İlim ve Medeniyet

ALİ ULVİ KURUCU SÖZLERİ

İslam’da hayat, insan yetiştiren koskoca bir mektep; kainat ise, insanın okumakla mükellef bulunduğu muhteşem bir kitaptır.

Ali Ulvi KURUCU

Büyükler, manevi sohbetleri, “gönül ziyafetleri” diye tarif ederler ki, bu tarifin, ruha akan bir cazibesi vardır. Çünkü bu ziyafetlerde, aç kalan ruhlarımızın gıdasını alırken, gönüllerimiz hikmet parıltılarıyla aydınlığa kavuşuyor.

Ali Ulvi KURUCU

Demek oluyor ki, uyanış fecrinin aydınlığı her şeyden önce, gönül ufuklarından doğuyor. İnsan ancak ruhuyla insan olduğuna göre de, ruhunun gıdası bedeninin ihtiyaçlarından daha mühim ve daha hayati oluyor.

Ali Ulvi KURUCU

İfadenin özünü teşkil eden iman gücü arttıkça, gönüllerdeki tesiri o nispetle derinleşir.

Ali Ulvi KURUCU

İnsan hayatının gül bahçesi demek olan İslam terbiyesi, her irşadıyla ömrümüzün ufuklarını ahlak ve fazilet ışıklarıyla donatırken, öldükten sonra da bu arzumuzun tatminin de ruhumuzu, huzur alemlerine kanatlandırmış oluyor. Hicran bulutlarıyla örtülen ümid ufuklarımızı, rahmetle anılmak güneşiyle aydınlatıyor.

Ali Ulvi KURUCU

Hayatta unutulmamak temennisi, herkesin gönlünde yaşayan en derin bir dilek olurken, aynı temenninin devamını insan öldükten sonra da arzu ediyor. Bu itibarla rahmetle anılmak niyazı, insan da en büyük teselliyi, bu müstesna tecelliye mazhar olmak saadetinde buluyor.

Ali Ulvi KURUCU

Aslında batıl maneviyat düşmanlığı manasına gelir. Tıpkı,  güneşin battığı ufukları, zulmetlerin sardığı gibi; hakikat nurundan mahrum kalan gönülleri de karanlık fikirler, sakat zihniyetler ve batıl inançlar istila eder.

Ali Ulvi KURUCU

Bir milletin hayat unsurları demek olan; din dil, tarih, kültür, sanat gibi atalar mirası manevi değerlerin yaşamasıyla, o millet ayakta kalabiliyor. Aksi halde, kâinatta yaşamak hakkını kaybeden varlıklar gibi, hayat sahnesinden silinip gitmeğe mahkum oluyor.

Ali Ulvi KURUCU

Cenab-ı Hak bazı kalemlere öyle bir ibda kabiliyeti vermiştir ki, onların ifadesinde en girift meseleler; adeta billur bir ırmak gibi akar. Tesirleri gönülleri, bir aşk ateşi gibi yakar. Merhum Cemil Meriç Bey’in kalemi de, işte bu icazkar kalemlerden biridir. Sayfalarla ifade edilemeyecek hakikatleri, bir kelimeye sığdırmasını bilir. Her cümlesi tabloluk birer vecize halini alır.

Ali Ulvi KURUCU

Topyekûn manevi değerlerin mihrak noktası olan Din’in elden çıkmasıyla dil, tarih, sanat, hukuk, anane gibi değerler, kendiliğinden toplumumuza veda etmiş oluyor.

Ali Ulvi KURUCU

Şahsiyetini kaybeden bir kimse için, hayranı olduğu her değere gönül vermek ve her putun önünde yerlere kapılmak gayet tabii hale gelecektir. Çünkü pespaye ruhlar, ancak bu gibi zilletlerle tatmin edilmiş olurlar.

Ali Ulvi KURUCU

Gerek fert ve gerek cemiyet hayatında, insanı insan eden manevi değerler olduğu gibi, milletleri yaşatan hayat unsurları da aynı değerlerdedir.

Ali Ulvi KURUCU

Her şeyin bir öz cevheri vardır. Manevi değerlerin öz cevheri de “inançtır”.

Ali Ulvi KURUCU

İnancı olan ferd ve cemiyet, benliğine sahip olduğu gibi, asliyetiyle birlikte şahsiyetini korumak şuur ve idrakini de kazanır. Lakin inancını kaybedince, asliyetiyle birlikte şahsiyetini de kaybetmiş olur.

Ali Ulvi KURUCU

Maddi refahın zirvesine ulaşmış olan kitlelerde kanayan yaralar ve yıkılan yuvalar, ayaklar altında kalan insan şerefi, hep, fikren ve ruhen, manen ve ahlaken çürüyüp çökmeyi doğuran imansızlıktır.

Ali Ulvi KURUCU

Vaktiyle huyunu değiştiren kimseye huysuz, soyunu inkar edene soysuz, dininden çıkana da dinsiz derlerdi. Bugün imansız kalan nasipsizler de, bu üç felaketin üçü birden tahakkuk etmiş bulunuyor. Çünkü insanın şahsiyetini koruyan manevi değerlerin başında iman geldiği için, iman gidince her şey yok olmuş oluyor.

Ali Ulvi KURUCU

Tarihin uzun ömrü boyunca imanla inkar, birbirine rekabet eden iki dava olarak, insanoğlunun fikir ve hayat sahasında devam eden bir mücadelenin sebebi olmuşlardır.

Ali Ulvi KURUCU

İnsanoğlu öyle bir fıtratta yaratılmıştır ki, içinde yüzdüğü nimetler deryasının kadrini, ancak onu elinden kaçırdıktan sonra biliyor.

Ali Ulvi KURUCU

Gafletin lügat manası “dikkatsizlik, ihtiyatsızlık, dalgınlık ve boş bulunmaktır.” Birkaç kelimeyle ifa edilen, bu tehlikeli olduğu kadar sari olan hastalığın, ferdi ve içtimai bünyemizde yaptığı tahribat o kadar büyük oluyor ki, asırlardan beri bütün ahlak kitapları, hep bu hastalığın teşhis ve tedavisi ile meşgul olmuş ve olacaktır.

Ali Ulvi KURUCU

İnsan ancak, gaflet kâbusunun gecesi demek olan manevi karanlıklardan kurtulmasıyla-gerçek manada-insan olabileceğine göre; mukaddes kitaplar bunun için inmiş, Peygamber bunun için gönderilmiş oluyor.

Ali Ulvi KURUCU

İnsan, insanlığın saadetini, ancak İlahi fecrin billur ışıkları ile fikren, kalben ve ruhen yıkandığı anlarda anlıyor.

Ali Ulvi KURUCU

Netice itibariyle, kitlelerin huzur ve saadeti, onu vücuda getirecek fertlerin, insani şartlar içinde yetişmesine bağlı kalmıştır. Fertlerin sağlıklı olması, bünyenin sağlam kalmasını doğurduğu gibi, çürük olması da, toplum binasının yıkılıp çökmesine sebep teşkil ediyor.

Ali Ulvi KURUCU

Kainatda, fiziki kanunlar ne ise, psikolojik kaideler de onun aynısıdır. Nasıl ki, tabiat kanunlarına aykırı olan herhangi bir tesis ve teşebbüsün akamete uğraması ne kadar normal ise, İlahi kanunlara uymayan herhangi bir hareketin de aynı akıbete mahkum olması muhakkaktır.

Ali Ulvi KURUCU

Bugün bütün insanlığın en büyük problemi, Kabuk olan toplumdan önce öz olan insanın yetiştirilmesine yönelmek ve onun ruh alemine girerek, fikir dünyasında kanayan yaraları sarmak, dertlerine deva bularak gözyaşlarını silmektir.

Ali Ulvi KURUCU

İnsanoğlunun öz cevheri demek olan ruh iklimindeki çevre kirliliğine ait mücadeleler, milletler ve devletler tarafından ciddiyetle ele alınmadıkça, insanlık dünyasındaki maddi ve manevi kirlenmeler günbegün artacaktır.

Ali Ulvi KURUCU

Maalesef asrımızda insanoğlunun dış dünyasının tanzimi için planlama daireleri, hatta bakanlıkları bulunduğu halde, iç âlemine ait öyle bir planlamadan söz bile edildiği yok. Bugün bu yolda atılan adımlar ve girilen savaşlar; aynen bir babanın eliyle alkolik yaptığı ciğerpare evladını tedavi ettirmek için hastane dolaşmasını andırıyor.

Ali Ulvi KURUCU

Tabiatta, karanlık gecelerin sabahını, hastalar, dertliler, mihnet ve felaketzedeler ne büyük iştiyaklar içinde beklerlerse, ruh ve mana âlemlerinin, büyük muzdaribleri de, manevi karanlıklar içinde ve karşısında, aynı acıyı tadarlar.

Ali Ulvi KURUCU

Hayat, durmadan akan bir nehre benzer. Bu ilahi akışın her safhasında, akıllara hayret, izanlara ibret ve vicdanlara sefa bahşeden tecellilerin sergilendiğini görürüz.

Ali Ulvi KURUCU

Dünyanın her köşesinde görülen maneviyat buhranı, insanın ruhunun maddi hiçbir imkanla tatmin olamayacağını, gök gürültülerini andıran seslerle bütün dünyaya haykırmaktır.

Ali Ulvi KURUCU

Bugün bütün insanlık âleminin hayvanlaşan azgınlıklarını, ancak maneviyat inancı dizginleyecektir. Dünyanın her köşesinde kanayan bir yara halinde sızlamakta olan gönüller, imanın verdiği tahminle huzur ve teselli bulacaktır.

Ali Ulvi KURUCU

Exit mobile version