DEVLET Mİ EYALET Mİ: TAYVAN SORUNU | İlim ve Medeniyet

GİRİŞ

Tayvan Sorunu günümüzde halen çözülememiş sorunlardan olup müstesna yerini korumaktır. 1949 yılında  Komünist partinin yönetimi ele geçirmesiyle  Çin anakarasından Tayvan adasına kaçan Milliyetçi Parti (Kuomindang) , 1912 yılında kurulmuş olan Çin Cumhuriyetinin devam ettiğini ilan etmiştir. Ancak Pekin Hükümeti , Tayvan’ı kendi yönetimi altındaki bir eyalet olarak görmeye ve o topraklar üzerinde hak iddiasında bulunmaya  devam  etmiştir.[1]

1949 devrimiyle Çin anakarasında ve Tayvan adasında ortaya çıkan iki siyasal otoritenin varlığı ve izlediği politikalar günümüz Tayvan Sorununun kökenini oluşturmaktadır. [2]Resmi  adı ‘’Çin Cumhuriyeti’’ olan Tayvan, 1971 yılına kadar BM Güvenlik Konseyi’nde Çin adına ayrılan daimi üyelik koltuğunu işgal ediyordu. Bugün dünyada ancak  23 küçük ülke tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınan Tayvan , bununla birlikte bağımsız bir devletin yapabileceği  pek çok faaliyeti yürütmektedir. Bu açıdan Tayvan, uluslararası ilişkiler ve özellikle uluslararası hukuk açısından müstesna bir örnek olmayı sürdürmektedir. [3]

1971’den sonra , Çin’in temsilciliği , Tayvan’dan alınarak  anakaraya, Çin Halk Cumhuriyetine verilmiştir ve Tayvan ise Çin’in bir eyaleti olarak kabul görmeye başlamıştır. Bu sorunun yıllardır çözülememesinin  sebebi  ise herhangi bir uzlaşının olmamasıdır.

Mao Zedong’la başlayan ve Tayvan’a farklı statüler verilerek anakaraya bağlama uğraşları sonuçsuz kalmış ve Tayvan şuan ki mevcut durumuna kadar halen daha bir çözüme ulaştırılmamıştır. ABD gibi küresel güçlerin bu bölgedeki çeşitli  menfaatleri için müdahil olmasıyla durum daha da karmaşık bir hal almıştır. Zaman zaman savaşın eşiğine gelen bu devletler, herhangi bir sıcak çatışmaya dönüşmemiştir.

Bu bağlamda Tayvan Sorununa ilişkin sorunu doğası , arka planı ,yaşanan sorunun mevcut durumu , yönlendirici güçlerin etkisi, aktör analizi ve çözüm önerileri  yapılacaktır.

 

Sorunu Tanımlama

A.1. SORUNUN DOĞASI VE TARİHSEL  ARKAPLANI

Tayvan adasının resmi tarihi 1624’te Hollanda tarafında sömürgeleştirilmesiyle başlamaktadır.1683 yılından itibaren ise ada Çin İmparatorluğunun yönetimine geçmiştir ve Çin’in bir parçası haline gelmiştir.1895 yılındaki Japonya-Çin savaşı sonunda Çin’in yenilmesiyle adanın hakimiyeti Japonya’ya geçmiştir. Ancak ikinci dünya savaşında yenilen Japonya, Tayvan’ı Çin’e iade etmek zorunda kalmıştır.[4]

1912 yılında Çin’de Milliyetçi Partinin (Kuomindang) Çin’deki Mançu  hanedanlığını yıkıp yerine cumhuriyet rejimini ilan etti. Çin’de 1921 yılında kurulan Komünist Parti henüz yeteri güce ve kitleye ulaşamamıştı. Ancak uzun vadede Çin’de etkisini arttırmaya başladı. 1930’larda kırsal alanlarda güçlenmeye başlayan Komünist parti Japon işgaliyle birlikte güç kazanmış ve 1937-1945 yılları boyunca Çin’in Büyük bir kısmını ele geçirmiştir. İkinci Dünya Savaşının bitmesiyle birlikte Japonlarla savaşta güç kaybeden Milliyetçi Partiyle karşı bunun tersine güç kazanan Komünist parti karşı karşıya gelmiştir.

1946 Yılında başlayan iç savaş üç sene sürmüş ve Çin Komünist Parti bu iç savaştan galip ayrılmış ve  Komünist Partinin lideri olan Mao Zedong , 1 Ekim’de Çin Halk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir.

Bunun sonucunda , Kuomindang (Milliyetçi Parti-KMT) lideri Chan Kai Shek , hanedanlık hazinesi de dahil olmak üzere ülkenin maddi kaynaklarının önemli bir kısmını alarak iki milyon kişilik ordusuyla birlikte Tayvan adasına çekilmiş ve Çin Cumhuriyetini Tayvan’a taşımıştır. [5]

Ancak uluslararası alanda Çin’i Kuomintang temsil etmeye devam etmiştir. BM ve ABD de dahil olmak üzere birçok devlet Komünist Çin’i otorite olarak  tanımamıştır ve Birleşmiş Milletlerde  uzun süre Çin’i Kuomintanglar temsil etmeye devam etmişlerdir.1960’larla birlikte değişen ÇHC-Sovyet ilişkisi Batının lehine dönmüş ve Çin ile ilişkilerde bir detant dönemine girilmiştir. 1971 yılına gelindiğinde ise Çin Cumhuriyeti Çin’in temsilcisi olmaktan çıkarıldı ve yerine Çin’in temsilcisi olarak Çin Halk Cumhuriyeti getirildi.

Kuomintang Çin’in meşru  temsilcisi olma iddialarını savunmaya devam etmiştir. Çin Halk Cumhuriyetinin BM’nin otorite olarak tanıması ardından Batılı Devletler de tanımaya başlamışlar ve aynı zamanda Çin’in ‘’Tek Çin Politikası’’ nı da  benimsemişlerdir .Bu devletler Tayvan’la diplomatik ilişkiler kesmişlerdir  ancak tam anlamıyla ilişkileri kesmeyip gayri resmi ilişkilerde bulunmaya devam etmişlerdir. Tayvan’ın baştan beri en büyük müttefiki olan ABD de ilişkileri kesmiştir ancak gayri resmi bir şekilde Tayvan’la ilişkileri devam ettirebilmek için ABD Kongresinde 1979 yılında kabul ettiği The Taiwan Relations Act belgesi, ABD’nin resmi olmayan ilişkilerde bulunmasına hukuki zemin hazırlamıştır.[6]

Tayvan’ın coğrafi konum ve jeopolitik önemi oldukça yüksektir. Ana ada dahil 87 adadan oluşan bir takım ada ülkesidir. Doğu Çin Denizi , Filipinler Denizi , Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazıyla çevrelenmiştir. Tayvan’ın jeo-stratejik önemi Çin’in Güneydoğu kıyısında yer alan Tayvan Boğazı ve Pasifik Okyanusu’nu Güney Çin Denizine bağlayan Luzon Boğazı arasında konumlandırılmasından kaynaklanmaktadır.[7] Kore ve Vietnam’a eşit uzaklıkta bulunması dolayısıyla da Soğuk Savaş süresince Çin, Endonezya ve Hindiçin’de komünizme karşı verilen mücadelede Tayvan ABD tarafından askeri müdahaleler için bir üs olarak kullanılmıştır.[8]

Çin , konumu itibariyle Tayvan’a tam anlamıyla hakim olursa bu bölgede jeo-stratejik hakimiyetini güçlendirecektir. Buda başta ABD olmak üzere bazı devletler açısından endişe veren bir durumdur. Bu devletlerin mevcut statükoyu korumayı desteklemelerinde Tayvan’ın coğrafi konumunun önemi oldukça yüksektir.

Tayvan’ın etnik yapı bakımından Çin’le bir farklılığı yoktur. 23 Milyon nüfusa sahip olan Tayvan’ın %98’ini Çinliler oluşturmaktadır. %2’lik bir kısımda ise dağlık bölgelerde yaşayan Malay-Polonez kökenli insanlar yaşamaktadır. Tayvanlıların kimliklerinin oluşmasında ırklarından ziyade yaşamış oldukları sistemin etkisi daha büyüktür. Bu kimliğin oluşmasında Kuamintang’ın adaya gitmeden önceki dönemde Japon idaresi altında kalmalarının etkisi de dahil edilebilir. [9]

Dini yapıya baktığım zaman ise nüfusun çoğunluğu Budist ve Taoisttir.  Bu durum da anakara Çin ile benzerlik göstermektedir. Ahlak yapısında baktığımız zaman ise Konfüçyüsçülük Tayvan’da kabul gören düşünce ve ahlak sistemidir. Dini ve etnik yapının benzerlik göstermesi, aralarında  bir farklılığın olmaması hasebiyle bu yapılar ayırıcı nitelikte olmamıştır.

Tayvan siyasi olarak ÇHC ile farklılık göstermektedir ve bu durum sorunun oluşmasındaki en büyük sebeptir. Ekim devrimiyle birlikte Tayvan’a çekilen Milliyetçi Çin Partisi 1949’dan 1991’e kadar sıkıyönetim altında otoriter bir tek parti iktidarıyla yönetilmiştir. Komünist partiye mağlup olan Milliyetçi parti lideri Chang Kai Shek Tayvan’a  çekilerek Cumhurbaşkanlığı görevini burada devam ettirmiştir. 1975 yılında ölümüne dek Cumhurbaşkanlığı görevini elinde bulundurmuş ve KMT(Çin Milliyetçi Partisi) tek parti olarak adada hakimiyetini sürdürmüştür. Tayvan’ın anti-demokratik bulunması ve eleştirilmesi ve birçok kez cumhurbaşkanı seçilen ChangKaiShek batı tarafından diktatörlük yakıştırmalarına maruz kalmıştır .Chang Kai Shek’in ölümü üzerine gelen oğlu Chang Ching-Kuo geldiğinde önemli değişikliklerde bulunarak sıkıyönetim kanunlarını 1987 yılında kaldırmıştır. Bunun neticesinde muhalefet partiler oluşturulmuştur.

1996 yılında Tayvan’da yapılan demokratik seçimlerle gelen ilk lider KMT Partisinden Tayvan yerlisi Lee Teng-Hui olmuştur. Demokratikleşme süreci birçok ülke tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Ancak demokratikleşme sürecinin getirdiği çok partili sistem Çin ile Tayvan arasında bir krize sebep olacaktı. 2000 Yılındaki seçimlerden sonra ilk defa KMT dışında bir parti seçimi kazanmıştı ve yönetime gelen Demokratik İlerleme Partisi (Democratic Progressive Party) , Tayvan’ın özgün kimliğine ve bağımsızlığına vurgu yapan bir politikayı savunmaktaydı.[10]Çin Cumhuriyeti yerine Tayvan istemiyle resmi bağımsızlık ilanını savunan Demokratik İlerleme Partisi , Tayvan’da Çin anakarasından farklı farklı olarak ortaya çıkmış kimliğe vurgu yapmaktaydı.[11] DİP lideri Chen Sui-Bian ‘bağımsızlık fikrini en çok ileri atan parti lideriydi.[12]Çin tarafından oldukça eleştirilere maruz kalan Chen , Çin’den olduğu kadar ABD tarafından da eleştiriliyordu. Mevcut statükoyu korumak isteyen ABD , Çin’den bağımsız bir Tayvan istemiyordu.

2003 Yılına gelindiğinde ise Başkan Chen , parlamentoya bağımsızlık referandumu yapma yetkisini tanıyan tasarıyı Parlamentoya sundu ve Tayvan-Çin ilişkileri gergin bir döneme girdi. Uluslararası Platform , Chen’in parlamentoya getirdiği anayasa değişikliği ve referandum önerisini , Tayvan’daki ‘’Bağımsızlıkçı’’ rüzgarı arkasına almak istemesiyle ilişkilendirerek bunu kısa vadeli bir seçim yatırımı olarak görmüş ve taraf olmaktan kaçınmıştı.

Tabi Çin’in böyle bir bağımsızlık hareketi karşısında olası bir güç kullanma yolunu seçmesi kesin görülmektedir. DİP’in yönetimde bulunduğu süre içerisinde Kuomintang (KMT) herzaman muhalefetteki [13]görevini yerine getirmiş ve 2008 yılındaki seçimlerde tekrar iktidara gelmiştir. Bu durum Çin tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.

A.2.MEVCUT DURUM

Tarihsel seyri boyunca taraflar birkaç defa krizin eşiğine gelinse de bu sorun sıcak çatışmaya dönmemiştir. Mevcut durum, HIIK’nın 2014 yılının verilerini içeren son raporuna göre , yoğunluk düzeyi iki olan ‘’şiddet içermeyen kriz’’ kategorisinde değerlendirilmektedir. Tarafların çatışma konusu ise siyasi/ideolojik temelli ayrılma olarak tanımlanmaktadır. [14]

2008 yılından sonra DİP’i yenerek tekrar yönetime gelen KMT partisinin lideri Ma Ying-jeou geldiğinde Çin’in tepkisi olumlu olmuştur. Ma yönetime gelmeden önceki seçim kampanyalarında Çin ile ilişkileri geliştirmeyi ve hizmet sektörünün Çin’e yerleşmesini bildirmişti. [15] Tabi Ma mevcut statükoyu koruyacağını her fırsatta dile getirmiştir. Buna göre Ma’nın ‘’üç hayır’’ politikası şöyledir: Birleşmeye hayır, bağımsızlığa hayır ve güç kullanmaya hayır.[16]

Mevcut ekonomik yapıya bakıldığında ise , siyasi alanda tecrit edilmesine rağmen Tayvan, Asya’nın önemli ticari merkezlerinden birisidir. Özellikle bilgisayar teknolojisi alanında dünyanın önde gelen üreticilerinden olması ise ekonomik bir mucize olarak tanımlanmaktadır. [17] Dünya üzerinde çoğu devlet tarafından tanınmaması sebebiyle diplomatik ilişkiler yürütemeyen Tayvan , bunun aksine ekonomik ilişkilerde ise bir hayli iyi ilişkiler kurabilmiştir. Asya’nın Güney Kore, Singapur ve Hong Kong ile anılan ‘’Dört Kaplan’’ ından biri olan Tayvan, sanayileşmiş ve olgun bir ekonomiye dönüşmüş durumdadır. Günümüzde dünyanın en önde gelen ekonomi ve ticari merkezlerinden olup aynı zamanda önemli işlek limanları bulunmaktadır. [18] Ocak 2002’de ise Tayvan özel gümrük bölgesi olarak Çin ve Hong Kong’la birlikte Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olmuştur. Ayrıca Çin ile gelişen ekonomik ilişkiler de Tayvan’ın ekonomik büyümesine katkıda bulunmuştur.[19]

Tayvan’ın ihracat yaptığı ülke sıralamasında birinci sırada Çin gelmektedir. İhracatının dörtte birinden fazlasını Çin’e yapmaktadır. Tayvan’ın ekonomik olarak Çin’e giderek bağlanması Tayvan’da muhalefet partilerce eleştirilmekte ve protesto edilmektedir.

Siyasi olarak hala bir birleşme söz konusu değildir. Tayvan mevcut statükoyu korumak için direnmektedir. Çin ise Tek Çin politikasını uygulamaktadır ve Tayvan’ı bir eyaleti olarak görmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti  Mao Zedong’tan beri bu statüdeki bölgelere , anakaraya bağlanmaları itibariyle yüksek oranda bir serbesti alanı oluşturup  bu bölgelere Özel İdare Bölgesi statüsü vermeyi teklif etmekte ve bu bölgelere barışçıl yollarla anakaraya bağlamak istemektedirler. Hong Kong ve Macau gibi bölgelerde Tayvan gibi ilen bu bölgeler bu statüyü kabul edip ÇHC’ye bağlanmıştır.

Ancak Tayvan’da henüz böyle bir statüyü kabul etmiş değildir . Çin, Tayvan’a anakarada sosyalizm ve Tayvan’da kapitalizmin var olabileceğini ve biri diğerini içerisini almadan yan yana uzun süre kalkınabileceğini ileri sürmektedir. [20] Ayrıca bu bölgeye yüksek derecede özerklik önermektedir ve buna göre Tayvan , ÇHC’nin Özel yönetim bölgesi durumuna gelecektir. Bu durumuyla Çin’in diğer eyalet ve bölgelerinden farklı bir yerleşecektir. Yani kendi yönetimine , yasama güçlerine, bağımsız yargı ve ada üzerinde hükümde bulunma hakkı vermektedir .Kendi partisini, siyasi ,askeri, ekonomik, ve mali işlerini yürütebilecektir. [21]Çin bu sorunda çözümü barışçıl yollarla yapmak , temas ve görüşmeler vasıtasıyla yeniden entegrasyonu sağlamayı ve bunu kan dökmeden yapmanın en önemli gayesi olarak dile getirmektedir.[22]

 A.3. YÖNLENDİRİCİ GÜÇLERİN ETKİSİ

ABD’nin bu mevcut durumun oluşmasındaki eksisi şüphesiz şok önemlidir. Soğuk Savaş döneminde bu adayı Komünist rejime kaptırmak istemeyen ABD,  Tayvan’la 1954 yılında bir savunma anlaşması imzalamıştır. Buna anlaşmaya göre , ABD , Tayvan’ın herhangi bir dış güç tarafından saldırıya maruz kalması durumunda , ülkenin güvenliğini taahhüt etmiştir. [23]ABD’nin bu tutumu iki büyük gücü karşı karşıya getirmiştir. Bunun neticesinde Çin onun  karşısında ABD ve Tayvan olmak üzere güçler dengesi kurulmuştur.

Ancak ABD , 1970’lerde Sovyet-Çin arasındaki bozukluktan faydalanmak için Çin ile aralarında bir yakınlaşma görülmüştür. BM bu durumun geliştiği süreçte Çin’in otoritesi olarak Tayvan’ı çıkarmış ve bunun yerine Çin Halk Cumhuriyetini otorite olarak tanıdığını bildirmiştir. ABD 1979 yılında ÇHC ile ilişkileri geliştirmiş ve Pekin’i tanıyarak , bu tanımanın ön şartlarından olan Tek-Çin şartını kabul etmiştir ve bunun neticesinde Tayvan’ı Çin’in bir eyaleti olarak görmüştür. Bunun dolayısıyla ilişkiler tekrardan şekillenmiştir. O dönemin ABD Başkanı olan Jimmy Carter , Çin Cumhuriyeti adı altında Tayvan’la diplomatik ilişkileri kestiğini duyurmuştur.

Fakat ABD , Tayvan’la ilişkileri kesmemek  için 1979 yılında Tayvan İle İlişkiler Yasası ‘nda adadaki demokratik sisteme desteğini belirtmiş. Öte yandan silah satışına da devam etmiştir. Bu ÇİN-ABD ilişkilerini olumsuz etkilemiştir. Son olarak 2003-2006 yılları arasında 4,1 milyar dolarlık silah satışında bulunmuştur. ABD’yi bu nedenler protesto eden Çin, Ekim 2008 itibariyle ABD ile askeri ilişkileri 8 ay boyunca durdurmuştur. ABD ise Tayvan’ın savunmasına vereceği desteğin Çin’i rahatsız etmemesi gerektiğini söylese de Tayvan aslında stratejik güvenliğini büyük ölçüde ABD’den aldığı bu desteğe dayandırmaktadır.[24]Nitekim Başkan Barack Obama yönetimi de 2010 Ocak ayında Tayvan ile İlişkiler Yasası Çerçevesinde 6,4 milyar dolarlık silah satışını onaylamıştır. [25] Tayvan’la ticari , kültürel ve diğer gayrı resmi alanlarda ilişkilerini devam ettiren ABD açısından Çin ile olduğu kadar Tayvan’la da iyi ilişkilere sahip olmak Asya’daki barış ve güvenliğin sürdürülebilmesi için önemli görülmektedir. Bu nedenlerdir ki ABD, resmi olarak tanımadığı Tayvan’ın Dünya Ticaret Örgütü, APEC ve Asya Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere üyeliğini desteklemiştir.[26]

ABD, Asya’daki stratejik ve bölgesel öneme sahip Tayvan’ı elinde tutmaya çalışmaktadır çünkü oradaki Çin egemenliği ABD’nin o bölgedeki gücünü ve kontrolünü etkileyecektir. ABD’nin bu sorunda statükoyu korumak için izlediği politika hiç şüphesiz Tayvan’ın mevcut durumunun oluşmasındaki etkisi büyüktür. Ancak ABD’nin bu politikası aynı zamanda ABD-Çin ilişkilerindeki karşılıklı güvene zarar vermekte ve gelecekteki işbirliği zemini olumsuz etkilemektedir.[27]

B.AKTÖR ANALİZİ

 TARAFLAR GÜÇLÜ YANLAR ZAYIF YANLAR
 

 

 

ÇİN HALK CUMHURİYETİ

-Birçok devletin Tayvan’ı Çin’in bir eyaleti olarak görmesi

-Ekonomik, Askeri alandaki üstünlük

-Askeri modernizasyon

-BM Güvenli Konseyi Daimi üyeliği

-Bölgedeki bazı devletlerin (Japonya,Singapur,Güney Kore gibi) devletlerin desteğini alamaması
 

 

 

 

ÇİN CUMHURİYETİ(TAYVAN)

-ABD’nin sattığı savunma silahları

-ABD desteği

-ekonomik kalkınma

-Bazı Uluslararası Örgütlerce tanınması

 

-Mevcut siyasi otoritenin tanınmaması veya 23 tane 3.Dünya devleti tarafından tanınması

-Çin’e olan ekonomik bağımlılığı

-Tanınmamasından kaynaklanan diplomatik etkinsizlik

 

TARAFLAR  FIRSATLAR  TEHDİTLER
 

 

ÇİN HALK CUMHURİYETİ

-Devletlerce tanınırlığı

-Tayvan’ın Çin’e olan ekonomik bağımlılığı

-ABD’nin bölgedeki etkinliğini arttırma isteği

-Tayvan’ın ekonomik açıdan gelişmesi

 

 

ÇİN CUMHURİYETİ(TAYVAN)

-Çin’in ekonomik gelişiminin bölge devletlerin ekonomisine pozitif etkisi -Çin’in yükselmesiyle nüfuzunu arttırması

 

C.TAYVAN SORUNUNA YÖNELİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Tayvan Sorununa ilişkin çözüm arayışları, Çin Halk Cumhuriyetinin kurucu lideri olan Mao Zedong zamanında başlamıştır. Mao , Tayvan’ın anakaraya bağlanması halinde dış politika haricinde güvenlik , iktisadi yapı ve yöneticilerin atanması da dahil Tayvan yönetimine bırakılacağını ifade etmiştir.[28] Mao’nun bu anlamda bir ifadede bulunmasıyla kendi devletinin sistemine zıt bir ideoloji olan kapitalist sisteme devletin bünyesi altında müsaade etmesi anlamına geliyordu. Bu konuya ilişkin ilk çözüm arayışları bu tarihten itibaren başladığını söyleyebiliriz. Bu politika daha sonraki dönemlerde de değişmeyip devam etmiştir ve Çin Tayvan’ın barışçıl yollarla birbirine entegre olması için bu sitemi önermeye devam etmiştir. Ancak sorunu kendi iç meselesi kabul ettiği iç bir dış müdahaleye karşı sert bir dille karşı çıkmaktadır. Mao’dan sonra gelecek olan Deng Xiaoping de 1979 yılında yaptığı açıklamada Tayvan’ın ”anavatana katılması halinde siyasi-iktisadi gerçekliğine , halkında yaşam tarzına saygı duyacaklarını belirtmiştir. Daha sonra bunu takip eden , 1981 yılında yapılan açıklamada Çin Ulusal Halk Kongresi İdari Komite Başkanı Ye Jianying, barışçı birleşmeyi hedef almış ve birleşmeden sonra Özel İdare Bölgesi yapılmasına ilişkin teklifte bulunmuştur.[29]  Bu teklif, birleşme söz konusu olduğunda ÇHC’nin Tayvan’ın içişlerine müdahale etmeyeceği, adanın askari varlığını ve yaşam tarzını sürdüreceğini vurguluyordu. [30]

1982 yılında Özel İdare Bölgelerinin kurulmasına kanuni zemin hazırlayan yasa Anayasaya yerini almıştır. Bu sadece Tayvan’ değil Hong Kong gibi Tayvan’la benzer durumdaki Hong Kong’u da kapsamaktaydı. Çin bu bölgelere önem veriyordu çünkü ekonomik anlamda özelliklede dünyada en işlek limanlarından bazıları bu bölgelerde bulunuyordu. Bu bölgelere barışçıl yollarla çözüm üretmeye ve hakim olmaya çalışmasının sebeplerinden biri de hiç şüphesiz sahip olduğu bu jeo-stratejik önemdir. ”Tek Ülke , İki Sistem” politikası farklı bölgelerde farklı anlamlar ve sonuçlar doğurmaktadır. Hong Kong ve Macau’nun ÇHC’ye devir teslimi barışçıl bir atmosferde gerçekleştirilip meşruiyet zemini sorgulanmazken aynı berrak zemin , Tayvan’la vuku bulması olası birleşme için sözkonusu değildir.[31]

Çin’in bu sorunu barışçıl yollarla çözmeyi istemekte olduğu görülmektedir. ABD’nin caydırıcılığının etkisi bu mevcut statünün oluşumunda mutlak bir şekilde bulunmaktadır. ABD’nin bu sorundaki tutumu yıllara göre değişiklik gösterse de temelde bir değişiklik göstermemiş ve ABD, Tayvan’ı Çin’in bir eyaleti olarak görmesine rağmen Tayvan’a silah satışında bulunması durumu güçleştirmektedir. Bu durumda ABD-Çin arasında bir gerilme yaşanması olayı çok daha büyük neticelere götürebilir.

Bu durumun uluslararası örgütlerce çözülmesi ve uluslararası örgütlerin müdahalesi ihtimal dışındadır. BM’nin Tayvan’ı Çin’e ait bir eyalet olarak görmesi bu sorunu Çin’in iç sorunu olarak yorumlamasına sebebiyet verecek ve uluslararası örgütün müdahil olması zorlaşacaktır. Bunun dolayısıyla BM’nin bu acziyetindan kaynaklanan durumdan dolayı çözüm bu düzlemde zorlaşmaktadır.

Bu durumda diyalog süreci 60 yıldan uzun zamandır görüşmeyen iki otoritenin liderleri 2015 yılında başlamıştır. Bu sorunun en önemli çözüm yolu olan diyalog süreci geçte olsa başlamıştır . Bu ilk adımın önemi sembolik dahi olsa çok önemlidir. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Tayvan’ın Cumhurbaşkanı Ma Ying-Jeou Singapur’da bir araya gelip tokalaştılar.(BBC) Bu buluşmanın sebebi bir ilk olması hasebinde olmasından dolayı önem arz etmektedir.

Çin’in izlemiş olduğu politikayı kuramsal bir çerçevede inceleyecek olursak Çin: Tayvan’ı ikna etme yoluna entegrasyonu gerçekleştirme aratışlarına giderek yumuşak güç (Soft Power) uygulamaktadır. Ancak bağımsızlık istemine ve herhangi bir içişlerine müdahale durumundaysa sertbir dille karşı çıkmaktan da vazgeçmemektedir. Aynı zamanda materyal güce de önem vererek sert gücü (Hard Power) pas geçmemekte ve bunları bir arada bulundurarak akıllı gücü (Smart Power) meydana getirmektedir. Ve Smart Power’a iyi bir örnek olarak verilebilir.

Çin’in Macau ve Hong Kong’u devir teslim alması bu devletler için iyi yorumlanmasa da kötü neticeler doğurmamış ve Çin ”Tek Devlet, İki Sistem” politikasını iyi bir şekilde uyguladığı öne sürülebilir. Bu kararların alınmasında diyaloğun önemi yüksektir. Ancak bu durumda menfaati bulunan üçüncü bir aktör duruma müdahil olmamalı. Bu durumu en iyi şekilde çözüme ulaştırmak iki tarafın diyalog yoluna başvurmalarıyla olumlu bir ilk adım atmış olacaktır.

SONUÇ

66 yıl aradan sonra ilk kez bir araya gelerek tarihi bir buluşmaya imza atan Çin ve Tayvan liderleri verdikleri mesajlarla herhangi bir değişiklik göstermediler. Çin Devlet Başkanı Xi, birlikten ve kardeşlikten bahsederken Tayvan’ın lideri Ma Ying-jeou ise birbirilerinin değerlerine saygı duyulmasına vurgu yaparak mevcut durumda ısrarcı ve statüko değişikliğine yanaşmadığının mesajını vermiş oldu. Bu buluşmanın ilk olması hasebiyle önemi büyüktür. Hiç şüphesiz diyalog ve sorunların çözümü için önemli bir adımdır.[32]

Ancak ABD’nin 17 Aralık’ta Tayvan’a 1.83 milyar dolar değerinde silah satacağını duyurdu. Çin Dıişişleri Bakan yardımcısı Cıng Zıguang ise , ABD’nin Tayvan’a silah satma planına kesinlikle karşı çıktıklarını belirtti. Tayvan ile ilişkilerde Kasım ayında bir araya gelip bir yumuşama dönemine giren Çin ise , ABD’ye tepki gösterdi.[33]

Her ne kadar tarihi bir buluşma sonrası bir yumuşama dönemine gidilmesi söylense de verilen mesajlarla ve hemen ardından Tayvan’ın ABD ile yapmış olduğu silah ticareti aslında herhangi bir yumuşama dönemine gidilmediğinin mesajını vermiş oldu. İleriki zamanlarda Çin’in nasıl bir tepki vereceği bilinmez ama buna tepkisiz kalmayacaktır. Bu durum sorunun gidişatı için son derece olumsuz bir durumdur.

ABD’nin bu durumda Çin’in eyaleti olarak gördüğü bir bölgeye Çin’in rızası olmaksızın böyle bir tutumda bulunması sorunu körüklemektedir. Bu satışın durdurulması tarafların ilişkisi için daha iyi olacaktır. Daha öncesinde yapılan silah ticareti ve Çin’in 8 aylığına askeri ilişkileri kesmesi nasıl sorunu büyütmekten başka bir işe yaramasa bile aksine Çin’de bu durum güvenlik ikilemi doğurabilir ve Çin buna karşılık bir silahlanma yoluna gidebilir. Bu durum bir krize sebebiyet verebileceği için son derece tehlikelidir. Bu ticaretin durdurulması her iki tarafında faydasına olacaktır. Bu durum ileride olabilecek müzakerelere de engel olması kuvvetle muhtemeldir.

 

 

KAYNAKÇA

1-   http://www.usak.org.tr/dosyalar/rapor/5D7GKaaLUD6d5Rt6xh8MQudByhxU3D.pdf

2-  http://www.usak.org.tr/kose_yazilari_det.php?id=2157&cat=344#.VnALjvmLTIU

3-  http://www.documentcloud.org/documents/370854-taiwan-u-s-political-relations-new-strains-and.html

4-  http://www.bilgesam.org/incele/864/-cin-ile-amerika-arasinda-var-olmaya-calisan-bir-ada–tayvan/#.VnAJV_mLTIU

5-   http://www.bilgesam.org/incele/120/-tayvan%C2%92in-yeni-savunma-raporu-isiginda-asya-pasifik%C2%92teki-dengeler/#.VnASufmLTIU

6-   http://www.roc-taiwan.org/LV/ct.asp?xItem=345712&ctNode=7925&mp=507

7-   http://taiwan-in-perspective.com/2013/04/02/taiwans-defence-policy-under-ma-ying-jeou/

8-  http://www.ustaiwandefense.com/tags/qdr/

9-  http://blog.milliyet.com.tr/kita-cin-tayvan-iliskileri-ve-amerikan-comagi/Blog/?BlogNo=227024

10- http://www.taipeitimes.com/News/front/archives/2013/06/10/2003564416

11- http://tr.china-embassy.org/tur/zt/t230471.htm

12- http://tasam.org/tr-TR/Icerik/3079/cinin_tek_ulke_iki_sistem_politikasi_tayvan_hong_kong_ve_macau

13.K. DUMBAUG, « Taiwan’s Political Status: Historical Background and Ongoing Implications », CRS Report for Congress, 23 Şubat 2006, s. 1-3. Bkz. fpc.state.gov/documents/organization/64794.pdf (erişim 8 Şubat 2010)

14.M. COOK, « Taiwan’s Identity Challenge », SAIS Review, vol. XXV, no. 2, Yaz-Sonbahar 2005, s. 84-85

15.K. DUMBAUG, « Taiwan – US Political Relations: New Strains and Changes », CRS Report for Congress, 10 Ekim 2006, s.1 Bkz. www.taiwansecurity.org/IS/2006/CRS-1006.pdf (erişim 8 Şubat 2010)

16.Jiemian YANG, “Sino-US and Cross-Strait Relations under the ‘Post-11 September’ Strategic Settings”,,Alagöz

17. Emine, Çin ile Amerika Arasında Var Olmaya Çalışan Bir Ada: Tayvan, (25 Mart 2010) Çolakoğlu

18. Selçuk ve Güler Arzu, ‘’Türkiye ve Tayvan: İlişkilerde Zemin Arayışları’’ , Usak ANALİZ, No.12 (12 Ağustos 2011)

[1] Alagöz, Emine, Çin ile Amerika Arasında Var Olmaya Çalışan Bir Ada: Tayvan, (25 Mart 2010)

[2] K.Dumbaug, Taiwans Political Status:Historical Background  and Ongoing Implications, CRS Report for Congress

[3] Çolakoğlu Selçuk ve Güler Arzu, ‘’Türkiye ve Tayvan: İlişkilerde Zemin Arayışları’’ , Usak ANALİZ, No.12 (12 Ağustos 2011)

[4]Alagöz, Emine, Çin ile Amerika Arasında Var Olmaya Çalışan Bir Ada: Tayvan, (25 Mart 2010)

[5]ÜngörÇağdaş  ,Çin’in Tek Ükle İki Sistampolitikası:Tayvan, Hong Kong  ve Macau   http://tasam.org/tr-TR/Icerik/3079/cinin_tek_ulke_iki_sistem_politikasi_tayvan_hong_kong_ve_macau

[6]Alagöz, Emine, Çin ile Amerika Arasında Var Olmaya Çalışan Bir Ada: Tayvan, (25 Mart 2010)

[7] Country Profile:Taiwan, Library of Congress, Mart  2005. S.7.

[8]Sergey VRADIY, ‘’Russia’sUnofficialRelationswithTaiwan’’, IwashitaAkiriho (der). EagerEyesFixed on Euroasia , SlavicResearch Center, HokkaidoUniversity, 2007, s.219-220.

[9] Bkz. Çolakoğlu Selçuk ve Güler Arzu, ‘’Türkiye ve Tayvan: İlişkilerde Zemin Arayışları’’ , Usak ANALİZ, No.12 (12 Ağustos 2011)

[10]Bkz. Çolakoğlu Selçuk ve Güler Arzu, ‘’Türkiye ve Tayvan: İlişkilerde Zemin Arayışları’’ , Usak ANALİZ, s.9 No.12 (12 Ağustos 2011)

[11] Selçuk Çolakoğlu, ‘’Çin-Tayvan Yakınlaşması’’, 07 Mayıs 2009. http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=956 (12 Ocak 2011)

[12]Üngör,Çağdaş  ,Çin’in Tek Ükle İki Sistampolitikası:Tayvan, Hong Kong  ve Macau Tasam Yayınları,Stratejik Öngörü dergisi Sayı:1 s.127http://tasam.org/tr-TR/Icerik/3079/cinin_tek_ulke_iki_sistem_politikasi_tayvan_hong_kong_ve_macau

[14]ConflictBarometer 2014, HeidelbergInstitutefor International ConflictResearch, 2014, s. 119

[15] ‘’Taiwan Country Profile’’, 24 Temmuz 2010, http://news.bbc.co.uk/2/hi/americas/country_profiles /1285915.stm (16 Ocak 2011)

[16]Gunjan Singh, ‘’PositiveTrends in Cross-StraitRelations’’, Strategic Analysis’’, 2009,Cilt 33, No 5, s.648-649

 

[17]  ‘’Taiwan Country Profile’’, 24 Temmuz 2010, http://news.bbc.co.uk/2/hi/americas/country_profiles /1285915.stm (16 Ocak 2011)

 

[18] Country Profile Taiwan : Giving New MeaningTo ‘’Made in Taiwan’’,Chicago , Thomas White Global Investing , Kasım 2008, s.3.

[19] Country Profile: Taiwan , Library of Congress, Mart 2005,s.11.

[20] Bkz. ÇHC Dışişleri Bakanlığı resmi web sitesi, www.fmprc.gov.com

[21] Bkz. ÇHC Dışişleri Bakanlığı resmi web sitesi, www.fmprc.gov.com

[22] Bkz. ÇHC Dışişleri Bakanlığı resmi web sitesi, www.fmprc.gov.com

[23]M.COOK , Taiwans Identity Challenge, SAIS Revıev, vol. XXV , NO.2 ,Yaz-Sonbahar 2005,s.84-85

[24]MichalRoberge ve Youkyung Lee, ‘’China_ TaiwanRelations’’, Council of ForeignRelations, Ağustos 2009, http://www.cfr.org/publication/9223/chinataiwan_relations.html (15 Ocak 2011)

[25]ForeignPolicyReport , Taypeh, Ministry of ForeignAffairsRepublic of China , 7th Congress of theLegislativeYuan , Mart 2010

[26]  Background Note:Taiwan,bureanu of eastasianandpasificaffairs, us department of state, Kasım 2010, http://www.state.gov/r/pa/ei/bgn/35855

[27] Erkin Ekrem, ‘’Tayvan Parametresi:Obama Hükümeti’nin İkili Çin Politikası’’, 05 Aralık 2009, http://www.sde.org.tr/tr/haberler/617/tayvan-parametresi-obama-hukumetinin-ikili-cin-politikasi.aspx (22 Ocak 2011)

[28] ÜNGÖR, Çağdaş, ‘’Çin’in ‘’Tek Ükle, İki Sistem ‘’ Politikası: Tayvan, Hong Kong ve Macau, TASAM ,Stratejik Öngörü Dergisi Sayı:1 s.122

[29] Bkz. ÇHC Dışişleri Bakanlığı resmi web sitesi , www.fmprc.gov.com

[30] Bkz. ÇHC Dışişleri Bakanlığı resmi web sitesi , www.fmprc.gov.com

[31] ÜNGÖR, Çağdaş, ‘’Çin’in ‘’Tek Ükle, İki Sistem ‘’ Politikası: Tayvan, Hong Kong ve Macau, TASAM ,Stratejik Öngörü Dergisi Sayı:1 s.123

[32] Bkz: http://www.ntv.com.tr/dunya/cin-ve-tayvan-liderlerinden-bir-ilk,5VWTpoxYWEOZRxtwXTEcEQ

[33] Bkz: http://www.ntv.com.tr/dunya/tayvana-silah-satacak-abdye-cinden-sert-tepki,m808Q8CTsk6KqY1D0saBxQ

2 comments

  • peter joy

    3 Nisan 2019 at 08:18

    I came to your website for the first time I like your website very much And your website article is very much.

    Yanıt

  • mahmendar

    8 Nisan 2019 at 13:14

    Çok iyi yazı

    Yanıt

Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul