İlim ve Medeniyet

ARAF’TA BEŞİNCİ GÜN

Rheinfall/İsviçre 28 Ekim 2018 

Devasa dalgalar yasladığım kayayı adeta dövüyordu.

Dediklerine göre Avrupa’nın en büyük şelalesiymiş Rheinfall. Uzaktan o kadar da büyük gözükmüyordu. Ama şu anda durduğum yer şelalenin orta noktasında bulunan bir gözlem yeri ve söylemem gerekir ki hiç de uzaktan göründüğü gibi küçük değil. Aksine tüyler ürpertici bir ihtişama sahip. Bu doğal harikanın heybeti karşısında hayran kalmamak elde değil.

Merdivenlerden aşağı indim. Ben indikçe debisi hız kazanan suyun sertliği, kızgınlığı artarcasına şiddetli bir hal alıyordu. En aşağıya, neredeyse nehrin şelaleye sınır olan gözlem noktasına kadar ilerledim. Şelalenin kayaları dövmesiyle sıçrayan sular, gözlem noktasında bulunan ziyaretçileri ıslatmaktan geri kalmıyordu. Bizler de Rheinfall’ın sularının hışmından nasibimizi aldık.

İşte yine uçtaydım. Yabancı değilim artık. Havasına aşina olduğum bir ruh hali bu, bilirim.
Ucundayım.
Avucundayım.
Bir dua kadar yakınım sana. Uçlarda yaşadığımı bilmiyor olabilirsin ama bir temenni işte, senden beni unutmamanı ve dualarından esirgememeni bekliyorum. Çünkü uçlarda yaşayan herkesin veya hiç kimsenin kaybedecek bir şeyi yoktur, kendinden başka..

Ya düşersem.. Ya düşmek istersem. Köpüklü sularına dalmak istersem şu karanlık dehliz misali ucu bucağı gözükmeyen zifiri suların..

– Sakın düşünme!
– Sakın! Düşme! Bir tek, adım kalsa geriye yeterdi aslında.

Bir adım kala trenin o boğuk sesini işitmemle geri döndüm. Koca demir yığınının köprünün üzerine gelince yavaşlamasıyla çıkan sesle irkilmemiz bir oldu. Kara trenin viyadükten geçişini izlemek büyük bir zevkti. Gri dumanların göğe yükselişi ve bulutlarla raksı görülmeye değerdi. Bu bile yaşamaya yeter, dersem sanırım isabetli bir karar vermiş olurum.

Gerisin geri dönüp hızlıca uzaklaştım. Yaşamaya bahane arıyorsan, her ne ruh hali içerisinde olursan ol, mutlaka bir sebep çıkıyor karşına. Kimisine bir trenin huzur veren görüntüsü, kimisine bir minareden yükselen dokunaklı bir ezan sesi, kimisine de bir tebessüm..

Basit şeylerle mutlu olabilmenin, her çetrefil içerisinde yaşamaya değer bir ipucu bulmanın adıdır Araf. Bense kendimi en çok onunla tanımlıyorum..

M. Fatih Özmen

Not: Bu yazı Mübrem Dergisi 2. Sayısında “Rheinfall’da Bir His” başlığıyla yayınlanmıştır..

Exit mobile version