İlim ve Medeniyet

HER ŞEY TAMAM MI?

Artık her şey tamam… Gitme vakti geliyor.

Nereye olduğunu bilmeden öylece yürümeye başlıyorum. Ayaklarım beni bir yere bile sürüklemiyor. Bedenim bedenim kocaman bir yük gibi. Her adımda ağırlaşıyor ağırlaşıyor. Bir gün kendimi taşıyamayacak hale geldiğimde işte o bir günde her şey gidecek, gitmesi gerektiği yere.

-Nereye gidelim? Bari bir yer seçseydin.

İnsanlardan uzak bir yer olsun. Turgut Uyar’ın dizeleri gibi, kimse ulaşamasın bizlere. Çünkü insanlar hep düşmanlık istiyor. Herkes herkesi öldürmenin peşinde. Gerçi burası iyi bana çok fazla dokunmuyorlar. Ara sıra girip çıkan beyaz adamları saymazsak. Onun dışında her şey iyi. Onlar niye geliyorlar bilmiyorum. Gidin! Diye bağırsam da gitmiyorlar. Ellerimi arıyorum, bulamıyorum. Ellerim benle ama benden uzak gibi. Sen uzanmak istedikçe o uzaklaşıyor sanki. Ama görüyorsun dimi, işte oradalar. Sen görüyorsun biliyorum. Ben buraya geldiğimden beri kimse bana ellerimi göstermiyor. Yalnızca varlıklarını hissedebiliyorum. Ama her geçen gün siliniyorlar aklımdan. Neden bilmiyorum, ama unutmamak istedikçe unutuyorum. Yalnızca cümlelerimde geçen kelimelerden ibaret oluyorlar. Beni anlıyor musun? Bedeninde varlığını hissettiğin bir şeyi görememek nedir, biliyor musun? Ben çok iyi biliyorum. Buraya geldiğimden beri anılarım siliniyor. Bir annem bir babam vardı. Ama 3 ay öncesine kadar vardı. Şimdi var olduğunu söylüyorlar. Var olmanın ne olduğunu bilmiyorlar. Ben artık anne ve babamı hissedemiyorum. Sesleri aklımdan kaybolup gitti. Ağlayamıyorum da ve en ağırı da bu oluyor. Eskiden sevinç, mutluluk derken her bir boka ağlardım. Şimdi ise bir damla gözyaşım bile yok. Acaba gözyaşları da mı parayla satılıyor? Gerçi olsa da alamam ama hiç değilse neden ağlayamadığımı bilirdim.

-Daha fazla yorma kendini istersen. Saat geliyor, güzel bir yer hayal etmemiz lazım. Yoksa kızarlar sana yine.

Kızsınlar ne yaparlarsa yapsınlar. Bütün bedenim onlardan bir iz taşıyor zaten. Açtıkları her yara bana ait olanların üzerini örtüyor. Ben neyim? Bir hayvan mı? Beni hayvandan ayıran tek şey düşünebilmek galiba. Ama sonuçsuz düşünceler, zihnimi hayvanlaştırıyor. Sen olmasan kimseyle konuşamayacak durumda olucam. Ama seninle benim lisanımı kimse anlamıyor. Onlar gelince sen kaçıyorsun. Gitmesen kalsan, beraber savaşırdık. Savaşmayı unutmadım ben. Her şeyi unutabilirim, ama sevdiklerim için savaşmayı unutmam ben.

-Ama sadece onlar gelince gidiyorum. Bak sonra hemen geliyorum. Bir anlık bir şey bu.

Ama o bir anda boşluğa düşersem ne olacak? Beni kim kurtaracak? Senin de ellerin yok, benimde. Yalnızca birbirimizin gözlerinde sahip olduğumuz ellerimiz var bizim. Beni gözlerinle kurtarabilir misin?  Gerçi kurtulmak neyi değiştirir ki? İnsanlar kötülerden kurtarılır. Ben ise kötülerden kaçmak için boşluğa düşmek istiyorum. Ama seni de kaybetmek istemiyorum. Beni kurtarsan yine acı çekerim. Yine döverler beni. Ben herkes için yara aldım bedenime, senin içinde alırım. Ama canım yanıyor. Ağlayabilsem keşke o zaman canımın yanmasının hiçbir anlamı olmaz. Her gün gözlerinde kurtulabilir ve her gün acı çekebilirim o zaman. Senin paran var mı?

-Yok!

Benim de yok. Haliyle gözyaşları da yok, gözyaşları da. “tık, tık, tık…” İşte geliyorlar. Dur gitme! Beraber savaşalım işte! Beni onlarla yalnız bırakma. Başkalarının varlığında yalnızlaşmak istemiyorum. Bu sefer 3 kişiler. Yine beni dövecekler. Ellerimi almasalardı döverdim onları.

-Ne konuşuyorsun lan yine? Yoksa hayatın mı buralardaydı he? Söyle bakalım nerede şimdi o?

“Hayatım mı” dedin. Senin gözlerinde ve ellerinde o. Gözlerinde ve ellerinde. Her şeyim orada kaldı benim, her şeyim.

 

Exit mobile version