de gerek, değil mi, tam filmlerdeki gibi”[9]

Bu yanıt Ramatoulaye için çok mantıklı gelmesine rağmen kabul etmemiştir. Ramatoulaye dul kadın karakteri olarak artık evlenmek niyetinde değildir. Bunun sebebi toplumdan gördüğü baskı veyahut kocası öldükten sonra, miras konusunda zulme uğraması olabilir. Bir yandan zaten kadın, feminist hareketine; siyasete girdikten sonra, bakış açısı tamamen değiştirmiştir. Çünkü bu karakter kendi için şöyle demiş “hala Ramatoulaye’ydim birazcık asi.” [10]

Romanda dikkatimi çeken şey, Mariama Ba, roman kahramanları gösterirken, kadını, kadın olmasından memnun ve mutlu olarak göstermiştir. Yanı sıra kadınları güçlü ve cesur olarak yansıtmıştır. Aissatou ile Ramatoulaye arasındaki gerçekleşen mektuplardan bir alıntı:

“Ah bir kadın olmak bir kadının hayatını yaşamak. Ah Aissstou.” Ramatoulaye kişiliğine göre “hayatın tadı aşktır. Tuzu da aşktır”. [11] Ba’nın romanından anlaşılan sevgi, huzur ve aşk ön plandadır.

Mariama Ba, Ramatoulaye kişiliğini aydın bir kadın olmakla birlikte, kadınlar için mücadele veren bir kadın olarak karşımıza çıkarmıştır. Yazar, karakterler aracılığıyla kadınların sesi olmak adına güçlü bir savunma gerçekleştirmiştir. Ba, eserinden yola çıkarak, Ramatoulaye ve Aisstou karakterini kullanarak feminizme değinmiştir.

Bu karakterlerle feminist hareketinin geniş mefhumunu anlatıp, millet meclisinde kadın temsilci olması gerektiğini duyurmuştur. Mesela Ramatoulaye kişiliğini, feminist diye adlandırıldığı Ulusal Meclis’te konuşmasını yaparken, bu sözleri dile getirmesi, feminizmini savunduğunun açık bir delilidir. Erkeklerin olduğu gibi “bizim de eğitim hakkımız var ve bu eğitimi zekamızın bizi taşıyabildiği son sınırlara kadar sürdürebilmemiz gerekli. Bizim de iyi para kazanılan işlerde çalışma, aynı fırsatlardan yararlanma hakkımız var”[12].

Mariama Ba’ya göre bir kadının sadece millet meclisinde yer almasını tercih etmemiştir. Daha doğrusu yazar “ne zaman ülkenin gelişimine katkıda bulunacak ilk kadın başbakana sahip olacağız? Ne zaman eğitimde çocukların cinsiyetine değil yeteneklerine bakılacak?” [13] gibi sorular sorup yanıtını almak istemiştir. Mariama, yukarıdaki bahse geçen, evlilik ve feminist hareketi konularını ele almakla beraber, hayatımızda çok yaşanan boşanma konusundan da söz etmemiş değildir. “Evlilik müessesesi” dediğimiz kurum “zincir” değildir. Sadece hayatın gidişatı için verilmiş müşterek bir karardır. Bu durumda ortaklardan biri bu beraberlikten artık memnun değilse neden bunu sürdürsün ki? Bu Abou (eşi) ya da ben olabilir. Neden olmasın? Kadın da ayrılmaya karar veren taraf olabilir.” [14]

Mariama Ba, romanın kahramanlarını feminizmi savunan karakterler olarak ele almıştır. Bütün bunların yanında Ramatoulaye karakterine kültürlü, güçlü, anlayışlı eğitimli ve siyasetçi bir kadın rolünü vermiştir. Ba, bu romanda daha çok feminist hareketine ve siyasete odaklamış bulunmaktadır. “Eğer partilerde sadece erkekler aktifse neden kadınları düşünsünler ki? Pastayı paylaştıran kişinin kendine en büyük parçayı ayırması gayet doğaldır.” [15]

“Hala Ramatoulaye’ydim, birazcık asi.”

Muhammed Abdalla Khazin

Kaynakça

[1] Uzun bir mektup, S.1.
[2] Uzun bir mektup, S. 1.
[3] Uzun bir Mektup, S.11.
[4] Uzun bir Mektup, S.14.
[5] Uzun bir Mektup, S.67.
[6] Uzun bir Mektup, S. 63.
[7] Uzun bir Mektup, S.63.
[8] Uzun bir Mektup, S. 62.
[9] Uzun bir mektup, S. 73.
[10] Uzun bir mektup, S. 65.
[11] Uzun bir Mektup, S. 67.
[12] Uzun bir Mektup, S. 65.
[13] Uzun bir Mektup, S. 64.
[14] Uzun bir mektup, S. 78
[15] Uzub bir Mektup, S. 65.

Avatar photo

Muhammed Abdalla Khazin

Muhammed Abdalla Khazin 1996'da Sudan'da dünyaya geldi. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini ülkesinde tamamladı. Eylül 2015'te Kur'an-ı Kerim ve İslami İlimler Üniversitesi Dil Fakültesi Türkoloji Bölümü'nü kazanıp, 2020'de başarıyla mezun oldu. 2018'de Yunus Emre Enstitüsü tarafından düzenlenen Türkiye Yaz Okulu programına katılarak, Hacettepe Üniversitesi'nde bir aylık öğrenim gördü. 2021'den bu yana İstanbul Medeniyet Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde yüksek lisans yapmaktadır. 2022'de YTB tarafından düzenlenen Uluslararası Öğrenci Ödülleri edebiyat/şiir kategorisinde “Yaşar mıydım” adlı şiiriyle ikincilik ödülüne layık görülmüştür. Halihazırda farklı dergilerde deneme, hikâye ve şiir yazarak edebi yaşamını sürdürmektedir.


Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul