MODERN DÜNYADA MÜSLÜMAN OLMAK VE POLİTİK SORUMLULUK

TOPLUM VE GÜNDEM

Vefa Dergisi, 26. Sayı

Kan bağıyla ve evlenmeler yoluyla birbirine bağlı olanların meydana getirdiği topluluk şeklinde tanımlanan aile sevgi, saygı, mahremiyet ve sıhrıyyet bağının oluştuğu bir müessesedir. Toplumun en küçük yapı birimi olan aile fertlerinin hem kendi aralarındaki irtibat hem de toplumla kurdukları münasebetler aynı zamanda siyasi bir hüviyete de sahip olmaktadır.

Modern dünyada insan; bireysellik, tek tipleşme, Batılı kültürün tahakkümüne maruz kalma, zorunlu tek tip gelişme modeli, katı akılcılık, toplumsal katmanlaşma gibi faktörler gibi sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunlar karşısında birey, toplumun çekirdek modeli olan aile müessesesi içerisinde, bu sorunlar karşısında nasıl konumlanabileceğini öğrenmekte, geleneğin getirdiği bilgi ve tecrübeyi içselleştirmektedir. Aile içi teşvik mekanizması, bilgi, görgü, kültür gibi faktörlerin yeni nesillere tevarüs etmesine yardımcı olmaktadır. Aile olma bilinci saydığımız hususların beraberinde aile mensuplarının topluma, dine ve kültüre yönelik sorumluluklarını da canlı tutabilmelerine destek olmaktadır. Yerel ve küresel düzeylerde gerçekleşen olay ve olgular karşısında Müslümanca düşünme ve Müslümanca eylemde bulunma hususlarında aile faktörü, siyaset fenomeni bazı noktalarda kesişmektedir. Bu karşılaşma, aile ve politik sorumluluk arasındaki ilişkiyi incelemeye değer kılmaktadır.

Bir fikri bireysel ve toplumsal olarak belirtmek, belirli fikir kümelerini belirli organizasyonlar çerçevesinde savunmak, toplumu harekete geçirmek hususlarında bireyin siyaset alanında faal olmasını gerektirmektedir. Aristoteles’in vasıflandırdığı gibi “zoon politico” olan insanın diğer canlılardan farklı olarak düşünebilme becerisine sahip olması, onu aileye ve haliyle topluma karşı sorumlu bir varlık kılmaktadır. Aynı zamanda İslâm’ın bireyin beraberinde toplumu dikkate alması, bireyi çeşitli düzeylerde topluma karşı sorumlu kılmaktadır. Bireyin karşılaştığı yanlışlar karşısında doğru düşünüp doğru eylemlerde bulunması İslâm dininin mümine yüklediği sorumluluklardandır. Bu sorumlulukların bireyler 25 - Kış 2025 tarafından benimsenmesinde aile kurumu büyük rol oynamaktadır. Müslüman bir ailenin yalnızca kültürel değil, aynı zamanda ahlaki bir temsil gücüne sahip olduğu unutulmamalıdır. İçinde yaşadığımız modern çağda Müslüman aile olmak aile içinde ve toplum dahilinde iyiyi ve doğruyu, hakkı ve sabrı tavsiye etmeyi gerektirmektedir. Yerel ve küresel gelişmeler karşısında duyarlı olmak, belirli konularda kamuoyu bilinci oluşturması için destekte bulunmak toplum düzlemindeki siyasi sorumluluklarımızdandır.

Ailenin her mensubunun eğitim aldığı alanda, profesyonel olarak çalıştığı mecralarda düşüncelerini açık şekilde beyan edebilmeleri, kendi uzmanlıkları ve yetkinlikleri çerçevesinde kamu politikası üretimine destek olmaları gerekmektedir. Bunun için akademik çalışmalar üretmek, ilgili sorun alanına yönelik farkındalık çalışmaları yürütmek, çözüm önerilerini karar alıcı merciilere ulaştırmak önem arz etmektedir. Bu eylemlerin gerçekleştirilebilmesinde ailenin yol gösterici ve destekleyici rolü önemlidir.

Demokratik toplumların özelliklerinden birisi de bireylerin seçim hakkına sahip olmasıdır. Bu sayede seçmenler doğrudan yahut dolaylı olarak fikirlerini ve tercihlerini beyan etme, karar alma mercilerinin ve kadrolarının oluşturulmasında belirleyici bir aktör olma hüviyetine sahip olmaktadırlar. Ancak seçimler siyasal hayatın yalnızca bir aşamasına tekabül etmekte olup, politika yapımı süreçlerinin tamamını teşkil etmemektedir. Bu sebeple aile mensupları yalnızca seçim dönemlerinde değil, bu dönemler dışındaki zamanlarda da siyasal görev ve sorumluluklarını yerine getirmeleri demokratik bir toplumun inşası açısından kıymetlidir. Aile üyelerinin mahalle ve kent düzeylerinde kolektif çalışmalarda yer almaları, sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına iştirak etmeleri, istişare ve karar alma mercilerinde bulunmaları bireyin siyasal hayata sunabileceği katkılardan bazılarıdır.

Aile mensuplarının kendi aralarında, komşularıyla, irtibat halinde olduğu kişiler ve gruplarla kurdukları ilişkilerin adalet ekseninde gerçekleşmesi önem arz etmektedir. Değerlerini taşıdığımız ailemizin politik sorumluluğa sahip mensupları olarak siyasi aşırıcılıktan kaçınmak, bunun yerine itidal üzere davranıp hakikati savunmak Müslümanca duruş sergilemeye uygun düşecektir.

Ele aldığımız siyasi sorumluluk bahsini güncel bir örnekle somutlaştırmak gerekirse İsrail’in Filistin’e uyguladığı soykırım eylemi ele alınabilir. Bu soykırım karşısında, sahip olduğumuz yetkinlikler çerçevesinde, tepkimizi fikir ve eylem düzeylerinde ortaya koymamız gerekir. İsrail’in Filistin’e yönelik zulmü karşısında “mazlumdan yana saf tutmak” dinî ve vicdanî bir sorumluluktur. Bu sebeple aile bireylerinin birbirlerini motive etmesi, İsrail’i ve onu destekleyen kişileri, ülkeleri ve kurumları boykot etmek hususunda destekleyici olmaları icap etmektedir. Bu bilincin ve teşvik mekanizmasının oluşmasında ailenin rolü aşikardır.

Sonuç olarak Müslüman ailenin çağdaş dünyada güzel bir örneklik sergilemesi, çevresindeki kimseleri iyi ve güzel olana teşvik edip kötü ve çirkin olandan alıkoyması, haksızlıklar karşısında hakkı ve adaleti savunması onun dini, toplumsal ve aynı zamanda siyasi sorumluluğu olarak görülmelidir. Yine hatırlatmak gerekir ki dayanışmanın bireyler arası düzeyde olması yerine aileler arası düzeyde olması, üzerinde mutabık kalınan hususun ve desteklenen görüşün daha geniş düzlemde karşılık bulmasına zemin hazırlayacaktır.

Furkan EMİROĞLU

Furkan EMİROĞLU
Furkan EMİROĞLU

Furkan Emiroğlu, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünden yüksek onur derecesiyle mezun oldu (2020). Aynı üniversitede "Hegemonik Mücadele Zemininde Popülizm Ka ...

Yorum Yaz