İlim ve Medeniyet

FARSÇADAN TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER

Farsçadan Türkçeye Geçen Kelimeler

دوربین  ‘durbiyn’

Dürbün olarak Türkçeye geçen kelimenin Türkçe sözlük anlamı ;

İsim, fizik : Uzaktaki cisimlerin görüntülerini büyütmeye veya yaklaştırmaya yarayan, objektif ve oküler adlı iki mercekten oluşan optik alet, bakaç

Farsça sözlük anlamı uzağı gören, ileri görüşlü, hipermetrop manalarına gelir.

دور  ‘devr, duur’ uzak

بین ‘bin’ kelimesi gören anlamındadır.

 

گویا ‘guya’

Farsçada ‘konuşan, konuşkan, sanki, sözde, söyleyen’ anlamına gelen bu kelimenin aslı ‘söylemek’ fiilinin ismi failidir.

Farsça kökenli ‘güya’ kelimesi Türkçede;

‘sanırsın ki, sanki, sözde, sözüm ona anlamlarına gelir.

 

من چه گویم که غریب است دلم در وطنم

‘Men çe guyem ki garib est delem der vadanem’

Ben ne söyleyeyim ki yüreğim garip vatanımda.

 

آب دست ‘Abdest’

Farsçada el suyu anlamına gelen bu kelime

TDK sözlüğünde abdest şöyle geçer: Müslümanların, belli ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh etme yoluyla yaptıkları arınma’

biz Farsçasını kullanırken Farisiler Arapça وضو ‘vudu’ kelimesini kullanırlar.

 

اندیشه ‘endiyşe’

Farsçada düşünce anlamındadır Türkçede;

Tasa, kaygı

Kuşku

Korku, üzüntü olarak kullanılır. Eski Türkçeye döndüğümüzde ‘düşünmek’ olarak kullanıldığını da görürüz.

 

شادروان ‘şadrevan’

Farsçada ölen bir insan için ‘Ruhu şad olsun’ anlamında kullanılırken Türkçede ‘Şadırvan’;

Çevresinde muslukları bulunan ve ortasındaki fıskiyeden su akan, genellikle cami avlularının ortasında yer alan, üzeri kubbeli ya da açık olabilen havuz adı verilen mekandır.

 

خراب ‘harab’

Farsçada ‘Bozulmak’ anlamında kullanılan harap kelimesi;

Arapça χrb kökünden gelen χarāb خراب “viran etme, yıkım, yıkıntı” sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça χaraba خرب “viran etti, yıktı” fiilinin masdarıdır. (NOT: Bu sözcük İbranice ve Aramice/Süryanice aynı anlama gelen χrb חרב kökü ile eş kökenlidir)

TDK ’da: yorgunluktan ya da üzüntüden bitkin duruma gelmiş olan, yorgun. Bakımsız kalmış, bakımsızlıktan yıkılacak duruma gelmiş olan yer ve mekan, kişiler için kullanılır.

Farisilerde durum biraz daha hafifletilmiş ve yaşam içinde ‘bozulmak’ olarak kullanılan bir kelimedir.

Arabam bozuldu cümlesini kurarken ufak bir arıza anında dahi

ماشین من حراب شده

‘Maşini men harab şod’

‘Arabam harap (bozuldu) oldu’ der

 

بدتر بدترین ‘bedter bedteriyn’

بد ‘bed’ kelimesi ‘kötü, çirkin, nahoş, ateş tutuşturucu’ anlamlarındadır ve Pehlevice asıllıdır. تر ‘ter’ ‘daha’ manası veren bir ektir. ترین ‘teriyn’ ‘en’ manasını veren ektir.

Kötünün en kötü olması, en kötü duruma inmesi anlamına gelmektedir.

Türkçe de ‘beterin beteri vardır’ atasözünün karşılığıdır. TDK’ da;

Çok kötü bir duruma düşen kimse, bundan daha kötü bir durumun da bulunduğunu düşünerek avunmasıdır.

 

چانه زدن ‘çane zeden’

Farsça manası ‘pazarlık yapmak’ iken Türkçeye bu kelime;

Söyleşerek, şurdan burdan konuşarak vakit geçirmek deyimi olarak alınmıştır. Pazarlık yapmakta bir nevi çene çalmaktır.

 

یاد ‘yad’

Hatırlama, anma, düşünce anlamalarına gelir ve Türkçede ;

Anımsamak, anmak demektir. Şairin dediği gibi

Unutmazlar

Yüreklerinden ayırmazlar

Zihinlerinden çıkarmazlar

Ama seni düşündüğünden daha çabuk geçecekler

از یاد نمیرن

از دل نمیرن

از ذهن نمیرن

ولی زودتر از این که روبکنی از پیشت میران

‘Ez yad nemiyred

Ez del nemiyred

Ez zihn nemiyred

Veli zudter ez iyn ki rubekeniy ez piyşet miyran’

 

روان ‘revan’

Farsça kökenli رفتن  ‘reften, gitmek’ fiilinin  Sıfatı mefulu haliyle kullanılan  bu kelime ‘akan ,giden’ anlamlarını taşır.

TDK’ da; eskimiş Giden, yürüyen anlamları vardır

‘Ruhi Revan, kan revan’ gibi kelimelerle karşılaşırız Türkçede

‘Ruhu Revan’ kelime anlamı ruhun zuhuru, ruhun ferahlığı, ruhun akışı olarak tanımlansa da ”ruh-i revanım” klasik Türk edebiyatında ”sevgili can ” anlamına kullanılır.

‘ yola revan olmak’ yola koyulmak anlamındadır

‘Kan revan’ her yanı kana bulanmış bir durumda kullanılır

Sümeyye Yüce

Exit mobile version