DİL VE İŞGAL: ELİEZER BEN YEHUDA | İlim ve Medeniyet

Dil ve İşgal, Taha Kılınç’ın yeni kitabı. Birkaç gün önce sipariş vermiştim ve bugün öğleye yakın bir saatte elime ulaştı. Hemen okumaya başladım ve 6-7 saat içinde adeta bir solukta okuyup bitirdim. Taha Hocanın bu eserini herkese tavsiye ediyorum. Taha Kılınç Hocayı da tebrik ediyorum.

Eliezer Ben Yehuda, modern İbranicenin babası addedilmektedir. Nasıl ki Siyonizm Herzl’den önce başladıysa İbranice üzerine çalışmalar da Eliezer Ben Yehuda’dan önce başlamıştı. Ama bu isimler hayatlarını adeta bir “davaya” adayacak ve bunun için mücadele edeceklerdi. Her ikisi de ciddi sağlık sorunları yaşıyorlardı. Bu sağlık sorunları ölümlerine sebep olacaktı ama buna rağmen çalışmaları bırakmadılar. Ben Yehuda, Tüberküloz’dan muzdaripti ve Herzl’in da kalbinde sorunları vardı. Bu isimlerin hamleleri ileride Ortadoğu’yu ateş çemberine çevirecekti. Her ikisi de koyu Siyonist idi. Herzl, Ben Yehuda’yı çılgın olmakla itham ederek hafife alıyordu. Ben Yehuda ise bütün bunlara aldırmadan çalışmalarına devam etti. Hayallerinin tam manasıyla gerçekleştiğini göremeden ölecekti. Ama Herzl’in da Ben Yehuda’nın da “davası” sahipsiz kalmamıştı. Yahudiler bunların mücadelelerini desteklediler ve başarıya ulaştırdılar.

Ben Yehuda’ya inananlar vardı. O da onların inancını geri çevirmek istemedi büyük ihtimalle. Günde 17-18 saat çalışarak çalışmalarını sürdürdü. İbranicenin dirilmesini istiyordu. Bunun da Taha Hocanın belirttiği gibi topraklarımızı işgaliyle bağlantısı vardı. Yahudiler arasında birlik sağlanması hedefleniyordu. Yahudiler her dili konuşuyorlardı. Herzl resmi dillerinin Almanca olmasını istemişti. Kim “İbranice bir bilet isteyebilir ki” diyordu. Ben Yehuda bunları dinlemiyordu ve çalışmaya devam ediyordu. Siyonist davaya böyle hizmet edeceğini düşünüyordu.

İbranice, tapınak yıkıldıktan sonra İbadet Dili olarak kullanılmaya başlamıştı ve gündelik yaşamdan uzaklaşmıştı. Aydınlanma hareketi ile birlikte İbranicenin kullanılması gündeme gelmeye başlamıştı. Ben Yehuda da Aydınlanma hareketinden etkilenecekti ve İbranice üzerine çalışmaya başlayacaktı. Ondan önce başlayan çalışmaları inceleyecek ve yazı dili olması öngörülen İbranicenin konuşma dili de olması için mücadele edecekti. Eşi ona inandı ve inanmak zorundaydı belki de. Bazı toplumlarda, bazı dönemlerde kadınların pek görüşleri dikkate alınıyor muydu pek bilinmez! Ama izlenimim eşinin de Ben Yehuda’nın dediklerini yapmak zorunda kaldığı yönünde idi. İbraniceden çevirdiğim bir videoda eşi, çocuklarının diğer çocuklarla oynamasını istiyordu. Ama Ben Yehuda asla izin vermiyordu. Çocuktan denek yapılarak ana dili modern İbranice olan ilk çocuk İbranice konuşmaya başlamıştı. Bu da Eliezer’i haklı kılıyordu. Projesinin gerçekleşmesi önünde engel kalmamıştı. Çünkü “çocukların konuşmadığı bir dili diriltemezsin” deniliyordu. Bundan dolayı çocukların İbranice öğrenmesine büyük önem verildi. Onlar da ailelerine öğreteceklerdi.

Dil ve işgal arasında bağlantı kurdu Taha Hoca. Yahudilerin milli hamleleri idi Siyonizm. Milliyetlerin de ortak bir dile, ortak bir dine, ortak bir tarihlere ihtiyaçları vardı. Bugüne kadar dini olarak yaşamını sürdüren insanların dini inançları da millileştirildi. Bayramları milli bayramlara dönüştürüldü. Şabat günü tatil ilan edildi vs. Ortak dil ihtiyaçları da İbranice olarak karar kılındı. Yidiş ve Ladino’nun olması ihtimaldi. Ladino’nun büyük bir çoğunluk tarafından bilindiği ve anlaşıldığı iddia ediliyordu. Yidiş, Almanca ile yakından alakalıydı. Almanlar da tarihteki en büyük Yahudi kıyımını yapmış milletlerdi. Bunun bedelini de ödeyeceklerdi. İsrail’e tam destek olmak için ellerinden geleni yapacaklardı. En önemli şehirlerine Holokost müzeleri inşa edilmesine izin vereceklerdi, sonradan pişman olsalar bile.

Ben Yehuda, hayallerinin gerçekleşme ihtimali olduğunu gördü. Mücadelesi bir sonuca ulaşacaktı ve destek bulacaktı. Yaşarken bunu ona hissettirdiler. Ölmeden önce de İngilizler Filistin’in resmi dilleri arasında İbraniceyi soktular. İbranice artık Filistin’in resmi dilleri arasında sayılıyordu. Bu da Ben Yehuda için müthiş bir sevinç kaynağı olmuştur büyük ihtimalle. Ama bu olaydan sonra fazla yaşamayacaktı ve ölecekti. Mirası bugün hala devam ediyor. O zaman ona karşı çıkan dindar Yahudiler olmuştu. Bugün de İbranice konusu Yahudiler arasında tartışma konusu olmaya devam ediyor. Dindar Yahudiler Ben Yehuda’yı hala suçluyorlar ve belki de İbraniceyi hala “lanetli dil” (Safa Arura) diye çağırıyorlar. Oysa Ben Yehuda “Duru Dil” manasında (Safa Barura) diyordu. Zoraki olarak herkes İbraniceyi öğrense de Ben Yehuda büyük ihtimalle hala dindar Yahudiler tarafından sevilmemeye devam ediyordur. Çünkü onlar İbranicenin kutsal dil olduğunu ve dünya işleri için kullanılmasını istemiyorlardı.

Taha Hoca, Ben Yehuda’nın çalışma azmini takdir ediyor diye anladım ben. Gerçekten de takdir edilecek bir mücadele. Sağlık sorunlarına rağmen mücadele etmeye devam ediyor. Yahudiler karşı çıksa da mücadeleye devam ediyor. Taha Hocanın da vurguladığı dış olaylara çok aldırmadan kendi gündemiyle ilgilenmek çok önemli. Moğollar baskının da yetişen bir Yunus Emre vardı. Haçlıların yoğun baskıları ve katliamları arasında insan yetiştirmeye çalışan, eserler veren nice İslam alimleri vardı. Bugünümüz için de geçerli bu durum. Ekonomik zor günlerden geçerken sorunumuzun ekonomi olacağı benim aklıma gelmezdi. Ekonomiye yapabileceğim bir şey olmadığı gibi iktisattan anlamadığımdan da bir yazar olarak görevimi nasıl yapabilirim bilmiyorum. Ama bütün bunlara rağmen Mehmet Akif Ersoy’un da dediği gibi geleceği karanlık görerek azmi elden bırakmamak gerekiyor.

Kitabın dili oldukça güzel ve anlaşılır. Özellikle üniversite öğrencilerine ve Filistin çalışan arkadaşlara tavsiye ederim. İbranicenin anlaşılması kilit önem taşıyor.[1] Hocamıza çok teşekkür ediyorum.

[1] Müslümanlar olarak İbranice ile yakından ilgilenmeliyiz diye düşünüyorum. Peygamberimizin bu dili öğrenmesi için bir Sahabe görevlendirmesi oldukça manidar. Kur’an-ı Kerim’de Yahudilerden bu kadar çok bahsedilmesi de manidar. Bu alanlara çokça yatırım yapmalıyız. Ayrıca Sahabelerden birisi olan Zeyt Bin Sabit ile aynı sevabı almak isterseniz, bu dili öğrenebilirsiniz. Bir millete en güzel cevap kendi dilinde verilir. Ortadoğu’da yaşadığımızdan bu bölgenin dillerini öğrenmeli bu ülkede yaşayan insanlar ve ülkeler hakkında araştırmalar yapmalıyız. Türkiye’nin güçlü bir ülke olmasını istiyorsak, bilgiye çok önem vermeliyiz. Rabbim işlerimizi kolaylaştırsın, samimi işleri ve mücadeleleri çoğaltsın. Bizleri düzlüğe çıkarsın ve öncülerden olanlardan eylesin.


Ozan Dur

Avatar photo

Ozan Dur

İstanbul 29 MÜ'den mezun Filistin ve İran Araştırmaları- yazar [email protected] Poliglot (7), dillere dair


Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul