LİBERAL HEGEMONYA SONRASI ULUSLARARASI DÜZENSİZLİK

ULUSLARARASI İLİŞKİLER

Uluslararası siyasetin davranışı artık Şart Sistemi’nin normlarından kopuyor. Bugün mevcut olan kriz daha derin ve tehlikelidir çünkü oyunun kurallarının kendisi tartışılıyor. Tarihte büyük savaşlar yeni bir uluslararası sisteme işaret ederken, günümüzde büyük bir savaştan ziyade ahlakın, normların ve Şart'ın yozlaşmasını gözlemliyoruz.

Giriş

Uluslararası Sistem, anarşi ve güç dağılımı üzerine kurulu bir aktörler ağıdır. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından, küresel siyaset sahnesine hâkim olan liberal düzen, başlangıçta istikrar ve iş birliği vaat etse de zamanla kendi normlarını evrenselleştirme çabasıyla çatışmalar yarattı. Günümüzde ise büyük güçlerin tek taraflı uygulamaları ve temel insanî krizler karşısında uluslararası kurumların işlevsiz kalması, var olan düzenin sürdürülebilirliğini ciddi şekilde sorgulatıyor. Soğuk Savaş’ın ardından uluslararası liberal hegemonyada yaşanan kırılmalar kronolojik olarak ele alındığında, bu kırılmaların adım adım son olarak Gazze’deki soykırımda somutlaştığını görüyoruz.

Uluslararası Sistem ve Düzenin Yapısal Temelleri

Uluslararası sistemin ana iki temel karakteristik özelliği anarşi ve güç dağılımdır (kutupluluk) (Waltz, 1979). Anarşi ve kutupluluk kavramlarına yapılan bu vurgu, uluslararası sistemi bir güç mücadelesi arenası olarak tanımlıyor. Bu kavramlar günümüzdeki düzensizliğin normatif ve meşruiyet krizlerinin dönüşümünü analiz ediyor.

Günümüzdeki küresel siyasetin karmaşık ve belirsiz durumunu izah edebilmek için öncelikle uluslararası sistem ve uluslararası düzen arasındaki temel hususları netleştirmek gerekiyor. Sistem, Birleşmiş Milletler Şartı, uluslararası hukuk ve egemenlik ile evrensellik ilkesi barındırıyor ve kalıcılık iddiası sunuyor. Düzen ise, bu sistem içerisinde farklı hegemonik güçler tarafından ideolojik ve politik çıkarlara göre şekilleniyor. Ayrıca, her düzenin kendi prensip ve değerleri vardır.

Her uluslararası düzen, önceki düzensizlikleri önlemek amacıyla inşa ediliyor. Örneğin, 1945 sonrası Şart Sistemi, Milletler Cemiyeti’nin hatalarından ders almış. Birleşmiş Milletler ve Kurucu Şartı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (UDHR), Soykırım Sözleşmesi ve Sosyal/Ekonomik Haklar Sözleşmesi gibi çok sayıda deklarasyon, protokol ve sözleşme ile inşa edildi.

Uluslararası Liberal Düzen: Kural Temelli Düzenden Dayatmacı Normlara

Uluslararası liberal düzen, 20. yüzyılın başlarında Woodrow Wilson tarafından Atlantik merkezli evrensel bir sistem olarak formüle edildi. Bu düzen, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD tarafından güç kullanımı ve iş birliği anlayışlarıyla şekillendi. Düzen, batı demokrasilerinin ekonomik kalkınmasını ve karşılıklı bağımlılığını sağlayan kurallar ve kurumlar tarafından desteklendi.

Soğuk Savaş dönemi boyunca uluslararası sistem iki kutuplu bir güç dengesi üzerinde duruyordu. Ancak, 1989 sonrası küreselleşme ve hegemonik liberal düzen döneminde açık pazarlar, demokratikleşme ve karşılıklı ekonomik bağımlılıkların pozitif bir barış inşa edeceği düşünülüyorken uluslararası liberal düzenin radikalleşmesi ve evrensellik iddiası dengeleri altüst etti. Batının dayatmacı değer ve normlarına dair bir yanılsamaya sahip olan bu düzen, alternatifleri görmezden gelerek düzenin bizzat kendisine en büyük tehdit oldu. Bu süreçten itibaren ABD, düzenin ortak değerlere sahip demokrasiler temelinde inşa edilmedikçe sürdürülemez olacağını ve dünyanın kaosa sürükleneceğini varsaydı.

Düzenin Kırılmaları

Uluslararası liberal düzenin asıl kırılma noktası “barış güvencesi” tezinin çürümesiyle gerçekleşti. Birinci Körfez Savaşı, etnik çatışmalar ve iç savaşlar bu düzenin ilk testleriydi. Düzen, 1999 NATO’nun Yugoslavya’ya müdahalesi, 11 Eylül saldırıları, Afganistan müdahalesi ve ABD’nin Irak Savaşı’ndaki politikasıyla sarsıldı. Bu yaşananlar ise düzenin ABD liderliğindeki öngörülebilirliğine zarar vererek uluslararası istikrarsızlığı artırdı.

11 Eylül sonrası Bush Doktrini, emperyal vurgularla önleyici askeri müdahaleleri meşru kıldı ve Şart’ın normatif boyutlarını göz ardı etti. Uluslararası liberal düzenin rakip tanımamazlığı ve hoşgörüsüzlüğü, Rusya ve Çin başta olmak üzere BRICS+ ve ŞİÖ’nün bu düzene karşı çıkarak Şart Sistemi’nin normlarına dönüş çağrısı yapmasına neden oldu.

Uluslararası liberal düzenin demokrasi ve insan haklarının teşviki, Arap Baharı’nın ilk aşamalarında liberal değerlerin yayılacağına dair bir umut yaratıyorken bu hareketler hızla iç savaşlara ve radikalizme (DAEŞ) dönüştü. Bir kez daha batı müdahalesinin istikrar getireceği tezi ve uluslararası liberal düzenin evrenselliği ciddi bir şekilde sorgulandı. Arap Baharı, R2P gibi liberal normlar adına devletlerin iç egemenliklerine de müdahale etti ve bir kaosa yol açtı. Bu dönemde meşruiyet ve güç arasındaki denge net bir şekilde güç lehine kaymaya başladı. Rusya’nın Kırım’ı ilhakıyla beraber askeri unsurlar, yaptırımlar ve siyasi bloklaşmalar, güç siyasetini tekrar canlandırdı.

Canlanan güç siyasetinde uluslararası düzensizliğe olan vurgulardaki artışın kaynağı çoğunlukla, Trump’ın Soğuk Savaş sonrası düzeni bozmasıydı. Trump, 2017 yılında görev süresinin ilk 10 ayında Trans-Pasifik Ortaklığı, Paris İklim Anlaşması, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması ve İran Nükleer Anlaşması olmak üzere daha birçok anlaşmayı askıya aldı ve yeniden müzakereye açtı. Trump’ın anlaşmalardan çekilmesi, müttefiklerini yabancılaştıran diplomatik söylemleri, uluslararası ilişkilerde belirsizlik ve öngörülemezliği kuvvetlendirdi.

Ayrıca, Trump yönetimiyle ABD'nin merkantilist milliyetçiliğe yönelmesi, liberal uluslararası düzeni yalnızlaştırdı ve sorgulattı. Trump, uluslararası ittifak ve örgütleri ulusal çıkarları kısıtlayan maliyetli "engeller" olarak görüyordu. Ancak bu merkantilist ve tek taraflı adımlar, ABD'deki "Trumanite Devlet" (askeri-endüstriyel kompleks) tarafından sınırlandı. Görüldüğü üzere küresel karmaşanın temel nedenlerinden biri, ABD'nin bizzat kurucusu olduğu liberal düzenin temel normlarını aşındıran bu eylemlerinden kaynaklanıyor.

Uluslararası Düzensizlik: Normatif Çöküş ve Hukuki Nihilizm

Uluslararası siyasetin kaotik ve çatışmacı olarak tanımlanması, bir önceki dönemin daha istikrarlı ve barışçıl olduğu algısıdır. Bu düzensizliğin sebebi ve kaynağı aslında normlar (kurallar) ve pratikler arasındaki ayrışmadır. Uluslararası siyasetin davranışı artık Şart Sistemi’nin normlarından kopuyor. Bugün mevcut olan kriz daha derin ve tehlikelidir çünkü oyunun kurallarının kendisi tartışılıyor. Tarihte büyük savaşlar yeni bir uluslararası sisteme işaret ederken, günümüzde büyük bir savaştan ziyade ahlakın, normların ve Şart'ın yozlaşmasını gözlemliyoruz.

Gazze’deki soykırımın yol açtığı insani felaket her türlü tanımlanabilecek uluslararası düzenin ve sistemin iflasını gözler önüne seriyorken, Soğuk Savaş sonrası dönemin sona erdiğini de kanıtlıyor. BM Şartı’nın ana ideali olan barış ve güvenlik ile İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi sistematik bir şekilde Gazze’de çiğneniyor. ABD liderliğindeki Batı ve düzen, kendi değerlerini evrensel olarak dayatırken, stratejik müttefiki İsrail’in eylemleri karşısında uluslararası hukuku ve ahlakı görmezden geliyor. Lahey ve Cenevre Sözleşmelerinin ihlali ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin etkisizliği, Batı'nın kendi değerlerine sahip çıkmadığını göstererek uluslararası düzensizliği derinleştiriyor.

Çin'in Doğu Türkistan'daki kültürel temizlik ve soykırım politikaları, uluslararası düzensizliğin bir başka göstergesidir. Bu ihlaller karşısındaki sessizlik, hukukun ve evrensel değerlerin büyük güç çıkarları karşısında anlamsızlaştığını gösteriyor. Bu açık soykırımlar siyasi bir tartışmanın ötesinde insancıl normların ve ahlaki uzlaşının yıkımıdır ve düzensizlik ve yozlaşmayı tanımlamak için yeterlidir.

Sonuç

Uluslararası düzenin devamlılığı, kamuoyunun hukuka olan "bilişsel inancına" dayanır. Soykırımlar, hegemonik düzenler ve hukuksuz müdahaleler bu bilişsel meşruiyeti yok ederek, zihinlerde bir "hukuki ve normatif nihilizm" yaratıyor. Gerçek ve kalıcı bir küresel istikrar, ancak bölgesel düzenlemelerin kendine özgü yargı sistemlerini ve değerlerini inşa etme hakkına saygı gösterilmesiyle tesis edilebilir. Tarih bize, 20. yüzyıl başından bu yana kurulan her düzenin, aslında önceki kargaşadan doğduğunu, ancak ironik bir şekilde her yeni düzenin de kendi başarısızlık tohumlarını ektiğini gösterdi. Dolayısıyla, yeni bir uluslararası düzenin başarılı olması, düzensizliği önleme adına atılan adımların dahi kaosu körükleyebileceği gerçeğini kabul etmekten geçiyor. Çok kutupluluğun yükseldiği günümüzde, bölgesel güçlere kulak vermek yeni bir düzenin inşasında hayati bir zorunluluktur ve çok merkezli, daha adil bir küresel yönetişimin temelini oluşturacaktır.

Kaynakça

  1. Barry Buzan, Charles Jones and Richard Little, The Logic of Anarchy: Neorealism to Structural Realism, Columbia University Pres, New York, 1993

  2. Çopur, Hakan. "Trump’ın Geri Çekilme Doktrini." Anadolu Ajansı, 16 Ekim 2017. https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/trumpin-geri-cekilme-doktrini/939813.

  3. Efegil, E. (2008). Bush Doktrini ve Dünya Güvenliğine Etkileri. Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları (HÜTAD)(8), 103-122.

  4. Hatsuse, R. (2010). International system. In M. Sekiguchi (Ed.), Government and politics (Vol. II, pp. 269–283). Oxford, UK: EOLSS Publications.

  5. İlim ve Medeniyet. (2018, 29 Kasım). Uluslararası sistem nedir? Alt modeller ve temel özellikleri. https://www.ilimvemedeniyet.com/uluslararasi-sistem-nedir-alt-modeller-ve-temel-ozellikleri

  6. Ikenberry, G. J. (2018). The end of liberal international order? International Affairs, 94(1), 7–23. https://doi.org/10.1093/ia/iix241

  7. Osiander, A. (2001). Sovereignty, international relations, and the Westphalian myth. International Organization, 55(2), 251–287. https://doi.org/10.1162/00208180151140577

  8. Mazarr, M. J., Priebe, M., Radin, A., & Stuth Cevallos, A. (2016). Understanding the current international order (RAND Report RR-1598). RAND Corporation. https://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/research_reports/RR1500/RR1598/RAND_RR1598.pdf

  9. McKeil, A. (2020). On the concept of international disorder. International Relations, 35(2), 197-215. https://doi.org/10.1177/0047117820922289

  10. Sakwa, R. The international system and the clash of world orders. China Int Strategy Rev.6, 39–57 (2024). https://doi.org/10.1007/s42533-024-00163-8

  11. Sakwa, Richard, 2023. Crisis of the International System and International Politics. Russia in Global Affairs, 21(1), pp. 70-91. DOI: 10.31278/1810-6374-2023-21-1-70-91

  12. Sakwa, R. (2019). The international system and models of global order: Liberal internationalism vs conservative internationalism. Russia in Global Affairs, 17(3), 8–31. DOI: 10.31278/1810-6374-2019-17-3-8-31

Yasir Güneş
Yasir Güneş

2002 Mardin doğumlu. Lise eğitimine Mardin İMKB Sosyal Bilimler Lisesi’nde başlayarak Açık Öğretim Lisesi’nde tamamladı. 2021 yılında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler (İngilizce) ...

Yorum Yaz