BEN TOPRAK OLACAĞIM PEKİ YA İDEALİM | İlim ve Medeniyet

Avatar photoDavut Ufuk Erdoğan14 Mart 20249min0

Hepimiz sıklıkla ve dahi birçoğumuza farklı haleti ruhiyeler yaşatan cümlelerden biri olan “Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.” Cümlesi içeriği anlamı ve sahibi gereğiyle farklı tavır ve tepkilere duçar olmaktadır. Bizde bu cümle üzerine hasbihal etmek ve öğelerini dünyamızdaki karşılıklarını incelemeye çalışacak gerçek anlamını ve anlatılmak istenen üzerine bir çalışma yapacağız.

Cümle üzerine uzun uzun yaptığım tefekkür sonucunda üzerine yazılması gereken konulardan biri olduğuna kararı kendime ödev bildim. Günümüz gençliğinin ciddi anlamda kabullere ayak uydurmak zorunda bırakan statükoyu delmeye çalışacak yeni bir bakış açısından bakmanın kazanımlarını göstermeye çalışacağız. Hamasi söylemin zirve dönemlerinden olan günümüzde yüzü astarına uymaz fikirler ve hipotezlerin yarattığı anlam karmaşası genç dimağlarda anlam ve tanım karmaşası yaratmaktadır. Bazen kifayetinin idrakinde olmasına rağmen statükonun kabulleri ve hamasi rüzgâr itiraf kuvvetini benliğinden almakta idealini değiştirmekte yozlaştırmakta zorba titanlarına boyun eğmek zorunda kalmaktadır. Ancak zaman ve nesil ekseninde bu zorba titanlar gönüllü kabul havasına sokmakta ve nesli fikri asimilasyona duçar etmektedir.

Burada önemli ve can alıcı olan, hayranlık uyandıran bir idealin uğruna bir yaşam öyküsünü ve noktalayana kadar ki ideanın her şeyin üzerinde tutulmasıdır. Ancak kısmi salahiyetin, kesbi salahiyet ile uyumu incelendiğinde, bir uyumun gözlenemediği açıktır. Kahramanlık hikâyesi gerçek mi yoksa sadece şişirilmiş suni modern kahramanlıklardan mı olduğu penceresinden bakılmalıdır. Sıhhatin ne derece bulunduğu ancak bundan sonra karar verilebilir.

Kahramanlık sıhhat penceremizden naçizane bakalım. Hayatın zirvesine bırakılan idea iddiacıyı belli sorumluklar altına alır. Hayatını idealine feda ettiği hissiyatı uyandırmak belli göstergelerle kolaylaştırılabilir ancak bunu kanıtlamak büyük bir ahengin parçası olaylarla mümkündür. Burada kabul gören cümlenin kökeninin aslında daha eski olduğunu gösteriyor. Geçmiş devletlerin, ki örnek olarak hanedanın günümüzde kutsallaştırıldığı devletlerin ciddi bölümünün “devlet – ebet – müddet” bağlamından yola çıkıldığı küçük bir araştırma ile ulaşılması mümkün bir kabuldür.

Ancak konumuz cümlenin sahibine ister taraftar olalım ister muhalif anlam dünyamızda güzel cümleler bölümüne koyu ve büyük harflerle işlenmek farz kılınmıştır. Konumuz üzerine düşünülürse şahsın ölümünün üzerinden bile on yıllar geçmiş ancak idealinin çok ciddi anlamda ayakta ve tahrifsiz dimdik durduğunu başımızı pencerelerden çıkarıp baktığımızda görmekteyiz.

Bu ideal bu toprakların değil tüm yer kürede yer yer karşılık bulmakta ve benzer idealar ile yola çıkmış ve gerisinde bir hikâye bırakmıştır. Yeri geldiğinde sebat etmiş yeri geldiğinde ezilmiş yeri geldiğinde ölüp öldürmüştür. Bu su götürmez gerçek günümüz süper güçlerinden, azınlık federal bölgelerinde dahi karşılık bulmaktadır. Bu yönetim öğeleri kendi idealarına taraftar toplamış ve bu yığınsal oluşumları ilelebet güç olmak ve ömür sermayesini uğruna heba etmekte, fedakârlıklar istemekte sınır tanımamaktadır. Yaratılış gayesini bir kenara bırakmış bu yığınlar kendilerine dayatılmış idealleri yaradılış amaçlarına tercih etmişlerdir. Bu idealler üzerine yaşanan hikâyeler taze kan amacıyla sonra ki nesle destan olarak anlatılmıştır. Suni gündem kahramanları üretilmiştir.

Oysa çağlar boyunca yaşayan daha nice insanlar biz yok olacağız idealimiz dimdik ayakta kalacaktır düşüncesinde ömür sermayesini tüketmiştir. Bu portre ile sunulan destanlar çokça örnekle sunulabilir. Tarih boyunca binlerce örneği olan geriye mezar taşı cihetinde üç beş taş parçası bırakanlar kendini şanslı saymaktadır. Sümerler, Babiller, Akadlar, Medler, Romalılar, Yunanlar, Vikingler gibi adını anmaya dahi ciltler yetiremeyeceğimiz nice devletler unutulmamalıdır ki birilerinin idealleriydiler.

Kendi dönemlerinin yüceleri arasında sayılan günümüz devletlerinden ömür ve yüz ölçümü olarak daha büyük olan bu devletler ancak birkaç taş parçası arkasında bırakmıştır. Sizce onlar yok olacaklarını düşünmüşler midir? Elbette biliyorlardı ancak bunu günümüzde olduğu gibi kendine itiraf edemiyorlardı. Bir düşünün üzerinde güneş batmayan Britanya süper güç olan SSCB nerde bugün bu devletler elbette İbn-i Haldun’un; devlet hayatını canlı bir organizmanın yaşantısına benzetmektedir. Realitesinin somut örnekleridirler. O halde bu realite bir ibret vesilesi olmalıdır. Neler feda edilirse edilsin bu realite değişmemektedir. Her fani gibi emanetin sahibinin emanetini almasına dek bekler.

O halde bilmeliyiz ki fani bir amaç uğruna baki bir sorumluluk akıl sahipleri için ticareti yapılacak bir şey değildir. Toprak olunacağı iddiası düşünce dünyamızın öğesi değildir. Biz her baharda dirilen kâinatı haşeresinden habitatına her şeyi diriltmeye kudreti olunan bir rabbin varlığına inan ve buna iman edenler için bir hesabın olduğu bir gerçektir. Buna hazırlıkta sorumluluğumuzdur. Farklı realiteler uğruna adanmış bir ömür elbette hesabın verilmesini zorlaştıracaktır.

Mamafih fani bir bedenin ve fani bir idealin ayakta kalacağı fikri ne kadar gerçektir bunun sizlerin tefekkürüne sunuyorum. Tabi olan mana içeriğiyle ruh ve ideadan ibaret somut ölümün başlangıcıyla apaçık kalacak hakikattir. Hesaplar açıldığı zaman ve fani beden ruha bir elbisenin giyilmesi gibi tekrar yoktan var edenin emriyle etlerin tekrar giyindirilmesi ile fani ideallerin unutturulacağı vakit, fani cevapların karşılamadığı cevaplar sorulduğu vakit hakikat istenecektir. Burada önemli olan her şeyin bile kapsamının üstünde mülk sahibi sorduğu vakit emanetin istediği gibi kullanıldığını söyleyebilmektir. Baki olanın fani olana fedası elbette ki karşılıksız değildir. İlelebet olanın onlar için muhakkak ki sadece ceza olacağı gerçeği bir güneş gibi berraktır. Umulur ki düşünülür ve öğüt alınır…

Davut Ufuk ERDOĞAN

Avatar photo

Davut Ufuk Erdoğan

Mimarlık / Tarih / Sanat Felsefesi / Kamu Yönetimi


Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul