İlim ve Medeniyet

GÜNEY ASYA’DA GÜNDEM (4)

Herkese merhaba, “Güney Asya’da Gündem” yazı serisini takip ettiğiniz için öncelikle sizlere teşekkür ederim. İlk olarak bir süredir neden yazı serisine devam etmediğimi açıklamak istiyorum. 2020 Şubat ayıyla beraber içinde bulunduğumuz pandemi süreci hepimizi yormuş durumda. Özellikle bütün iletişim kanallarında çokça bu hastalıktan bahsedilmesi ve ülke gündemlerinin büyük bir çoğunluğunu bu hastalık oluşturması beni bu yazı dizisine devam etmekte şevksiz bırakmıştı. Bu sebeple ben de her hafta corona virüs rakamlarından ve corona virüs sürecinden bahsetmek istemediğim için yazı dizisine ara verme kararı almıştım. Fakat tekrardan gündemin farklılaşması ve virüsün gündemden biraz daha düşmesi beni tekrar yazmaya itti diyebilirim.

Bu girizgahtan sonra gündemimizdeki konulara geçiş yapabiliriz. Bu gündem yazımızda 3 konu incelenecektir. Bunlar Imran Khan ve Komunist Parti, Afganistan’da Hindistan, RSS’in Yeni Stratejisİ

Imran Khan ve Komünist Parti

Geçtiğimiz günlerde Çin Komünist Partisi dünyanın dört bir yanında 100. Yılını kutladı. Özellikle ülkelerin önde gelen medya organlarına yaptırdığı partinin 100. Yılı ile ilgili haberler tüm dünyada gündem oldu. Bizim ülkemizde de önde gelen gazete ve dergilerde tam boy “Çin Komünist Partisi’nin 100 yıllık şanlı tarihi ve başarı kodları” başlığıyla yazılar yayınlattıldı.

Bu süreçte Pakistan Başbakanı Imran Khan da Çin medyasına bir röportaj verdi. Röportajda birçok konuya değinen Khan, özellikle Komünist Parti’nin batılı demokrasilere karşı bir alternatif olabileceği meselesi üzerinde durdu. Batı tarzı demokrasilerin ülkelerin ancak 5 yıllık sürecini garanti altına alabildiğini ve değişim süreçlerinin çok zor olduğunu fakat Çin’in geliştirdiği sisteminin daha uzun bir istikrar süreci sunduğunu ve değişimlerin çok daha kolay bir şekilde yapılabildiğini belirtti.

Konuşmasının devamında Imran Khan Çin’in Uygur Müslümanlarına uyguladığı soykırım politikasına da değindi. Uygur meselesinin batı medyası tarafından Çin’i köşeye sıkıştırmak için çok fazla çarpıtıldığını söyledi. Dünya üzerinde Keşmir gibi çok daha fazla insan hakları ihlalleri olan bölgelerin olduğunu fakat bu bölgelere o kadar da çok dikkat çekilmediğini aktardı.

Uluslararası siyasete de değinen Başbakan Khan, Çin ve ABD rekabetinin dünyayı soğuk savaş dönemindeki gibi iki kutba böleceğinden endişe ettiğini belirtti. Fakat konuşmasının devamında batılı güçlerin ve ABD’nin baskıları sonucu Çin’in yanında durmaktan geri kalmayacağını ve her zorlukta kendisine yardım eli açan Çin ile yol yürüyeceklerini söyledi.

Imran Khan’ın Çin Komünist Partisinin 100. Yılında Çin basınına bu derece Çin merkezli bir röportaj vermesi şaşırılacak bir durum değil. Çünkü Pakistan’ın CPEC projesi ile içine girdiği süreçle beraber artık tek dayanak noktası Çin ve onun verdiği krediler olmuş durumda. Bu süreçte kendisine Çin ve ABD arasında dengeleme politikası yapıp rahat bir nefes alabileceği alan dahi bırakamayacak duruma gelen Pakistan’ın bu süreden sonra da Çin politikalarının dışına pek çıkamayacağa benziyor.

Afganistan’da Hindistan

1979 Rus işgali ile başlayan Afganistan’ın kaotik süreci 1996 yılında Taliban hükümeti ile bir nebze de olsa durulmaya başlamıştı. Fakat 2001 yılında tekrardan başlayan başka bir işgal süreci ülkeyi yeniden iç savaşa götürdü. Afganistan’da 20 yıldır devam eden ABD müdahalesi bir süredir karşılıklı yapılan müzakerelerle nihayete erdirilmek isteniyor. Fakat bu süreç sonrasında Afganistan’ın nasıl bir yola gireceği hala tartışma konusu. Özellikle ülkenin büyük bir kısmını kontrolü altına alan Taliban ile ülkeler diplomatik görüşmeler yapmaya başladı. Katarlı yetkililerin aktardığı bilgiye göre Hindistan da görüşme gerçekleştiren ülkelerin arasında yer alıyor. Özellikle Taliban’ın hakim olduğu bir Afganistan senaryosunda Güney Asya siyasetinin geleceği noktada Hindistan Pakistan’ı yalnızlaştırmak ve bölgede bir güç merkezi oluşturmak isteyecektir. Bu sebeple de Hindistan Afganistan gibi stratejik konuma sahip bir ülkeyi yanına çekmek isteyecektir.

RSS Lideri Bhagwat’ın Yeni Stratejisi

RSS lideri Bhagwat’ın son dönemde yaptığı konuşmalar dikkat çekmeye başladı. Hindutva ideolojine bağlı olan Bhagwat’ın Hindistan’da yaşayan “Müslümanlar da bizim kardeşimizdir, çünkü aynı kandan geliyoruz” minvalindeki açıklamaları ve Müslümanlara yönelik milliyetçi zihniyete göre daha yumuşak bir tutumla konuşması akıllarda soru işaretleri uyandırdı. Tabi RSS gibi köklü ve bir o kadar tutucu bir örgüt liderinin bir anda böyle bir tavra bürünmesinin arka planına bakmak gerekmektedir.

RSS lideri Bhagwat’ın bu tarz söylemlerinin arkasında en temelde radikalliğin ve ötekileştirmenin özelde Uttar Pradeş eyaletinde genelde ise tüm Hindistan’da artık bir tehdidi doğurmaya başladığını söyleyebiliriz. Bu radikalliği tehdit olarak nitelendirmemizin sebebi RSS üyelerinden ziyade ötekileştirilen ve şiddete maruz kalan Müslüman ve Dalit sınıfına mensup kişilerin artık bastırılmanın ve şiddete maruz kalmanın doyum noktasına ulaşmış olmalarıdır.

Yukarıdaki sebebin yanında pandemi sürecinde çokça darbe alan ve bu süreçten ancak halkı konsolide ederek çıkabilecek olan hükümetin, RSS gibi gruplara müdahalesi olduğunu düşünebiliriz. Son dönemde pandemi ile mücadele eden Hindistan’ın oksijen tüpü kıtlığı, hastanelerin yetersizliği, aşılama problemi gibi sorunların yanında bir de toplum içindeki grupların çatışmasının üstünden gelebileceğini düşünmek gerçek dışı olur.

RSS lideri Bhagwat’ın söylemlerinin yanında Modi hükümetinin yeni açıkladığı kabinedeki isimlere de bakacak olursak hükümet bazında da keskin isimlerden ziyade bu süreci toplumsal anlamda daha uyum içerisinde götürebilecek kişilerin kabineye seçildiğini söyleyebiliriz.

Mehmet AYAYDIN

Exit mobile version