GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İMAMLIK MÜESSESESİNİN DEĞİŞİMİ | İlim ve Medeniyet

İmamların şuanki görevleri, imamlık kavramının tarihsel boyutunu ve günümüzdeki konumunu, toplumsal durumunu incelemeye çalışacağız. Bu yazıda, geçmişten günümüze imamlık kurumunun kavramsal boyutu ele alınarak, günümüzdeki değişimlerini kavramak için üç hocayla yapılan mülakat sonucu ve çıkarımları üzerine durulacaktır. Sosyolojik olarak bir veri sunabilmesi dileğiyle.

GÜNÜMÜZDE İMAMLARIN GÖREVLERİ:

a) Camilerde vakit namazları ile cuma, bayram ve teravih namazlarını kıldırmak.

  1. b) Cuma ve bayram hutbelerini zamanında ve usulüne uygun olarak okumak, gerektiğinde hutbe hazırlamak, hutbe yazma ve okuma konusunda çalışmalar yapmak.
  2. c) Görevli olduğu camide vaaz etmek; isteyen vatandaşlara camilerde veya müftülükçe uygun görülecek yerlerde Kur’an-ı Kerim okumayı öğretmek ve dini bilgiler vermek; yaz Kur’an kursları ile ilgili görevleri yapmak.

ç) Camiyi irşat ve eğitim faaliyetleri için hazır bulundurmak.

  1. d) Her gün öğle namazından bir saat önce açıp yatsı namazından sonra kapatmak suretiyle camiyi gün boyu açık tutmak.
  2. e) Kur’an-ı Kerim, meal/tefsir, hadis, siyer ve ilmihal konularının yer aldığı çalışma programı hazırlamak, müftülüğün onayından sonra bu programı ilan ederek camide uygulamak.
  3. f) Dini gün ve gecelerde görev yaptığı camide program düzenlemek veya müftülükçe düzenlenecek programlarda görev almak.
  4. g) Cami ve çevresinin bakım ve temizliğini sağlamak ve bunun için gerekli tedbirleri almak; şadırvan, abdest alma yeri ve tuvalet gibi yerlerin temizliğinin vakıf, dernek, köy tüzel kişiliği, belediye veya ilgililer tarafından yapılmasını sağlamak.

ğ) Teberrukat eşyasının bakımını ve korunmasını sağlamak.

  1. h) Cami içinde ve avlusunda izinsiz yardım toplanmasını engelleyici tedbirler almak.

ı) Görevli bulunduğu caminin yönetimiyle ilgili iş ve işlemleri yapmak, caminin ihtiyaçlarını giderici tedbirler almak, gideremediği noksanlıkları müftülüğe bildirmek.

  1. i) Türk Medeni Kanununa göre akdedilen nikahtan sonra isteyenlere nikahın dini merasimini icra etmek.
  2. j) Cami ziyaretlerinin, İslam adabına ve güvenlik kurallarına uygun bir şekilde yapılmasını sağlamak; camilerin avlu ve müştemilatında satıcılık, dilencilik gibi ibadet huzurunu ihlal eden her türlü davranışı ve faaliyeti önlemek için gerekli tedbirleri almak.
  3. k) Belediye tarafından cenaze hizmeti verilmeyen yerlerde cenaze teçhiz ve tekfin hizmeti vermek, cenaze namazı kıldırmak ve defin işlemlerini yapmak.
  4. l) Bayram, dini gün ve geceler, doğum, sünnet, düğün, hastalık, ölüm ve benzeri vesilelerle görev mahallinde ikamet eden vatandaşlara din hizmeti sunmak.
  5. m) Görev mahallinde ikamet eden kimsesiz, yetim-öksüz, engelli ve ihtiyaç sahibi insanlarla ilgilenerek ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak.
  6. n) İnsanlar arasında ülfet, sevgi, dayanışma ve kardeşliği artırıcı faaliyetler yapmak.
  7. o) Görev mahallinde bulunan çocuklar ve gençlerin dini ve ahlaki eğitimlerini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmak.

ö) Müftülüğün bilgisi dahilinde görev mahallindeki vakıf, dernek ve benzeri kuruluşların Başkanlığın hizmet alanı ile ilgili konulardaki taleplerine katkı sağlamak.

  1. p) Camide kadınların ibadetlerini rahat bir şekilde yapabilmeleri amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak.
  2. r) Müezzin-kayyımın bulunmadığı zamanlarda onun görevlerini de yapmak.
  3. s) 442 sayılı Köy Kanunu gereğince köy ihtiyar meclisi tabii üyeliği görevini yapmak.

ş) Görev alanı ile ilgili verilen diğer görevleri yapmak. (mihraphaber, 2016)

 

TARİHSEL SÜRECE DAİR (KAVRAMSAL BOYUT):

İmamlık kurumunu ele almak zannımca diğer meslekleri ele almak gibi bir mesele değildir. Çünkü imamlık mesleği doğrudan insanların inanç, kültür ve sosyal yaşamlarıyla birebir bağlantılıdır. Özellikle inancını her şeyden daha değerli gören ve varoluşunun manevi kaynağını din pınarından alan milletler için imamlık gibi dini kurumlar çok büyük önem arz eder. İmamlık tarihsel anlamda Peygamber Efendimiz (sallahu aleyhi vesellem)’in başlattığı ve öncüsü olduğu toplumsal roldür. Tabi tarihsel seyir açısından çok farklı dönüşümler yaşasa da imamlık kurumu hala günümüzde zahiren canlı bir şekilde hayatiyetini korumaktadır. Ancak bu dönüşümler onu farklı bir toplumsal role itmiş ve etki alanı buna bağlı olarak değişiklik göstermiştir. Dediğimiz gibi ilk imam Peygamber Efendimizdir. Yani bu şu anlama geliyor ki Medine Devlet’inin ilk başkanı bir taraftan devlet idaresini yönetirken diğer taraftan da imamlık görevini ifa ediyordu. İlk İslam cemaatinde imam diğer taraftan da devlet başkanıydı. Aslında bu hadise imamlığın önderlik yönünü teşkil ediyor. Toplumun o anki lideri, diğer taraftan namazı kıldıran kişi. O zaman şunu diyebiliriz ki İslam tarihinde toplumun lideri, imamdır. Hz. Muhammed’den sonra onun vekilliği görevini üzerine alan halifelere verilen unvan (kelimeler). Sözlükteki bir anlamı da budur. Devletin idari makamı, diğer taraftan imam yani önder. Peki ne oldu da devletin idari makamının zirvesini oluşturduğu imamlık müessesi şuan bir camiyi idare eder konumuna geldi? Birçok kırılmanın sebep gösterileceği bu husus en önemli dönüşümünü laiklik ilkesi icabınca din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıyla yaşadı. Artık din Protestanlaştırılarak sadece bireyin hayatına etki eden ve sosyal yaşama dair bir şeyler söylemeyen daha doğrusu söylememesi gereken konuma indirgendi. Tabi bu dönüşümden doğal olarak dini kurumlarda etkilendi. Özellikle dini kurumların oluşturduğu bu müesseseler vesilesiyle oluşan toplumsal rollerde fazlasıyla etkilendi. İmamlık bir devletin reisliği makamındaydı demiştik. Cumhuriyet rejimiyle beraber devlet reisi, toplumun tüm katmanlarına seslenmek adına artık böyle bir statüye sahip değildi. Burada kastettiğimiz halifelik kurumudur. Halife tüm İslam dünyasının lideri konumundadır. Değişimin bahsettiğimiz yönü siyasi anlamda kullanılan anlamıdır. Burada asıl dikkati çekmek istediğim yer dini kurumların değişimi hususundadır. Zaten ilerleyen kısımlarda bizim ele alacağımız hadise camilerdeki imamlık müessesinin değişimiyle alakalıdır. Az önceki konulara değinmemin sebebi toplumsal kırılmaları işaret etmektir. Özellikle cumhuriyet rejimiyle beraber toplumun içerisinde dinin bulunduğu alan ciddi anlamda tahribata uğramıştır. Siyasi bir makamı işaret eden imamlık artık binlerce camide binlerce din görevlisinin icra ettiği bir göreve dönüşmüştür. Tabi tek kırılma cumhuriyetin ilanı değildir. Ancak dini kurumların toplum içindeki yerinin değişimi açısından önemli bir kırılmayı işaret eder.

 

HADİSENİN GÜNÜMÜZDEKİ KURUMSAL BOYUTU: DEĞİŞMELER VE SABİTLER

Değişim hususunun günümüzdeki karşılığı öğrenmek adına bir saha çalışmasına giriştim. Üç tane diyanet görevlisi, ikisi imam biri müezzin olmak üzere üç hocayla derinlemesine mülakat yaptım. Ali Hoca, Şerafettin Hoca ve Ahmet hocayla söyleşi gerçekleştirdik.

Hocalarla yaptığım söyleşide ilk öne çıkan husus yaptıkları mesleğin kutsallığı oldu. Ve bu mesleklerini ön plana çıkarıyor. Toplumdaki konum ve itibarlarını yüksek bir mevkiye taşıyor. Peygamber mesleği olarak anılan imamlık insanların arasında dini metinleri tebliğ eden, onları barışa ve sulhe çağıran konumda olmalıdır diye bahsediyor hocalar. Bu açıdan çok büyük bir yükümlülükleri vardır. Bu noktada mesleğin dönüşümü açısından görevlerinde bir değişme söz konusu olmamıştır. İnsanların yine büyük bir kısmı onlara bu açıdan yaklaşmakta ve değerli bir yer tahsis etmektedir. Tabi verilen bu değer insanların dine olan yaklaşımıyla alakalı bir mesele. Ancak verilen bu itibarda gözle görülür bir değişiklikler söz konusu olmuştur.

Dine verilen değerle yakından irtibatlı bir durum imamın değeri. Sonuçta dini bir müessese olarak görülüyor insanlar tarafından. Eğer dine değer veren, kutsal olarak kabul eden bir insansa imama da o şekilde değerli bir insan gözüyle bakılıyor. Yani bu mesele toplumun dine yüklediği anlamla alakalı bir durum. Tabi bizim toplumumuzda dine değer veren bir yapıya sahip olduğu için böyle bir hususta dini bir kurum olarak görülen imamlık kurumuna da saygı gösterecektir. Ancak yeni yetişen nesilde bazı farklılıklar var. Yine de imamlardan aldığım izlenim çok büyük bir sıkıntı yokmuş gibiydi. Toplumumuz imamlara değer veriyor. Yeni şartların onları farklı bir pozisyona ittiği durumunu da gözden kaçırmamak gerek.

Ancak bazı noktalarda imamlar ciddi bir değer kaybına uğramıştır diyebiliriz. Özellikle internetten her şeyin öğrenildiği bir çağda imamların bundan etkilenmemesi söz konusu değildi. Çünkü önceden yani internet kullanımı yaygın değilken insanlar ihtiyaçları icabınca gider imama sorar ve öğrenirdi. Şimdi ise hiç böyle bir durum yok teknolojinin hızlanmasıyla beraber insanlar istediği bilgiye istediği vakitte ulaşabiliyor. Tabi bu durumda insanların bilgi edinme yolları değiştikçe imamların etki alanını da etkiliyor. Sonuçta daha öncesinde sorularının cevabını aldığı bir insan konumundayken imam internetle beraber fetva cevaplama hususunda sıfıra iniyor. Bu sıfıra iniş onu namaz kıldırma memuruymuş gibi bir ahvale sürüklüyor. O açıdan toplumsal itibarı zedelenen imam ciddi anlamda teknolojinin hızlanması ve internetten etkileniyor. Bilirkişi olmak insana toplum içerisinde statü açısından büyük değer kazandırır. İşte tam da bu anlamda imamlar öncelerin bilir kişisidir toplumda. Ancak internetten hızla alınan bilgiler, cemaatteki herhangi birini dahi alim konumuna getirdiği için imamların bu vasfı rafa kaldırılmış oluyor.

Önceleri hürmette kusur görmeyen imamlar daha sonrasında toplumdaki ahlaki değişimlerden de etkilenmiş. Bir hocamız söyleşi esnasında dedi ki ‘Adam ana babasına hürmet göstermiyor imama mı gösterecek.’. Bu ifadeden de anlaşılıyor ki imamlar sürekli insanlarla iletişimde oldukları bir mesleği icra ettikleri için toplumun ahlaki durumu veya değişimi onları oldukça etkiliyor. Kırsal kesimde yine de hayatiyetini sürdüren imama hürmet konusu şehirlerde toplumun ahlaki seviyesi bağlamında zarar görmektedir. Bir hocamız yine bu kırsal-şehir farklılığını kırsaldaki insanların bilgi ve teknoloji anlamında eksikliklerinden dolayı imamı bir bilir kişi olarak gördüklerini belirtti. Yani az bilen insanlar bilir kişi pozisyonuna imamı geçiriyorlar. Ancak şehirde her konu hakkında bilgisi olan insanlar teknoloji vesilesiyle bu pozisyona kendilerini geçiriyorlar. İşte bu konumlandırma insanların bilgi açısından gösterdikleri davranışları etkiliyor. Sonuçta onlarda imam kadar en azından biliyor ve sorma ihtiyacı hissetmeyi bırakın kendini daha üstte görüyor.

Değişen siyasi iktidarlardan da nasibini almış imamlık kurumu. İnsanların bireysel dini hayatlarına karışmayan iktidarların döneminde imamlar, maaş konusunda sıkıntı çekmeden geçinir olmuşlar. Öncesinde ise dinle alakalı bireysel anlamda dahi sorunlar yaşan iktidarlar pekte lüzumlu görmedikleri imamlara az maaş vermişler. Yani iktidar değişimleri devlette resmi olarak memur vasfıyla kayıtlı imamlar doğal olarak etkiler. İktidarın dinle daha doğrusu insanların bireysel dini hayatıyla aralarındaki mesafe imamların maaşıyla, yapacakları faaliyetlerde etkili bir pozisyona sahip. Nihayetinde imam bir memur ve devlet görevlisi olarak işini yapmakta. Devlet memurluğu, imamlara ters gelen işler olsa dahi eğer memuriyetini devam ettirmek istiyorsa imamlar bir yükümlülük altında olduklarını hissettirmektedir.

İmamlık müessesinde değişmeyen hususlardan bir tanesi mesai mefhumudur. Aylara, takvime göre değişse de namaz vakitlerine ayarlı bir mesai anlayışı olduğu için sabitleşmiş bazı programları vardır. Sadece namaz kıldırma görevleri yok tabii çalışmanın başında bahsettiğim görevler imamların yapmaları gereken vazifeleridir. Ancak onların görevleri hakkında toplumda şöyle bir algı da yok değil: Namaz kıldırma memurları. Bu algının yanlışlığı imamları köreltiyor ve yalnızca tek bir işleve sahipmiş gibi bir hava oluşuyor.

Teknoloji bahsinde imamların pozitif olarak etkilendikleri meseleler de var. Vaaz hazırlama hususunda onlar için büyük bir avantaj sağlıyormuş. Ayet ve hadisleri kitaplardan araya araya bulacaklarına internete yazarak ulaşıyorlar. Mesela anne babaya saygı konusunda yazıyorlar ki anne babaya saygı hakkında ayet ve hadisler. Direk karşısına gruplandırılmış bir şekilde ayet ve hadisler çıkıyor. Bu da onların işlerini kolaylaştırıyor ve zaman kazanmalarına yarıyor. Diğer teknolojiden yararlandıkları bir husus ise, mikrofon ve hoparlör kullanımının yaygınlaşması olmuş. Önceleri çıplak sesleriyle ezan okuyan görevliler artık hoparlör vesilesiyle seslerini çok uzaklara ulaştırabiliyor. Mikrofon konusunda özellikle şehirler açısından çok iyi olmuş gibi. Çünkü kırsal kesime nazaran cemaat çok daha fazla geliyor ve imamın sesini duyurması zorlaşıyor. Bu anlamda imamın sesi de zedelenmemiş oluyor. Ancak kırsal kesimde böyle bir şey söz konusu değil. Orada cemaate gelen insan sayısı çok olmadığı için daha doğrusu yaşayan insan sayısı fazla olmadığı için böyle bir şeye lüzum yok.

Az önce bahsettiğimiz iktidar değişiminin imamların maaşına etki yaptığından bahsettik. Ancak maaşa etki eden tek unsur bu değil. İktisadi gelişmeler de imamların aldığı maaşı etkiler pozisyonda. Devlet memuru olan imamlar, devletin yaşadığı buhranlardan veyahut iyi dönemlerden nasibini alıyor. Duruma göre değişebilen maaşlar imamlar için iktisadi gelişmelerden de etkileniyorlar dememiz için kafi sanırım. İmamlık kurumunu doğru bir biçimde tahlil edebilmek için onların devlet memuru olduğunu unutmamak gerekir. Tekil bireyler değil bir kurumun yani diyanet kurumunun altındaki bireyler olarak işlerini yapıyorlar. Bu şekilde anlamazsak yaptıkları eylemlerden, konuştukları sözlere kadar onları doğru bir şekilde değerlendiremeyiz. İmamlar diyanete bağlıdır. Bu demek oluyor ki onların yaptıkları davranışları denetleyen bir kurum var. Üstleri var vesaire. Bu meseleyi uzatmamın sebebi imamların bazı zamanlar toplum içinde yanlış anlaşıldıklarını düşündüğüm içindir.

İmamlık kurumunun usta-çırak ilişkisi bağlamında değerlendirilmesini yapmak özellikle mesleğin bugününü ve dün nasıl olduğunu anlamak için zaruri olduğunu düşünüyorum. Eskiden âlimlerin diz dize eğitim aldığı bir kurum olan medrese tam olarak imamlar için geçerli değil. Ancak eğitimlerinin bir kısmı için geçerli olan bir olgudur bu. Bir Arapça, Kuran eğitimi gördükleri hafızlıklarını tamamladıkları bir medrese eğitimi görüyorlar. Ancak bu da zorunlu bir süreç değil. Zorunlu eğitim süreci İmam Hatip okulundan mezun oldukları süreçtir. İmam Hatip lisesinden mezun olmayan öğrenciler bu anlamda imam olamıyor. Tabi tercihlerine göre medreseye gidip ders görebiliyorlar. Burada kaçırılmaması gereken hususlardan bir tanesi; imamların medrese eğitimi görme olayının olmayışıdır. Yüzlerce sene bu topraklarda imamlar, hocalar eğitimlerini medresede hocalarının dizinin dibinde gördüler. Ancak şimdiki durum bu şekilde işlemiyor. Diz dize eğitimin samimiliğini ortadan kaldıran bu durum imamlar açısından gelişimleri için olumlu katkıda bulunmuyor.

Toplumdaki itibarları farklı vesilelerle azalan imamlar, yine de dinin toplumdaki yerinden dolayı itibarlı bir konumdalar. Tabi bu konumlarını devam ettirebilmeleri, dediklerinin bir etkisi olması için imamların özellikle toplum hayatındaki davranışlarına da çok dikkat ederek hareket etmeleri gerekiyor. Şunu demeye çalışıyorum, nasıl bir etki azalmasına uğrarsa uğrasın imamlık müessesesi dinden ayrı bir şekilde değerlendirilmediği için ve dinin de insanlar adına ciddi bir mesele olduğu için imamların ağırbaşlı, dikkatli ve saygın bir profil olma zorunluluğunu doğuruyor. Farklı bir meslekte çalışan insanın yaptığı bir davranış, insanlar tarafından doğal karşılanan bir davranış olsa dahi imamlar yaptığı vakit farklı bir tepkiyle karşılaşacakları ortada. Çünkü insanlar imamlık müessesini dinden ayrı bir bölümde değerlendirmedikleri için bu imamlar adına onların temsil makamında olmalarını sağlıyor. İnsanlar imamları temsil makamında görüyorlar. Dini temsil makamında. Bu temsil makamında görülmeleri, onlara ayrı bazı görevler yüklüyor. Aşırı davranışlardan, kavga etmemek gibi bazı özellikler yüklüyor. Haklı olsa dahi kavga esnasında birine vuran imam toplum içerisinde mesleğinden ötürü haksız olarak görülür. Çünkü o affetme makamındadır. Uzlaştırıcı olmalıdır.

Zaten dinen uygun olmayan bazı davranışlar sergileyen imamlar görevden uzaklaştırılıyorlar diyanet tarafından. Bu denetleme hadisesi de imamların serbest olmaması gibi bir duruma çıkıyor. Ancak bu durumun serbest olması gibi bir durumda insanların örnek alması gereken konumda olan imamların toplum üzerinde hiçbir etkisi kalmazdı. İmamlar kumar olsun içki, zina gibi hususlarda görülür bir yerde bu davranışı işleyip de birisi onu şikâyet ederse bu durum imam için hiç iyi olmaz. Hem kurumundaki itibar adına hem de halk nezdinde. O açından imamların diğer tüm mesleklere nazaran çok dikkatli olmaları elzemdir. Aslına bakılırsa tem dini müessese o değil. Ancak örneğin daha rütbeli olan müftüden dahi çok daha dikkatli olmalı. Çünkü imam sürekli halkın içinde ve onlarla irtibatlı. Özellikle bizim gibi toplumlarda din görevlisine gösterilen saygıyı düşünürsek ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.

İmamlık müessesi hususunda konuştuğum hocalardan özelikle Ali Hoca dedi ki: ‘Bu millet dinine sahip çıktığı müddetçe bu müessese devam edecektir.’. Bu aktardığımız söze yakın olarak diğer hocalarımız da imamlık adına geleceği parlak ifadesini kullandılar. Aslında bu geleceği parlaklık ifade bir bakıma zorunluluk arz ediyor. Çünkü insanlar cemaatle namaz kılmak, caminin etkin bir şekilde faaliyetlerine devam etmelerini istiyorlarsa bu müessese devam etmek zorundadır. Çünkü bu mesleği biri sürekli devam ettirmese bu görevi üstlenecek ve devam ettirecek birilerini bulmak oldukça zor olur. Yani bu milletin İslam’la olan bağlantısı bir şekilde devam edecekse ve cami bu açıdan etkin halde faal olacaksa o zaman görev icabı buralarla ilgilenmek durumunda olması gereken insanlar olması zorunlu olacaktır. Dinle irtibatı sadece camiyle sınırlandırmıyoruz. Ancak Müslümanların mabedi camilerdir. O açıdan camilerin etkinliği toplumun dinle olan irtibatını arttıracaktır. Tüm bunları ardı ardına dile getirmek sanırım imamlık müessesinin de devam edeceği ve geleceğinin parlak olduğu anlamına gelir.

Hüseyin Nuri ŞİŞMAN

Kaynakça:

kelimeler. (tarih yok). Aralık 22, 2018 tarihinde https://kelimeler.net: https://kelimeler.net/%C4%B0mam-kelimesinin-anlami-nedir adresinden alındı

mihraphaber. (2016, Nisan 5). Aralık 22, 2018 tarihinde mihraphaber: https://www.mihraphaber.com/imam-hatiplerin-gorevleri-nelerdir-70902h.htm adresinden alındı

Hüseyin Nuri ŞİŞMAN


Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul