İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Güvenlik ve Savunma Nedir?
Güvenlik, sahip olunan değerlere yönelik herhangi bir tehdidin yokluğu ve bu değerlerin saldırıya uğrayacağı korkusunun olmaması hâlidir. Savunma ise güvenliğe yönelik tehdit ve tehlikeleri uzaklaştırma, savma, etkisiz hâle getirme yönündeki davranışlar bütünüdür. Savunma, güvenlik kelimesinin tamamlayıcısı konumundadır.
Ülkelerin savunma ve güvenlik tehdidi algıları uluslararası sistemin yapısıyla yakından ilişkilidir. Çok kutuplu sistemde, ülkeler güç dengelerini koruma algısı ile hareket ederken sistemin nispeten güvensiz ve istikrarsız olmasına neden olmaktadır. Güven vermeyen ve istikrar barındırmayan uluslararası bu sistemde ise savunma harcanmalarındaki artış gayet olağandır.
Savunma harcamaları, bir devletin savaşta veya barışta, millî birlik ve beraberlik kavramlarını olumsuz anlamda etkileyecek durumları önlemek ve vatandaşlarına güven ve huzur sağlamak adına, her türlü dahili ve harici tehditten koruyacak fiziki ve teknik caydırıcılığa sahip envanterlerin geliştirilmesi ve temin edilmesi için yapılan harcamalardır.
Devletlerin gelişmişlik seviyelerine göre savunma harcamalarında da farklılıklar gözlemlenmektedir. Gelişmiş devletlerde bu tarz harcamalar, birçok faktör göz önüne alınarak yapılır. Gelişmekte olan devletlerde ise ekonomik gerekçelerden ziyade, güvenlik olgusu ve beka kaygısı belirleyici olur. Bu harcamalar planlanırken devletler nezdindeki en önemli kriter komşu devletler veya o coğrafyada tehdit oluşturan diğer devletler hakkındaki istihbarati bilgilerdir.
Savunma Harcamalardaki Artışın Sebebi Nedir?
Teknolojik gelişmelerin hızlanması ve bilimsel araştırmaların arttığı zamandan beri savunma harcamalarına yönelik maliyet artışı gözle görülür şekilde büyümektedir.
Çok uluslu devletlerin yıkımına neden olan dünya savaşları, iki kutuplu Soğuk Savaş dünyası ve soğuk savaşın bitiminden sonra ABD’nin küresel çaptaki askeri üstünlüğü ve Bretton Woods sonrası hâkim ekonomisi ve benzer tarihsel silsileler, savaşta ve barışta savunma harcamaların artmasına sebebiyet vermiştir.
Uluslararası sistemin birer ferdi olan devletler, güçlerine güç katmak, daha fazla söz sahibi olmak, harici tehditlere karşı korunmak gibi sebeplerle muhtelif savunma harcamalarına yatırım yaparlar. Örneğin hem komşu hem de NATO üyesi olan iki devlet, Türkiye ve Yunanistan, birçok alanda müttefik olmalarına karşın birbirlerini tehdit unsuru olarak görüp, silahlanma yarışına girişmişlerdir.
I. Dünya Savaşı’nın akabinde artış gösteren savunma harcamaları, Soğuk Savaş’ın en kızgınlaştığı dönemde en yüksek seviyesine ulaşmıştır. SSCB’nin çözülmeye başladığı 1987 yılından itibaren de düşüşe geçtiği söylenebilir. Harcamalardaki düşüşün nedeni soğuk savaşın bittiği izlenimidir. Bunun yanı sıra az gelişmiş ülkeler de maddi sıkıntılardan dolayı daha çok kamu harcamalarına yönelerek askeri harcamalarını minimize etmişlerdir.
Sovyetler Birliği’nin 1980’li yıllarda dağılmasıyla, küresel çapta savunma harcamalarında ciddi bir düşüş gözlemlenmiştir. 1990’lardaki İkinci Körfez savaşından kaynaklanan az bir artış haricinde, savunma harcamalarının o güne değin en yüksek seviyeyi gördüğü yıl olan 1987’den 1997’li yıllara kadar uluslararası anlamda bu harcamalar düzenli şekilde azalma eğiliminde olmuştur. Hatta geçtiğimiz on senelik zaman diliminde üçte bir oranında düşüş yaşanmıştır.
Tabii savunma ve savaş harcamalarına ayrılan oranlardaki düşüş trendi çok uzun süreli olmamıştır. İkiz Kuleler’e yapılan 11 Eylül saldırılarından sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan ve Irak’a askeri müdahalesi ve sonrasında yaşananlar, Arap Baharı, Ortadoğu’daki gelişmeler, terör olaylarındaki yükseliş sebebiyle askeri harcamaların bütçe içisindeki payı yeniden yükselişe geçmiştir.
M. Fatih Özmen
Murat Taş
04.06.2025 / 09:54Kaleminize sağlık