İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Eliezer Ben Yehuda ve İbranicenin Özellikleri
İbraniceyi dirilten adam yani מחיה השפה העברית (Mehaye Ha-Safa Ha-İvrit)
Ben Yehuda’dan biraz önce Haskala ile birlikte uygun ortam oluşmuştur. Haskala döneminden beri yazarlar İbraniceyi diriltmeye başlamışlardı. İslam dünyasında ve diğer bölgelerde Yahudiler Farsça, Arapça gibi dilleri İbrani harfleriyle uzun süreler yazdılar. Ama İbranice çoğunlukla ibadet dili olarak kalmaya mecbur olmuştu. Fakat Ben Yehuda, dilin günlük hayatta konuşulması için mücadele etmiştir. Buna kendisinden başka, ilk başlarda çok inanan olmamıştır.
1858 yılında Eliezer ben Yehuda doğdu ve giriş seviyesinde dini eğitimi aldıktan sonra ileri seviye dini eğitim alması için Yeşiva’ya gönderildi. Yeşiva’da Seküler bilgiler ile karşılaştı ve Yeşiva’ya gitmeyi bıraktı. Ailesine Yeşiva’da olduğunu söyledi ama çok farklı eserler ve kitaplarla uğraşmaya başladı.
17 yaşında "bizim birbirimizle anlaşmamız için bir dile ihtiyacımız var, aslında bir dilimiz de var ama onu günlük hayatta kullanmıyoruz" demektedir. Bu dilse İbranicedir. "Onu günlük hayatta yeniden kullanmaya başlamalıyız" demektedir. Bu tarşhten sonra hastalansa dahi çalışmalarına ara vermemiştir. Hasta haliyle gün içerisinde saatlerce çalışmıştır.
93 Harbinin olduğu yıllarda Avrupa’da Üniversite eğitimi için bulunmuştur. O sırada Bulgaristan’ın bağımsızlığa giden yolda olduğunu görmüştür ve Osmanlı’nın dağılmakta olduğunu ve Yahudilerin de bağımsızlık kazanması gerektiğini düşünmüştür. Balkan devletlerinin bağımsızlık aldığını görünce aynısını Yahudilerin de yapabileceğini düşünür. Ayrıca Osmanlının dağılacağını anlamıştır. Çökmekte olan imparatorluktan parça koparmak emelini taşımaya başlamıştır, diğerleri gibi...
Erken yaşta Tüberküloza yakalanmıştr ve mücadele azmi buradan gelmektedir. Doktorlar yaşayacak çok vaktinin olmadığını söylüyorlar. Ben Yehuda da her gününü son günmüş gibi yaşayıp kendini İbraniceye adıyor. 93 Harbinden sonra Filistin’e dönecek iken tüberküloza yakalanıyor ve dönmesi gecikiyor. Gecikmenin pişmanlığını hatıralarından görüyoruz. Hatıralarına bunları yazdığını yazarlar söylemektedir.

1881’de Kudüs’e gelmiştir ve insanların birçok dil konuştuğunu fark etmiştir. Gelmeden biraz öncesinde herkesle İbranice konuşmaya başlamıştır. Ultra Ortodoks Yahudilerin dikkatini üzerine çekmiştir bu hareketinden dolayı. Çünkü onlar dilin kutsal olduğunu ve konuşulamayacağını dile getiriyorlardı. Ben Yehuda’yı Türk Ajanı olmakla, deli, kafir ve şeytan olmakla suçlamışlardır.

Kudüs’te gördüğüm Ben Yehuda Maketi
Derste Hocam Ben Yehuda’nın evinden bahsetmişti ve bende onun ailesinin yaşadığı o eve gittim.

Ben Yehuda’nın eşi ve çocuklarının yaşadığı o ev.
Hocamız "Ben Yehuda'nın evinin tabelasını ultra ortodokslar sürekli kırıyorlar" ve "belediye de yeniden yapıyor" demişti. Ultra Ortodoksların düşmanlığı hala bugün de devam etmektedir. Ben Yehuda'nın oğlu ise önemli gazetecilerden biri oluyor ve hatıratta yazıyor. Adına "ben avi" diyor, Türkçesi ise "babamın oğlu" demektir. Yani babasının onun üzerinde işkenceye varan baskı uygulamasından razı olmuş ve babasının davasını sürdürmüştür.
Kudüs’e geldikten 10 yıl sonra vefat edecek olan eşiyle sadece İbranice konuşalım diye sözleşiyorlar. Itamar Ben Avi doğduğunda 3 yaşına kadar dışarı çıkarmıyorlar ve evde sadece İbranice konuşuyorlar. Çocuk 3 yıl boyunca konuşmuyor ama en sonunda Baba אָבָּא diyor ve proje başarılı olmuştur. İbranicenin konuşulabilir olduğu kanıtlanmış oluyor.

Ben Yehuda birçok yerde konuşmalar yapıyor ve İbranice kurslarının açılmasına ön ayak oluyor. Özellikle çocuklara yönelik İbranice dersleri vererek çocukların da daha sonra anne babalarına öğretmelerini sağlıyorlar. Bu seferberliğin sonucunda devlet kurulduğunda çocukların yüzde 90’ı İbranice biliyor durumdaydı. Bu sayı abartı da olabilirse de büyük oranda çoğu çocuğa İbranice öğretmeyi başarmışlardır. "Evde, Okulda ve her yerde İbranice konuşalım" diye sloganlar üretiyorlar. Yahudi İbranice Konuş... Bu kurslarda İsrail'in milli marşı Ha-tikva şarkı olarak okutuluyor ve kısa sürede çok beğenildiğinden yaygınlaşıyor ve daha sonra milli marş olarak kabul ediliyor.
1882’de okulda İbranice öğretmeye başlayan Ben Yehuda, kısa sürede başarılı oluyor. 1884’de İbranice dergi çıkarmaya başlıyor. İcat ettiği kelimeleri paylaşıyor. Bütün yoksulluklara rağmen… İlk icat ettiği kelime Gazete anlamına gelen İton. Birçok dilde Yed-i Tulani sahibi olduğundan birçok yeni kelimeyi üretiyor. שעון-מילון-עיתון 1889’da tüm müfredatı İbranice olan bir okul kuruluyor. 1890’da İbrani Dili Komitesini (Vaad halaşon) kuruyor ve daha sonra günümüzde dil akademisi olarak işlev görüyor. Avrupalıların açtığı okullardaki dilin İbranice olması için de mücadele ve protestolara başlıyor.
Ben Yehuda 1922’de ölüyor. İngiliz Manda Yönetimi, İbraniceyi resmi dil olarak kabul ediyor. Bundan sonra her şey daha da kolaylaşıyor. Manda yönetimi bölgenin üç dilli olmasını Arapça, İbranice ve İngilizce olmasını ön görüyor. 1918 yılında Kudüs İbrani Üniversite’sinin temelleri atılıyor. Bu okul da anadili İbranice olan ilk yüksek okul oluyor.

Kudüs İbrani Üniversitesinin içinde çok özenle hazılanmış ve Kubbetüssahra’yı gören bir sinagog var. Yani birçok şeyi önceden planladıkları anlaşılıyor.
İbranicenin özellikleri nelerdir?
İbranice Arapça gibi sağdan sola doğru yazılır. 22 tane sessiz harf vardır. B1 seviyesine kadar kelimeler harekelendirilmektedir. Dini metinlerde ve ilk başlarda bu hareke sistemi vardır. Ama daha sonra her kelimenin okunuşunu bilmek zorundayız.
אָנִי הוֹלֶךְ הַבַּיְתַה
Harekeli bu şekildedir.
אני הולך הביתה
Harekesiz metinler ise bu şekildedir.
İbranicede fiillerin üç harfli kökleri vardır. Bunlardan çekim yapılırlar.
Alef, Mem ve Nun א. מ. ן. kökünden oluşan birkaç kelimeye bakalım:
אומן, אומנות, אומנם, אימון, אמונה, להאמין, נאמנות-
Aynı kökten farklı anlamlara gelen kelimeler.
Zamirlere göre fiiller çekilir. Geçmiş zaman, şimdiki-geniş zaman ve gelecek zaman bulunmaktadır. Her zamir olmakla birlikte tesniye (ikilik) yoktur. İrab ayrıca bulunmamaktadır. Bu da dilin öğrenimini kolaylaştırmaktadır. İbranice Farsçadan zor, Arapça’dan kolaydır. Harekeler vardır ama sadece ilk öğrenenlerin rahat okuyabilmesi için konulur. Bununla birlikte Nakdan isimli sitede metinler harekelenebilmektedir. Yüzde 90 oranında doğru olarak harekelenebilmektedir. Morfix isimli sözlükte ise kelimeler harekelenip İngilizce karşılıkları verilmektedir.
Abdülhamit Han Fransızca, Arapça ve Farsça öğrenmiş. O şartlarda böyle bir şeyi ilim adamları ve sultanlar yapabilir. Bugünkü gibi kitaplar ve internet yok. Yabancı dil öğrenimini de genelde gayri Müslimler yönetiyordu ve onların elinde idi. Tüccarların bir kısmı da bilmek zorundaydı. Seyahat ettiği coğrafyanın dili önemli oluyordu. Şimdi kaynaklar çok bol ve ülkeler de dillerinin öğrenilmesini istiyor.
Bu diller ne işe yarar?
Türkiye’de uzmanlığa önem veriliyor. YL ve Doktora da entelektüel bilgi üniversiteye kabul olunmak için önemli. Bir ülkenin dili ve tarihini en az beş yıl çalışmak gençleri “aranan adam” yapabilir. Lisansta bile 3 ortalama yapabilir ve 3 dil öğrenebilirsiniz. Lisansta dil bariyerini mutlaka aşın ve en az iki Yabancı dil öğrenin.
Yorum Yaz