İlim ve Medeniyet

BİR ARAMA MUTLU EDER BİZİ

Servetten ibaret bu dünyada, çetin günlerden geçerken, birilerinin bizleri arayıp hal hatır sormaları aslında içimizdeki acıyı, sevgiye dönüştürür. Yangını söndürürler, dar olan dünyamızı genişletirler. Aramızdaki muhabbeti artırırlar. Böyle insanları nitelendirirken sözler benden kaçar, kelimeler uçup gider. Niye uçmasın ki! İnsan ummadığı hayattan nefes alırsa yine hayatla karşılamış demektir.

Düşünür, dünkülerin olayını bilseydi şöyle derdi: Hayatın anlamı aziz bir dost, arayıp hal hatır sorandır. Çünkü bu içten gelen sevgidir. Ülkende yaşanan insanî olmayan durumlardan sebebiyle yurt dışından dostlarınızın merak ederek sizi araması hayatta aradığımız saadet değil midir?

İnsanın mutlu olabilmek için, basit ve önemsiz diye düşündüğü bazı şeyler belki onu hayata bağlayabilir. Bu derin anlamların, hayatta yaşarken farkına varmak mümkündür. Hayat çok manalı, daha doğrusu anlamsız bir hayat yoktur. Her insanda gizli bir yaşam vardır, gizemli bir hayat mevcuttur. Hayatı anlamadan yaşamak zordur. Her şeyden önce hayatı anlamak lazım. Çünkü insan anlam için yaşar, yaşamaksa hayatının bir parçasıdır.

Hayat; uğruna söylenecek birçok sözler, yazılacak yeni sayfalar ve okunacak mısralar olmalıdır. Hayatta anlam ararken, sadece geçmişten günümüze yazılan eserler yeterli değil, yine hayatla ilgili birtakım manalar ve keşifler ortaya koymak icap eder. Örnek olarak dünkü güneşte, bugünkü çamaşır kurutulmaz. Bu sebeple hayatımızı ve yaşantımızı manalı kılmak için yepyeni bir bakış açısıyla hayata yaklaşmak, anlamak ve idrak etmek çok mühimdir. Bu erdemli hayatı yakalayabilmek için, hayatı yeniden düşünmek gerekir. Çünkü hayatı düşünmek dahi ayrı bir yaşamdır. Güzel dinimizde varlıklar hakkında tefekkür etmek bir ibadettir.

Azizim bana: “ailen, ülken nasıl?” diye sorduğunda sevgi akranım olmuştu.
Sana teşekkür ediyorum, sözde senden kaçıyorum.

Exit mobile version