İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Farsçanın Özellikleri ve Diğer Dillerle İlişkileri
Farsçayı Tahran Üniversitesi, Dehhoda, Kazvin İmam Humeyni Üniversitesi, Bonyad-e Sadi gibi kurumlardan yani İran’dan öğrenebilirsiniz. Ayrıca Tacikistan’da Hocend ve Milli Üniversitelerden bu dilin eğitimini alabilirsiniz. Afganistan’da da Herat ve Kabil Üniversitelerinden bu dile dair eğitimler alabilmek mümkündür.. Osmanlı aydınlarının gözü hep Doğu’da idi. Doğu’dan iki dili çokca öğrendiler. Bunlar Farsça ve Arapça idi. İranlı Sadi ve Hafız’ı okuyor ve Arap Mütenebbi’nin şiirlerine bayılıyorlardı. Batıyı uzun bir süre kâle almadılar. Batılılaşma ile birlikte Fransızca ve İngilizce eklendi. Eğer Fransızca daha erken aydınlarımızı meşgul etseydi Arapçanın Türkçe üzerindeki etkisini kırabilirdi. Lakin bu sefer dilimiz Fransızca kelimelerle dolardı. Batı dillerinin etkisinden ise Türkçeyi milliyetçilik kurtarmaktır diye âcizane düşünmekteyim. Günümüzde de çok şey icat oldu ve mucitler icat ettikleri şeye kendi dillerinde bir isim veriyorlar. Bu da Türkçeye o şekilde geçmesine sebep oluyor. Örneğin televizyon kelimesi bu şekildedir. Türkiye’de ise bugün 9 üniversitede bu dil öğretilmektedir. Seçmeli ders olarak birçok bölümde okutulmaktadır.
Farsçada erillik ve dişillik yani kelimelerde cinsiyet yoktur. Alfabesi Arap alfabesidir ve Arap alfabesinde olmayan “ç”, “j”, “p” ve “گ”gibi harfler Farsçada bulunmaktadır. Alfabede 32 harf bulunmaktadır. Sağdan sola doğru yazılır. Arapça ve Türkçe ile çok fazla ortak kelimeye sahiptir. Sadece üç adet zaman vardır: geçmiş, şimdi ve gelecek. İngilizce ve Almanca bilenler için öğrenmesi biraz daha kolaydır. İngilizce ve Almanca da Hint-Avrupa dillerindendir. Mesnevi’nin okunabilmesinde, Tasavvuf araştırmalarında, Osmanlı ve Selçuklu tarihi, dili ve edebiyatı için vazgeçilmez bir dildir.Bir dilbilgisi Hocası şunları söylemiştir “dilbilgisi kuralları bir posta kartına sığar” demiştir. Dolayısıyla grameri oldukça kolaydır. Şu cümle oldukça değerlidir “Arapça ilimdir, Farsça irfandır, Türkçe ameldir”. Arapçanın İslami ilimler yönü olduğunu gösteriyor, Farsçanın tasavvuf ile irtibatını bildiriyor ve Türkçenin de pratik yönünü belirtiyor. Gerçekten harika bir cümle olarak karşımıza çıkmaktadır.
Belirlilik artikeli olan “the” bulunmamaktadır Farsçada ve düzensiz fiiller diğer dillerde olduğu kadar karmaşık ve zor değildir. Bütün fiillerde bir kerden (yapmak) ve bir de şoden (olmak) bulunmaktadır. Neredeyse başka bir şeyde yoktur denilebilir. Gazeller, kasideler ve mesnevilerin dilidir.

Türk asıllı mutasavvıflardan Kutbiddin Haydar’ın İran’daki Türbesi
Harfler başta, ortada ve sonda farklı şekillerde yazılabiliyor. Harflerin önemli bir kısmı kendisinden sonra gelen harf ile birleşirken, birleşmeyen harfler de bulunmaktadır. Harflerin başta, ortada ve sonda yazılışlarına bir örnek:
|
Harf |
Başta |
Ortada |
Sonda |
Anlamı |
|
ب |
بـ |
ـبـ |
ـب |
b |
|
ن |
نـ |
ـنـ |
ـن |
n |
|
م |
مـ |
ـمـ |
ـم |
m |
|
ک |
کـ |
ـکـ |
ـک |
k |
|
س |
سـ |
ـسـ |
ـس |
s |
Şu harfler ise kendisinden sonra gelen harfler ile bitişik yazılmaz. Arapçada da bu şekildedir.
|
Bana kalırsa kendisinden sonraki ile bağlanmayan harflerin olması Arapça ve Farsçaya ayrı bir güzellik katıyor. Eğer bu şekilde olmasaydı, yazılı şekli bu iki dilin bence bu kadar güzel olmazdı.
Farsçaya “Doğunun Fransızcası” denilir. Kelimeler yazıldığı gibi okunsa da hareke sistemi yoktur. Harekeler olmadığından tek tek kelimelerin okunuşuna bakmak gerekir. Grameri zor olmasa da bu özelliğinden dolayı öğrenenleri zorlamaktadır. Mesela "reften" (رفتن)kelimesi "rofton" diye de okunabilirdi. Bunu yaz sözlüğe bakarak veya dinleyerek öğrenebiliriz. Farsçada “goftâri” denilen halk dili bulunmaktadır. Resmi ve kitabı Farsçadan farklı olarak bazı kelimeler yutularak konuşulunur. Örneğin Ben bir su istiyorum kelimesini kitabi ve halk konuşması şeklinde okunuş olarak yazalım.
Men yek âb mi-hahem kitabi şekilde söylenişidir. Halk ise men ye âb mi-ham şeklinde söylerler. Yani kısaltırlar. Türklerin en kolay öğreneceği dillerden birisidir. İlber Ortaylı Farsça için şu ifadeleri kullanmaktadır
“Bu eski dilin yazıya geçişi 3 bin yıla yaklaşır. Bugünkü Farsçanın klasik biçimi ise 12 asır önce tamamlanmıştır. Yani herhangi bir okumuş İranlı 900’lerde yazılan bir şiiri terennüm eder ve 1200 yıl önceki atalarıyla bir araya gelebilse rahatça konuşur ve yazışır. Bu vasfa bugün edebiyat ve diliyle övünen birçok kavim sahip değildir.”
“Mevlevi tarikatı ve Rufailerin içinde Fars dilinin uzmanları vardır. Hafız ve Mevlana şerhlerinin en esaslıları Osmanlı toplumunda yapılmıştır.”
“Oysa İran kültürü dediğimiz zaman bu adı bile daha çok İran’daki hakimiyetimiz sırasında biz onlar için kullandık. Türk kavmi için ta ilk çağdan bugüne kadar çok önemlidir. Dilimizin ve kültürümüzün önemli kısmını İransız anlayamayız.”
İlber Ortaylı, Farsça için yukarıdaki ifadeleri kullanıyor.
İlber Ortaylı Farsça için ayrıca şöyle demiştir: “Farsça, Çince gibi bir ülke ile sınırlı kalmamıştır. Buna rağmen İspanyolca, Fransızca ve İngilizce gibi de büyük bir popülasyona (da) ulaşamamıştır” Farsça bir Lingua Franca olmuştur. Etkisinin kırılması kolay olmamıştır. Samaniler döneminde (819-999) büyük bir krize girdi Farsça. Bu dönemde ise Firdevsi Farsçayı diriltmeye çalıştı. Eğer Arapça gelmeseydi, Farsçanın egemenliğini Orta Doğu’da kolay kolay hiçbir dil kıramazdı. Kur’an’ın ve Hadislerin dilinin Arapça olması Farsçanın ikinci plana atılmasına sebep olmuştur. İranlılar ise Arapçanın Farsçanın yerini almasından rahatsız olmuştur. Bu döneme Zerrinkub gibi milliyetçi yazarlar “200 yıllık sessizlik” demişlerdir. Bu dönemde Emeviler ve Abbasiler dönemlerini kapsamaktadır. Türkçemiz çok güzel ama Türkler daha çok askerliğe yönelmişlerdir. Türkler için asker millet tabiri doğrudur. Her Türk asker doğar ifadeside boşuna değildir. Bununla birlikte Enderun’da önemli isimler de yetişmiştir. Bir de kadim zamanlarda edebiyat ile uğraşmak artarsa bunun devletin sonunun geldiği anlamına geldiği inancı vardı. Çünkü eylemin yerini söz alıyordu. Fetih yapmak yerine fetih edebiyatı yapılıyordu. Osmanlının son dönemlerinde lale devri gibi dönemlerin olması ve bunun çöküş dönemine denk gelmesi bu teoriyi biraz destekliyor. Ama her ülke haddi zatında farklıdır.
Günümüze bakıldığında bulunduğum muhitte Gençler arasında hiç kitap okumamış olanlar, bilgiyi küçük görenler, kitaba para verenlere baskı uygulayan aileler çok fazladır. Genelde buradaki Gençler de asker olabilmek için uğraşmaktadırlar. Bu söylediklerimi genele teşmil etmiyorum ama bir tane dahi kitap okuyan bir Genç ile burada karşılaşmadım. Üniversite mezunları bile kitap okumayı bırakıyorlar. Rusya ve Batı gibi bir okuma oranlarına sahip değiliz. Cemil Meriç, Batı’nın afyonu kitapdır der.
Tarihte birçok dönemler lingua francalar olmuştur. Yani bir bölgenin en çok konuşulan dili. Lingua Franca köken olarak “Frenk dili” demek ise de anlam olarak “ortak dil” anlamına gelmektedir. Günümüzde İngilizce “küresel bir lingua franca”dır yani küresel bir ortak dildir. Farsça ise bölgesel olarak bir “lingua franca” (ortak dil) olmuştur. Orta Asya, Güney Asya ve Orta Doğu’da Lingua Franca olarak konuşulmuştur. Bu bölgelerde bulunan dilleri büyük oranda etkilemiştir. Örneğin Asya’da bulunan Pakistan’ın dili Urduca neredeyse Farsçadan müteşekkildir. Fransızca, Latince, Arapça ve Yunanca gibi diller de tarihte Lingua Franca olmuşlardır. Zamanla diller edebi, siyasi ve kültürel anlamda nüfuzlarını kaybedince ve yeni imparatorluklar kurulunca yeni ortak diller bölgede çıkıvermiştir.
Farsça, Hint-Avrupa dil ailesi grubuna aittir. Bu aile grubundan Farsçaya en çok benzeyenleri aşağıda liste olarak paylaşmak istiyorum. Bengal’de yapılmış bir sözlük örneği paylaşmak istiyorum. Türkçe, Arapça, Farsça, Urduca ve Hintçe dillere nüfuz etmişlerdir. Bengalce dili için şu isimde bir sözlük yapılmıştır: Haque-Rafiqul (2007), "Arabic Persian Turkish Hindi Urdu word dictionary in Bengali.

Bengal dilindeki Arapça, Farsça, Türkçe, Hintçe ve Urduca kelimelerin derlendiği o sözlük.
|
Sıra |
Dil |
Benzerlik Türü |
Açıklama |
|
1- |
Tacikçe |
%90+ |
Farsçanın bir lehçesi sayılır; Kiril alfabesiyle yazılır. |
|
2- |
Derice (Afgan Farsçası) |
%90+ |
Afganistan’da konuşulan Farsçanın bir çeşididir. |
|
3- |
Peştuca |
%60–70 |
İran dilleri grubundadır; Farsça ile ortak kelimeleri vardır |
|
4- |
Kürtçe (Kurmançî, Sorani) |
%50–60 |
İran dilleri ailesindedir; gramer ve köken açısından benzerlik gösterir. |
|
5- |
Beluçça |
%50 |
Güneydoğu İran’da konuşulur; Farsça ile ortak kökenlere sahiptir. |
|
6- |
Hintçe / Urduca |
%40–50 |
Hint-Aryan grubundadır; Urduca Farsça’dan yoğun kelime almıştır. |
|
7- |
Ermenice |
%30–40 |
İzole bir Hint-Avrupa dilidir; bazı ortak kökenli kelimeler bulunur. |
|
8- |
Sanskritçe |
%30 |
Farsça ile ortak Proto-Hint-İran kökenlidir; eski dil benzerlikleri vardır. |
Burada yazmasa da Farsça ve İngilizce arasında çok ortak kelime vardır. Rivayete göre bin yıllar öncesinde bu diller tek bir dil imiş ve ondan sonra coğrafyalar farklılaştıkça diller de farklılaşmıştır. İngilizce ve Farsça ortak kelimelere tablo halinde bakalım.
|
İngilizce |
Farsça |
Transkripsiyon |
Anlamı |
|
mother |
مادر |
mâder |
anne |
|
father |
پدر |
peder |
baba |
|
brother |
برادر |
berâder |
erkek kardeş |
|
name |
نام |
nâm |
isim |
|
new |
نو |
nov |
yeni |
Derice ve Peştuca gibi diller Farsçanın lehçeleridir. Ülkelerin bir resmi dili olur; bir de o dile yakın konuşulan lehçeler olur. Weinreich witticism dil ve lehçe arasındaki ilişkiyi şöyle tarif ediyor: “Bir dil, ordusu ve donanması olan bir lehçedir” Yani lehçeler devlet desteğiyle dil oluyorlar demek istiyor Weinreich. Ordu ve donanmaya sahip olundukça lehçe aşamasından dil aşamasına çıkılıyor. İran da Rıza Şah döneminde Farsça resmi dil olmuştur. Ordu ve donanma gücüyle resmi dil olma sürecine en güzel örneklerden birisi İbranicedir. Devlet zoruyla İbranice, Yahudilere dayatılmıştır. O güne kadar kullanılagelen Yidiş ve Ladino gibi diller adeta yok edilmiştir.
Bu tabloda en dikkat çeken kısımlardan birisi ise Farsçanın Ermenice olan benzerliğidir. Diğerleri Farsça ile uğraşanların bilebileceğini düşündüğüm dillerdir ama Farsçanın Ermenice ile olan yakınlığı çok bilinmez. Diğer dillere kısa kısa değinmeye çalışacağım.
Farsça ile Kürtçe arasında benzerliklere bakalım. Sayılar, fiiller, ekler ve birçok alanda benzerlik söz konusu. Cengiz Yur isimli bir Arkadaşım ile konuşurduk. Kendisi Kürtçeyi biliyordu ve bana sayıları sorardı. Ben de söylerdim. Örneğin yek, o da derdi ki ya bu Kürtçe. Öyle öyle ilk benzerlikleri bizler anlamıştık. O zaman dillere dair çok araştırmalarım yoktu. Bu kardeşimiz elim bir hastalıktan vefat etti. Okuyanlardan rahmet dua etmelerini beklerim. İyi bir kardeşimizdi.
Farsça ve Kürtçe sayılar
|
Türkçe |
Farsça |
Kürtçe |
|
1 |
yek (یک) |
yek |
|
2 |
do (دو) |
du |
|
3 |
se (سه) |
sê |
|
4 |
çahâr (چهار) |
çar |
|
5 |
panj (پنج) |
pênc |
Farsça ve Kürtçe isimler
|
Anlam |
Farsça |
Kürtçe |
|
Kardeş |
barādar (برادر) |
bira |
|
Kadın |
zan (زن) |
jin |
|
Erkek |
mard (مرد) |
mêr |
|
Çocuk |
kudak (کودک) |
zarok |
|
İsim |
nām (نام) |
nav |
Sık kullanılan bazı cümleler ise böyle
|
Türkçe |
Farsça (فارسی) |
Kürtçe (Kurmancî) |
|
Adın nedir? |
ism-et çiye? (اسمت چیه؟) |
Navê te çi ye? |
|
Benim adım Ali. |
Esm-e man Ali-ye. (اسم من علیه) |
Navê min Ali ye. |
|
Yaşın kaç? |
Chand sâl dari? (چند سال داری؟) |
Tu çend salî yî? |
|
Nasılsın? |
Çetori? (چطوری؟) |
Tu çawa yî? |
|
Ne yapıyorsun? |
Çi kâr mikoni? (چی کار میکنی؟) |
Tu çi dikî? |
|
Evli misin? |
Ezdevâj kardi? (ازدواج کردی؟) |
Tu zewicî? |
|
Görüşürüz. |
Mibinamet. (میبینمت) |
Êdî dibînim te. |
Farsçanın Türkçe ile ilişkisi ise oldukça yakındır. Rıza Şah, Türkiye’deki devrimlerden oldukça etkilenmişti. Türkiye’de alfabe değişikliği oldu ve Arapça-Farsça ibareler Türkçeden çıkarılmaya çalışıldı. Aynı dönemde Rıza Şah da Arapça ve Türkçe kelimeleri dillerinden atmayı istedi. Osmanlı aydınları çoğu zaman edebiyat ile ilgileniyorlarsa, Hafız, Sadi gibi şairleri okuyorlardı. Arapça olarakta mütenebbi gibi şairleri okuyorlardı. Selçuklulardan beri de İranlılar devlet ve kültürel anlamda önemli görevlere geldiler. Türkçe dolayısıyla Farsçadan çok etkilendi. Türki dillerden olan Azerice Türkçesi üzerinde de Farsçanın büyük bir etkisi vardır. Farsça, Rusça ile birlikte Azericeyi büyük oranda etkilemiştir. Örneğin Azeriler “komek eylemek” kelimesini kullanırlar ve bu “yardım etmek” anlamındadır. “Komek” kelimesi Farsçadan geçmiştir ve yardım anlamına gelmektedir. Coğrafyasında bulunduğu ülkelerin dillerini mutlaka Farsça etkilemektedir.

Rıza Şah, Türkiye'nin Şapka Devrimi'nden etkilenerek Pehlevi Külahı giymeyi zorunlu yapmıştı. Halkı teşvik amacıyla yapılan bir kutlamadan gösteriler.
Türkçedeki isimlerin, eklerin, fiillerin ve sözcüklerin önemli bir kısmı Farsçadır. 1500 civarında Türkçede Farsça kelime olduğu söylenmektedir. Örneğin alemdar, alem Arapça bayrak demek iken dâr ise Farsça sahiplik bildirir. Yani bayrak sahibi demektir. Dilara ismi Farsçadan gelmektedir. Ara süslemek demek iken dil ise gönül demektir. Dilber Farsça kökenlidir. Dil-gönül demek iken ber- bordenden gelmekte ve götürmek fiilinden götüren anlamındadır. Yani gönül çalan anlamındadır.
İranlılar dini, Araplardan öğrenmişlerdir. Biz de İranlılardan öğrenmişizdir. Boşnaklar da dini bizden öğrenmişlerdir. Dini terimlerimizi Farsça üzerinden öğrenmişiz. Türklerin İslamlaşmasında Farsçanın büyük bir rolü var. Örneğin namaz kelimesi, Peygamber kelimesi Farsçadır. Peyam mesaj demek iken ber götüren demektir. İranlılar dahi abdest almak demezken biz abdest almak deriz. Âb su demek iken dest ile el demektir. İranlılar vuzu’ giriften derler. Almak her iki dilde de aynıdır abdest mevzu bahis olunca. Bir namaz kılmak deriz, onlar namaz okumak derler. Namaz her ikimizde de aynıdır. Arapça namaz ise salat demektir. Haftanın günleri de Farsçadan gelmiştir. Çarşamba, Çehar Şenbe kelimesinden gelmekte ve dördüncü gün demektir. Perşembe, Penç şenbe kelimesinden gelmekte ve beşinci gün anlamında gelmektedir. İran’da günler, “birinci gün”, “ikinci gün”, “üçüncü gün” ve “dördüncü gün” şeklinde ilermektedir; tıpkı Arapçada olduğu gibi. Zaman, saat, dakika gibi kelimeler de Farsçadan geçmiştir. Kırmızı, siyah gibi renkler de ayrıca Farsçadan dilimize intikal etmiştir. Peynir, şeker gibi gıda isimleri de Türkçemize dahil olmuştur. Ördek gibi bazı hayvan isimleri dilimize geçmiştir. Kolaydan zora gitmek eğitimlerde esas olduğundan şu yöntemi tavsiye edebiliriz. Önce Gençlerimiz Osmanlı Türkçesi öğrensinler, ondan sonra Farsça öğrensinler ve ondan sonra da Arapça öğrensinler. Benim öğrendiğim dilleri de öğrenmek isterseniz şu şekilde sıralama yapmak istiyorum. Osmanlı Türkçesi, Farsça, İbranice, Arapça ve Rusça. Kolaydan zora doğru sıralama bu şekilde olmaktadır. Arapça, Rusçadan daha zor olsa da diğer dillerle ortak çok kelimesi olduğundan ve alfabeye alışık olduğunuzdan daha kolay öğreneceksiniz Allah’ın izniyle.
Dilimizde en çok kelime önce Arapçadan sonra Fransızcadan ve üçüncü olarak Farsçadan geçmiştir.
Basit fiillerin geniş zamanları Türkçeyi şu şekilde etkilemiştir:
ârâsten ârâ "süslemek" /dilara
âsûden âsâ "dinlenmek" /asude, asayiş
âşüften aşûb "karışmak perişan olmak" /aşüfte
âferîden âferîn "yaratmak" /aferin, ifrit
âlûden âlâ "bulaşmak" /
âgeşten "sarmalamak" /aguş
üftâden "düşmek" /üftade
istâden sitan "durmak" /sütun, bedesten, bostan, özbekistan
-perestîden perest "tapmak" /hayalperest
efzûden efzâ "arttırmak" /ferahfeza
endâhten endâz "atmak" /endaze, hendese
-âvikhten âvîz "asmak" /avize
-engikhten engîz "harekete geçirmek" /esrarengiz
endişîden endîş "düşünmek" /endişe
-pesendîden pesend "beğenmek" /pesendide, müşkülpesend,
âmeden â "gelmek" /amade
âmikhten âmiz "karışmak" /hakaretamiz
Bu tarz Türkçeye geçmiş o kadar ek vardır ki anlatmak zordur.
Farsça ve Türkçede cümle dizilimi özlem, nesne ve yüklem şeklindedir. İngilizce söyleyecek olursak Subject, Object and Verb (SOV) şeklindedir.
|
Farsça Cümle |
Türkçe Cümle |
|
من کتاب را خواندم (man kitâb râ hândam) Man: ben, Kitâb: kitap, râ: “ı-i” handem: okudum. |
Ben kitabı okudum |
|
او سیب را خورد (u sīb râ hord) u:o, sîb: elma, râ: “ı-i”, hord: yedi. |
O elmayı yedi |
|
ما خانه را ساختیم (mâ khâne râ sâkhtim) mâ: biz, hâne: ev, râ: “ı-i”, sâhtim: inşa ettik. |
Biz evi inşa ettik |
Önemli oranda ekler geçmiştir. Sanatkar kelimesinde “Kâr” farsçadır ve yapan kişi anlamına gelmektedir. Yani sanatçı demektir. “Ostan” kelimesi Ülke demektir. Hindistan, Hind ülkesi anlamına gelmektedir. Pâkistan, temizler ülkesi anlamına gelmektedir. Baz eki Farsçadır. Baziden (بازیدن ) isimli Farsça bir fiil vardır. Onun geniş zaman hali bâz olur ve kumarbaz kumar oynayan anlamına gelir. Sihirbaz sihir-oynayan anlamına gelir. Çapraz kelimesi de Farsçadan geçmiştir. Çep: sol demek iken, Rast ise sağ demektir.
Afganistan’da konuşulan Farsçanın ve İran’da konuşulan Farsçanın birçok lehçesi bulunmaktadır. Tahran ve Kabil lehçelerine dair bir ayrıntıyı Afgan bir Arkadaşımıza sorarak öğrendim. Şimdi bu az da olsa farklılıklara bir göz atalım.
İran’da Zemistân (kış), Tâbistân (yaz) gibi kelimeler konuşma dilinde zemistûn, Tâbistûn şekline dönüşür. Biz canım deriz, kelime normalde Can kelimesinden gelir. Canem şeklinde olması gerekirken Cûnem şeklinde olur. Ekmek nân demektir ve nûn’a dönüşür. Burada yazdıklarımın Farsça yazılışlarını sırasıyla yazıyorum: زمستان = زمستون, تابستان = تبستون, جان = جون, نان = نون
Afganistan’ın Kabil lehçesinde ise bu kelimeler yazıldığı gibi okunur. Şimdiki zaman çekiminde ise bu sefer Kabil lehçesinde bir değişim olmaktadır. Örneklerle bakalım
Afganistanda
“Gidiyorum = mîrevum میروم
Geliyorum = miyayum میایم
Yiyorum = mihurum میخورم”
Iranda
“Gidiyorum = mîrevam میروم
Geliyorum = miyayem میایم
Yiyorum = mihurem میخورم” şeklinde olur.
Tacikistan’da Farsça kiril alfabesiyle yazılmaktadır.


Zeban-ı Taciki yazıyor yukarıdaki görselde ve Tacikçe, Kiril alfabesiyle yazılıyor. Kiril Alfabesiyle yazılması Rusların politikaları sonucu olmuştur. Birinci dünya savaşı sonrasında Ruslar, Orta Asya’nın dilini önce latine ve ondan sonra da Kiril alfabesine dönüştürdüler. Arap alfabesinden ve İslam kültüründen uzaklaştırmak amaçlanıyordu. Türkiye latin alfabesine geçince Rusya’da Orta Asya’nın dilini kiril alfabesine çevirdi. Bugün Türk dünyası ile ortak dil çalışmalarında güzel aşamalara gelindiğine dair haberler gelmektedir.
William O. Beeman eserinde Tacik, Deri ve Farsçayı karşılaştırıyor ve şu sonuca ulaşıyor
|
|
Farsça |
Tacikçe |
Derice |
|
Yazı sistemi |
Arap alfabesi |
Kiril alfabesi |
Arap alfabesi |
|
Edebiyat |
Yüksek |
Orta düzeyde |
Az |
|
Göreli prestij |
Yüksek |
Orta düzeyde |
Düşük |
Sanskritçe dünyanın en eski dilleri arasındadır. Hintçe’de Sanskritçeden türemiştir. Ayrıca bölgedeki 700-800 yılık Müslüman fetihleri döneminde Farsça bölgede hakim dillerden birisi olmuştur. Farsça aracılığıyla Türkçeye de olduğu gibi Hinçeye de Arapça kelimeler geçmiştir. Arapça ise Sami dillerinden birisidir. Hinçe, Hint-Ari dillerinin bir üyesidir. Önce Hint yazılması Hintçenin daha eski olduğundan dolayıdır. Farsça ve Hinçte ikisi de aynı dil ailesindendir. Hatta İngilizce gibi birçok dil buradan gelmektedir. Bazı dilbilimciler Sanskritçenin ve bu dil kökeninin üstün özelliklere sahip olduğunu düşünürler. Bu düşüncenin bir dönemin ürünü olduğunu düşünmekteyiz. Bununla birlikte bu alanda yapılan çalışmalar değerlidir.
Korhan Kaya Hoca kitabında şu ifadelere yer veriyor:
“Hindi dilinin sözcük dağarcığı Sanskrit, Arapça, Farsça, Türkçe İngilizce ve Dravid dilleri gibi çeşitli dillerin sözcüklerine dayanır.”
Farsça ve Hintçedeki kelimelere bir bakalım
|
Türkçe |
Hintçe (Devanagari) |
Hintçe Okunuşu |
Farsça |
Farsça Okunuşu |
|
Bahar (mevsim) |
बहार |
Bahâr |
بهار |
bahâr |
|
Dost |
दोस्त |
dost |
دوست |
dust |
|
Düşman |
दुश्मन |
duşman |
دشمن |
duşman |
|
Şair |
शायर |
Şâyar |
شاعر |
şâʿir |
|
Şarap |
शराब |
şarâb |
شراب |
şarâb |
|
Şehir |
शहर |
şeher |
شهر |
şehr |
|
Perde |
पर्दा |
perdâ |
پرده |
perde |
|
Renk |
रंग |
reṅg |
رنگ |
reng |
Görüldüğü üzere Farsça, Hintçe ve Türkçe arasında çok ortak kelime bulunmaktadır.
İran’da en sık kullanılan günlük cümleler
|
Türkçe |
Farsça (Arap Harfli) |
Okunuş (Latin Harfli) |
|
İsmin nedir? |
اسمت چیه؟ |
İsmet çiye? |
|
İsmim Ozan’dır. |
اسم من اوزان است |
ism-i men Ozan est |
|
Nerelisin? |
اهل کجایی؟ |
ehl-i kocayi? |
|
Türkiyeliyim. |
اهل ترکیه هستم |
ehl-i Türkiye hestem |
|
Nerede yaşıyorsun? |
کجا زندگی میکنی؟ |
Koca zindegi mikoni? |
|
İstanbul’da yaşıyorum. |
در استانبول زندگی میکنم |
Der İstanbul zindegi mikonem |
|
İşin/mesleğin nedir? |
شغلت چیه؟ |
Şoghl-et çiye? |
|
Öğrenciyim. |
دانشجو هستم |
Danişcu hestem |
|
Kaç yaşındasın? |
چند سالته؟ |
Çand sâl-ete? |
|
32 yaşındayım. |
سی و دو سال دارم |
Si u do sâl dârem |
Faydalı olması Temennisiyle...
Not: Tablolar hazırlanırken yapay zekadan yararlanılmıştır.
Ozan Dur
Yorum Yaz