İlim ve Medeniyet

ARAPÇA GENEL BASIN KELİMELERİ

Genel Basın Kelimeleri

وَسَائِلُ الإعلام Medya
الصِحافة Basın, gazetecilik
وِكالة الأنباء Haber ajansı
صَحَافِي / صحفيّ (ج) صحفيون Gazeteci
صَحِيفَة (ج) صُحٌف /صَحَائِف Gazete
جَرِيدَة (ج) جَرَائِد Gazete
مُقَابَلَة (ج) مُقَابَلَات Röportaj
مُؤْتَمَر صُحُفِي / صَحَفِي Konferans / Basın toplantısı
مَصْدَر (ج) مَصَادِر Kaynak
مصادر مُطَلِّعَة …ya yakın kaynaklar
مَصادِرَ مُقَرِّبَة من …ya yakın kaynaklar
مَصَادِرَ مَوْثُوقَة بها Güvenilir kaynaklar
مَصادِرِ عَالِيَة المُسْتَوَى Üst düzey kaynaklar
عَدَمِ كَشْفِ الهُوِيَّة Anonim, kimliğini açıklamayan
قال يقول قول Söyledi
قِيلَ يُقال Öğrenildi, belirtildi
أَضَافَ يُضِيفُ إِضَافَةٌ Eklemek
وَاصَلَ Sürdürmek
ما زال، لم يزل، لا يزال Hâlâ, henüz
اِسْتِطْرَدَ Sözlerini sürdürmek
ذَكَرَ يَذْكِرُ ذِكْرٌ Dile getirmek
أَكَّدَ يُؤَكِّدُ تَأْكِيدٌ Vurgulamak
نَفَى يَنْفِي نَفْيٌ Yalanlamak
أَنْكَرَ İnkar etmek, reddetti, kabul etmedi
اِسْتَبْعَدَ İhtimal vermedi
صَرَّحَ بِ Açıklamak, bildirmek, beyan etmek
أعْرَبَ / عَبَّرَ عَنْ Dile getirmek
أَعْلَنَ İlan etmek
زَعِمَ يَزْعَمُ زَعْمٌ İddia etmek
نَقَلَ يَنْقَلُ نَقْلٌ Nakletmek
أَوْرَدَ Aktarmak, iletmek
طَرَحَ يَطْرَح طَرْحٌ آرَاءَه Reddetmek, savurmak, gündeme getirmek
أفَادَ يُفِيدُ إِفَادَةٌ ه ب Bildirmek
أَبْلَغَ ه بِ / عن Haber vermek
أَطْلَعَ ه على Haber vermek
أدلى الى ب Bilgi vermek
رأى يرى رأي / رؤية Düşünmek
اِعْتَبَرَ Düşünmek
عَدَّ يَعِدُّ عُدٌّ Düşünmek
اِعْتَقَدَ İnanmak
عَلَّقَ على Not düşmek, askıya akmak
ألْقَى خِطَابًا Konuşma yapmak
أصْدَرَ Göndermek, ilan etmek
أذاع يُذِيعُ إذاعَةٌ Yaymak, duyurmak
وَصَفَ يَصِفُ وَصْفٌ ه ب Nitelemek, tanımlamak
أوْضَحَ Açıklamak
شَرَحَ يَشْرَحُ شَرْحٌ Açıklamak
ألْقَى الضَّوْءُ على Işık tutmak
صَدَرَ يَصْدِرُ صَدُورٌ Meydana gelmek, kaynaklanmak
نَشَرَ يَنْشِرُ نَشْرٌ Yaymak
اِنْتَشَرَ Yayılmak
رَدَّ يَرِدُّ رَدٌّ على Cevap vermek, reddetmek
أشجَابَ يُجِيبُ إِجَابَةٌ على Cevap vermek
أجَابَ يُجِيبُ إِجَابَةٌ ه / الى Cevap vermek
اِسْتَجْوَبَ Sorguya çekmek
اِسْتَفْهَمَ ه عن Açıklama istemek
سَأَلَ يَسْأَلُ سُؤَالٌ Sormak
أشَارَ يُشِيرُ إشَارَةٌ الى İşaret etmek
إقْتَرَحَ Teklif etmek, önermek
اِفْتَرَضَ Varsaymak
اِفْتَرَضَ على ه Emretmek, zorunlu tutmak, şart kılmak
أَصَرَّ على Israr etmek
اِسْتَعْرَضَ Sunmak, arz etmek
حَدَّدَ Sınırlamak, kısıtlamak
رَكَّزَ على Yoğunlaştırmak
شَدَّدَ على Baskı yapmak
سَمَحَ يَسْمَحُ سَمَاحٌل ب Bırakmak, vermek, izin vermek
وَصَّى يُوَصِّي تَوْصِيَة ه ب Gözetimine bırakmak, görevlendirmek, talep etmek
أوْصَى ه ب Tavsiye etmek
نَصَحَ يَنْصَحُ نَصْحٌ ه ب …yapmasını tavsiye etmek
شَاوَرَ Danışmak
اِشْتَرَطَ Şart koşmak, şart koymak
طَالَبَ ه / ب ه Geri istemek
جَدِير بِالذِّكْرِ أن ه Söylemeye değer, dikkate değer
حَذَّرَ ه من Hususunda uyarmak
أنْذَرَ ه ب Uyarmak(bir şeyin olabileceğinin sinyalini vermek)
حذِر يحذَر حِذْرٌ / حَذَر Tetikte olmak, dikkat etmek
احْتَذَرَ Kaygılanmak, hazırlıklı olmak
شكَّ يَشُكّ شَكٌّ في / ب Şüphelenmek
تَجَنَّبَ Sakınmak, engel olmak, kaçınmak
أشادَ ب Övmek
اِنْتَقَدَ Tenkit etmek, eleştirmek
ندَّدَ ب Eleştirmek, ile kınamak
قَوَّمَ Düzenlemek
أثار الشُكوك حَوْلَ Şüphe uyandırmak
عِبْ الإثْبَات يَقَعُ على Hükmün düşmesi, ispat zorunluluğunun düşmesi
أقَرَّ ب İtiraf etmek, beyan etmek
اِعْتَرَفَ ب İtiraf etmek, tanımak, kabul etmek
كَشَفَ يَكْشِفُ كَشْفٌ ه/عن Göstermek
دَلَّ يَدُلُّ دَلَالَةٌ على İspatlamak, işaret etmek, göstermek
عَرَضَ يَعْرِضُ عَرْضٌ Sunmak
أَظْهَرَ Göstermek
أَسَاءَ يُسِيئُإِسَاءَةٌ Kötü yapmak, zarar vermek
اِكْتَشَفَ Keşfetmek, ortaya çıkarmak
عَكَسَ يَعْكِسُ عَكْسٌ Ters çevirmek, yansıtmak
كَفِلَ يَكْفِلُ كَفلٌ / كُفول / كَفَالة Kefil olmak
أَجْرَى اِتِّصَالًا هَاتِفِيًّا ب Yapmak
شارَكَ في Paylaşmak
ساهَمَ في Katılmak, katkıda bul
لعِبَ يَلْعَبُ لَعْبٌ دَوْرًا في Rol oynamak
سَبَّبَ Sebep olmak
أنْتَجَ Üretmek
أثار يُثِيرُ إثِارَة Uyarmak
أَثَّرَ يُؤَثِّرُ تَأْثِير Etkilemek
تأَثَّرَ Etkilenmek
أدَّى يُؤَدِّي تَأْدِيَة إلى Ulaştırmak
أسْفَرَ عن …ile suçlamak
مهَّدَ الطَّرِيق Kolaylaştırmak
رجَعَ يَرْجِعُ رُجُوعٌ إلى Geri dönmek
نتِيجَة Sonucuyla
بسَبَبِ Sonucuyla
طبَعَ يَطْبَعُ طَبْعٌ Damgalamak, mühürlemek
اِنْطَبَعَ Damgalamak, mühürlemek
بحَثَ يَبْحَثُ بَحْثٌ ه / عن Aramak, araştırmak
ناقَشَ Tartışmak, münakaşa etmek
باحَثَ Araştırmak, aramak
تبَادَلَ Takas yapmak
تَعَاوَنَ Yardımlaşmak
تنَاوَلَ (konu) ele almak
عامَلَ Davranmak
شَمِلَ يَشْمِلُ شَمْلٌ / شُمُولٌ Kapsamak, içine almak
اِنْضَمَّ Katılmak, eklenmek, toplanmak
اِنْضَمّ الى Bir kuruluşa katılmak
وُجْهَة النَّظَر، -ات النَظَر Bakış açısı
سِياق Bağlam, akış, seyir
ساحة، – ات Saha, alan, meydan
مَجال، – ات Alan
مَيْدَان (ج) ميادين Alan
صَعِيد (ج) صعد Seviye
مُسْتَوى (ج) مستويات Seviye, düzey
طريقة (ج) طَرَائِق / طرق İnanç, yol, yöntem
سَبِيلٌ (ج) سُبُل İnanç, yol, yöntem
وسيلة (ج) وَسَائِل Araç
وِفْقًا ل …ya göre, …ya uygun olarak
نَقْلًا عن …ya göre
طِبْقًا ل …ya göre
على حَسَبٍ …ya göre
حَسْبَما …e göre, gibi
على غِرَار Gibi, benzer, o tarz da
ما إذا Yapıp yapmadığı
عَلَنًا Açık olarak, açıkça
في إِطَارٍ Çerçevesinde
على أسَاسٍ Dayanarak, binaen
بَدَلًا مِنْ …nın yerine
بخِلًاف Aksine
مُقَابِل Karşılık
بما في ذلك Dahil olmak üzere
على صَعِيد آخَر Diğer yandan
من جِهَةٍ أُخْرَى Diğer yandan
من ناحِيَة  أُخْرَى Diğer yandan
من جانِب آخَر Diğer yandan
فيما يَتَعَلَّقُ ب …bakımından
من ناحِيَةٍ Açısından
بالنِّسْبَة إلى Nispeten
 نظَرًا إلى ل Sebebiyle
في هذا الصَدَدِ Bu konuda, bu bağlamda
وَجْه (ج) وُجُوه / أَوْجُه Görüş
إزاءَ …e karşı
تُجاه Karşı
لا يجِب أن… طالما أن Gereksiz
إلى حد ما Bir noktaya kadar, bir dereceye kadar
إلى درجة أن (-dığı) ölçüde, derecesinde
على حَدِّ سوَاء Eşit bir şekilde, aynı şekilde
من أجْلِ İçin, …den dolayı
بفَضْلِ …nın sayesinde
مُجَرَّد Sadece, soyut, sırf
مما يَعْنِي أن Anlamına gelir
بمعنى أن Anlamına gelir
بفحوى أن Anlamına gelir
على الساحَةِ الدُوَلِيَّة Uluslararası arenada
في مُخْتَلِفِ أَنْحَاءِ العَالَمِ Dünyanın çeşitli yerlerinde
في كل أنْحَاءِ العَالَم Dünyanın her yerinde
اِمْكَانِيَّة، -ات Olanak, imkan
احْتِمَال،-ات Olasılık, ihtimal
مِنْ المُحْتَمَل أن …mesi/…ması muhtemeldir
من المُمْكِن أن Muhtemel, yapılabilir, olabilir
من الواضِح أن …olduğu apaçık görünmektedir
من المُنْتَظِر أن …mesi/…ması bekleniyor
من المُتَوَقِّع أن …ması beklenmektedir
من الضَرُورِيّ أن …mesi zorunludur
من اللازِم أن …mesi gereklidir
من الواجِب أن …mesi gereklidir
من المُسْتَحِيل أن Olması imkansız
لا بُدَّ مِنْ أَن …mek gerekir
قرار،-ات Karar
قرار الأُمَمِ المُتَّحِدَة (BM) Birleşmiş Milletler kararı
جَدْوَلُ الأَعْمَال Gündem
مَشْرُوع،-ات/مَشَارِع Plan, proje
خُطَّة (ج) خُطَط Plan
إعْلَان،-ات Duyuru, anons
بَيَان،-ات Açıklama, Liste
تَصْرِيح،-ات İzin, açıklama, ruhsat
إشَارَة،-ات İşaret, sinyal
مَعْلُومَات Haberler, bilgiler
اِسْتِخْبَارَات İstihbarat, araştırmalar
تَحْقِيق،-ات Soruşturma
تَقْرِير (ج) تَقَارِير Rapor
تَحْلِيل،-ات Analiz, çözümleme
إيضَاح،-ات Belirtme, açıklama, izah
شَرَحَ Açıklama
تَعْلِيل،-ات Avuntu, mazeret, savunma
تَبْرِير،-ات Temize çıkarma
وَصَفَ (ج) أَوْصَاف Sıfat, nitelik, tanım
أمْرٌ (ج) أمُورٌ İş, vazife
قَضِيَّةٌ (ج) قَضَايَا Mesele, dava, olay, konu
مَسْأَلَة (ج) مَسَائِل Mesele, dava, olay, konu
وَاقِعَة (ج) وَقَائِع Olay, hadise, çarpışma
حَدَثٌ (ج) أَحْدَاثٌ Olay, vakıa
سِلْسِلَة أَحْدَاث Olaylar zinciri
مُنَاسَبَة،-ات Fırsat, uygunluk, vesilesiyle
فُرْصَة (ج) فُرَص Fırsat, imkan
شأن (ج)شُؤُون İş, mesele
وَضْعٌ (ج) أَوْضَاعٌ Durum, kural
مَوْقِفٌ (ج) مَوَاقِفٌ Durum, tutum
حال (ج) أحْوَالٌ Durum, hal
ظُرُوفٌ Durum, koşul
مَأْزِق (ج) مَآزِق İkilem, çıkmaz
مَوْعِد (ج) مَوَاعِدٌ Randevu, söz
مِيعَادٌ (ج) مَوَاعِيدٌ Randevu, söz
تاريخ (ج) تَوَارِيخٌ Tarih
مَقْصَدٌ (ج) مَقَاصِدٌ Hedef, niyet, amaç
نِيَّةٌ (ج) نَوَايَا Hedef, niyet, amaç
هَدَفٌ (ج) أَهْدَافٌ Hedef
غَرَضٌ (ج) أَغْرَاضٌ Amaç, gaye
طُمُوحٌ Hırs, tamah
نَتِيجَة (ج) نَتَائِج Sonuç
عُقْب (ج) أَعْقَاب Son, kalan, sonuç
عَاقِبَة (ج) عَوَاقِب Sonuç, son
عَقَبة،-ات/ عِقَاب Engel, mani
تأثير،-ات (ف) أثر Etki, tesir  – tesir etmek
نُفُوذ Etki, tesir
سَبَبٌ (ج) أَسْبَابٌ Neden, sebep
مَبْعَثٌ (ج) مَبَاعِثٌ Etken, kaynak
مُبَرِّر،-ات Gerekçe, beraat, özür
دافِع (ج) دوافِع İtici, muharrik unsur
عامِل (ج) عَوَامِل Faktör, etken
عُنْصُر (ج) عَنَاصِر Köken, unsur
حَقِيقَة (ج) حَقَائِق Gerçek

Alime Büşra İnce

Pdf olarak da paylaşıyoruz.

Arp-Tr Genel Basın Kelimeleri Alime Büşra

Exit mobile version