DENEME | “Meğer Fatih Senmişsin!” | İlim ve Medeniyet

Bazen kaybetmeyi aklının ucundan bile geçirmeye tahammül edemediğin nimetleri kaybettiğin zamanlar olur. Hatta bazen kaybetmeyi göze alamadığın nimetlere başka kardeşlerinin sahip olduğunu gördüğünde köşe bucak kaçmak istediğin anlar… Niye üzülüyorsun elinden giden nimetlere? Sabredersen eğer ağaç yine meyve verecektir mutlaka mevsimi, vakti gelince.Yüce Allah senden bir nimet aldıysa eğer emin ol daha güzelini vermek içindir. Ama sabredip, şükretmeye devam edersen eğer… Gel sana çok özel bir sır vereyim.
İbn Abbas (r.a.) henüz 9 yaşlarında bir çocukken devamlı olarak Re­sû­lul­lah (s.a.v.) yanında bulunurmuş. Bir gün yi­ne beraber bir yolculuk yaparken, Peygamberimiz (s.a.v.) ; “De­likanlı, sana bir şeyler öğreteyim.” demiş ve şöyle buyurmuş:

“Sen Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getir ki, O’nun yardım ve iyiliğini daima yanında bulasın. Bir şey isteyeceğin zaman Allah’tan iste. Bir yardım di­leyeceğin zaman Allah’tan yardım dile. Ve şunu da bil ki, bir konuda yardım et­mek maksadıyla bütün insanlar bir araya gelse, Allah’ın senin için takdir etmiş ol­duğundan öte bir yardımda bulunamazlar. Yine bütün insanlar sana zarar vermek maksadıyla hepsi bir araya gelseler, Allah’ın senin hakkında takdir ettiğinden öte bir adım zarar veremezler.”(1)

Anlayacağın her şey onun “OL” emri ile olurken biz niye endişe ediyoruz? Kusursuz olamayız, zaten Allah (c.c.)’ da bizden kusursuz olmamızı değil samimi olmamızı ve günahlarımızda ısrarcı olmamamızı emrediyor.

Müslim’de Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre “Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah’ın üzerine yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemezseniz, Allah sizi toptan helak eder; sizin yerinize günah işleyen, ardından da istiğfar eden bir topluluk yaratır ve onları mağfiret ederdi.”(2)
Sana korkularımıza şifa olup, kalbimize inşirah serpiştirecek, tüm endişelerimizi yerlebir edecek bir hakikati hatırlatayım mı? Senin de benim de Rabbimiz olan Allah (c.c.) kullarına karşı pek rahmetli ve şefkatlidir.(3)

El Hakim’dir. Kuşlara bile yol gösteren Allah (c.c.) seni yolsuz bırakır mı hiç?

Gel şimdi beraber tefekkür edelim biraz.Akıntıya karşı kürek çekmek tabirini bilirsin elbet. Gözlerini kapat ve hayal et şimdi.Fırtınanın olduğu yağmurlu bir günde derin dalgalı bir suya karşı kürek çekiyorsun. Gittikçe kolların ağrıyor,nefesin yetmemeye başlıyor.Sen zorlanmaya başlıyorsun. Bu zorluğa mecbur olduğun aklına geliyor. Hayatta kalıp, boğulmamak için, sabretmekten ve akıntıya kürek çekmekten başka çaren yok. Sabır demek pes edip kabullenmek demek değil, her türlü zorluğa rağmen bütün gayretini ortaya atıp mücadele etmek demektir.
Allah için sabredenlerden olmak…
Allah için mücadele edenlerden olmak…
Allah için direnenlerden olmak…
Selam olsun sabredip cennet ehlinin meziyetinden olmak isteyenlere.
Zilletle yaşamaktansa, izzetle ölürüm diye haykıran bir ruhun “La İlahe İllallah” hakikati bütün zerrelerine işlemiş bir bedenin var.Bunu hatırla! Buğday ambarında aç kalmaya mahkum, korkak tavuklar ettiler bizi. Tahrif edilmiş diğer dinlerin Aforoz etme zilletini, Müslüman toplumların üzerinde oynayarak Müslüman kardeşini tekfir etme hevasına kapılıp giderken asıl derdimizi,davamızı unutturdular bize.

Âh tenha çöllerde garip vaha “Filistin”… Öz yurdunda garipsin öz yurdunda parya.(8)
Birilerinin İslâm’ın öldürme dini değil, diriltme dini olarak öğreten Rasulullah’ı (s.a.v.) unuttuğumuzu hatırlatması lazım.
Akıntıya teslim olursan eğer çer çöpten pek bir farkın kalmaz. Son gücüne kadar teslim olursan eğer işte o zaman sen gerçek bir kahramansın.Akıntının yönünü değiştirme sevdasına kapılmış bir kahraman. Tıpkı Selahaddin-i Yusuf el Eyyubi gibi Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki diye bilmektir kahramanlık.
Onun gözünde Kudüs, dağların çekebileceği ağırlıkta bir dava idi. O, çocuklarını yitirmiş bir ana gibiydi.(4) Kudüs fatihi der ki; “Bana zor diye bir mazeretle gelmeyin. Zora kolay deyin ve imkansızı başarın.” (5)
İnsanlar sana “Bu imkansız, yapamazsın, başaramazsın! ” diyecekler. Sen de de ki; imkânın sınırını görebilmek için, imkansızı denemek lazım. Zamanında Konstantiniyye’yi feth etmek için rest çeken kumandan ecdadın gibi.

Hedefini tespit etmelisin. Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, yol onun üzerinden geçer. Sen dağa heveslenme, asla gururlanma; yol ol ki, herkes senin üzerinden geçerken sen dağların bile üzerinden geçesin.(6)
Kudüs, Mescid-i Aksa, İstanbul’u yeniden feth etmek adına olmalıdır hedeflerin ve çok daha fazlası.
Akşemseddin kıymetli öğrencisine der ki; Şartlara teslim olmazsan şartlar değişir, sana teslim olurlar. Çok çalışır, çok dua eder ve çok istersen Allah’ın rahmeti tecelli eder, Allah’ın rahmeti tecelli ettiğinde nice olmazlar olur.” (7)
Sen bu davaya gönül vermişsin. O gün geldiğinde, annelerin evlatlarını unuttuğu çocukların saçlarını ağarttığı o günde. Rahman’ ın “Hoş Geldin Kulum” sözüne sevdalanmışsın. Arşın gölgesinden başka gölge olmayan o günde sen Rahman’a sığınmışsın. Peygamberlerin bile Allah’ tan korktuğu ve Ümmet-i Muhammed’in gıpta edildiği o günde sen Rasulullah (s.a.v.)’ ın “Ümmetim” diye sarılıp bizzat kendi elleri ile Kevser Havuzundan su içereceği o an için yanıp tutuşan bir Fatihsin. Sen bu uğurda asla pes etmeyecek, geri dönmeyi aklının ucundan bile geçirmeyecek ve bu uğurda hangi şehir olursa olsun hepsini feth etmeye and içmiş bir nefersin. Hangi engel varsa Fatih olmanı engelleyen. Evet ben bu şehri feth edeceğim diyeceksin! Hangi kale varsa önünde şeytanlar tarafından işgal edilen, nefsi ve şeytâni bütün kaleleri yerle bir edeceğim diyeceksin. Ama namaz, ama tesettür… Çaresi yok feth olunacak. Şimdi bana söz ver ve söyle, var mısın sen de ecdadın, kahramanların ve önderlerin gibi başta nefsini feth edip sonra işgal altındaki İslâm beldelerini yeniden feth etmeye?
Büşra OZAN
Kaynakça:
1) Tirmizî, Kıyâme: 59; Müsned, 1: 293.
2) Müslim, Tevbe-9 (2748)
3) Bakara Suresi- 207 Ayet-i Kerime
4) Tarihe Yön Veren Büyük Hayatlar – Nureddin Yıldız, Sayfa 15.
5) Selahaddin Eyyubi – Kudüs Fatihi, Ebubekir Subaşı, Sayfa 383.
6) Mehmet Şemsettin bin Hamza
7) Mehmet Şemsettin bin Hamza
8) Necip Fazıl Kısakürek – Sakarya Türküsü

Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul